Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Kadın zirveye demir attı; Ufak Tefek Cinayetler havlu attı!

Kadın dizisi kategorisinde yer alan iki dizi geçtiğimiz yıl aynı gün yayına başladı. Ufak Tefek Cinayetler (UTC), zenginlik, lüks, entrika sever AB grubu seyirciyi hedeflerken; iki çocuğuyla yaşam mücadelesi veren Kadın, total grubundaki seyirciyi hayatın gerçeklerine şahit olmaya davet etti.

İlk bölüm sonrası yaptığım analizde şöyle yazmışım: “Kadın, Anne gibi Japon dizisinden uyarlama, aynı senariste ait. Ufak Tefek Cinayetler’de kalabalık kadrosuna rağmen uzayan, mantık hatası olarak değerlendirilebilecek pek çok sahne varken; Bahar isimli genç bir annenin iki çocuğu ile verdiği mücadele üzerine kurulu Kadın, tek karakterin yaşadıkları üzerine inşa edilmesine rağmen su gibi aktı.”

Seyretmek için ilk tercihim Kadın’dı, UTC’yi mesleki merak neticesi seyretmiştim. Malum, hikayenin kurulduğu ilk bölümü seyrettikten sonra devamlı takip etmeseniz de neler olup bittiğini anlamak zor olmuyor. İlk bölümde her şey anlatılıp kısır döngü bir hikaye tercih edildiğinden. Neler oluyor merakı ile ‘Kod Adı Yangın’ bölümünü seyrederken, sosyal medya bağlantılı seyircinin memnuniyetsizliğini fazlasıyla söze dökmesine şahit oldum. Hikayeden memnun değillerdi ama karakterlerle, özellikle Merve ile aralarında bağ kurulmuştu. Mekanlar, kıyafetler, saç, makyaj arzularını tatmin etmeye yettiği için ‘bakmaya’ devam ediyorlardı.

Senaryonun tutkalı geçmiş hikayesi açığa çıktığında, geriye merak unsuru olarak “Kim öldü?” sorusu kalmıştı ki rivayete göre son ana kadar senarist de kimin öleceğini bilmiyordu. UTC varlığını hikayeden ziyade ilişkiler ağıyla bağlantılandırmıştı ki o ilişkiler ağına düşmesi kaçınılmazdı. Nitekim finalde camdan düşenin Edip olması hayal kırıklığı yarattı. Reytingler düşme trendine girmişti, sezon finali yapmak yerine final yapmayı tercih etseler zevahiri kurtarma imkanları vardı. Devam kararı, herkes suçlu olabilir mottosunu herkes katil olabilirle değiştirme tercihi, Edip’i kim öldürdü sorusunun yanına, Oya kimi öldürdü sorusunu eklemek, geçmişten gelen sevgililer, örtbas edilmiş suçlar, hikayenin en aklı başında karakteri Arzu’nun kızının suça bulaşması, ufak tefek cinayetlerden fazlasına terfi etme isteği seyirci kaybına sebep oldu. Yeni sezon reytingleri çanlar erken final kararı için çalıyor cümlesini seslendirmeye başladı. Arzu nesnesi olarak tasarlanan, pembe dizi adı altında kadın dizisi kategorisinde ekranda yer bulan diziler, senaryoyu güçlendirmediği, yeni açılımlar kazandırmadığı müddetçe kalıcı olmaz sözünü doğrularcasına.

Görüntüye odaklanarak ekranda tutunmaya çalışan UTC’nin aksine rakibi Kadın, sektörün ezberini bozarak, lüks hayatın olmadığı hikayeler ilgi çekmez anlayışını yerle bir ederek başladı ekran yolculuğuna. Tercih edilen evler ve karakterlerin giyim kuşamı açısından değerlendirdiğimde dahi benim için unutulmazlar listesinde yer alacak Kadın.

İki çocuklu dul, genç bir kadının hayata tutunma mücadelesini anlatan Kadın, ortalama bir reytingle başladı. Sessiz sedasız her hafta hikayesini itinayla örerek yoluna devam etti. Neredeyse her hafta yeni seyircileri ekran başına çekmeyi başardı.

Lüks yoksa, sahne başı değiştirilen kostüm yoksa, göz alıcı saç makyaj yoksa, marka geçidine sahne olmuyorsa o dizi takip edilmez ezberini yerle bir etti Kadın. Ana hikaye klişe bir aşk öyküsü içermiyorsa, aşkı bilindik formülle anlatmıyorsa izlenmez anlayışını alt üst etti. Çocuk karakterlere büyümüş de küçülmüşçesine sahneler, diyaloglar  yazılmalı ezberini bozdu. Çocukların mutlu ve sağlıklı bireyler olarak yetişmesi için yapılması gereken tek şey sorularına cevap vermek, her şekil ve şartta iletişimi güçlü tutmak, doğrular söylendiği zaman çocuğun anlamadığı hiçbir şey olmaz mesajını didaktik bir şekilde değil, hikayenin içinde anlatma başarısını gösterdi.

Bahar'ın hikayesinin dışında diğer kadın karakterler ile hikayeye açılım başarılı bir şekilde gerçekleştirilirken; ‘kadın kadının kurdudur’ ifadesini ‘kadın kadının yurdudur’a dönüştürdü.

Çevre ve hayat şartları ne olursa olsun insan istediği zaman kendisi olarak kalabilir, kendisi olarak mücadele edebilir. Bahar iyi niyeti, güzel kalbi ile temas ettiği herkesin içindeki iyiliği su yüzüne çıkarmayı başardı. ‘Herkes kötüdür'ü tersine çevirip ‘herkes özünde iyidir’ felsefesine hayat verdi ki uzun zamandır yerli dizilerde rastlamadığımız bir şey bu.

Kötü karakter olmadan senaryo yazılamaz mottosuna Şirin ve kötülükleri ile katkıda bulunan Kadın, Sarp yaşasa ne olur sorusunu sormaya başlayana kadar kusursuz bir senaryoya imza attı. Tecavüz imasıyla sona eren ilk bölüm finaliyle seyirci kaybetmişlerdi. Tekinsiz bir apartmanda tekinsiz bir imaj çizen Arif ile Bahar arasındaki arkadaşlık, dostluk ilişkisinin sevgiye dönüşmesi, ilerleyişi ve işlenişi bakımından takdir edilesi. Ne zamanki Sarp ölmedi, onun başına da olmadık işler geldi fikri hikayeye dahil oldu, Kadın özünden uzaklaşmaya başladı. Sarp’ın başına gelenler, çocuklarla Sarp’ın karşılaşması, duygusu çok yüksek sahneler eşliğinde anlatıldı. Seyircinin duyguya kayıtsız kalması imkansızdır. Özünde de dizilerde takip ettiğimiz duygudur. Kimisi nefretin peşine düşer, kimisi intikamın, kimisi aşkın, kimisi fedakarlığın.

Kadın, aşk mı sevgi mi ikilemini yaratarak Selvi Boylum Al Yazmalım filmine göz kırpıyor. Pek çok sorusu var Kadın’ın cevabı merakla beklenen. Bahar ilik nakli olup kurtulacak mı? Bahar kimi seçecek? Sarp öldürdüğü adamın intikam planından nasıl kurtulacak? Soruların cevabı  Şirin, Sarp, Pırıl ve Suat’ı da işin içine dahil ediyor. Diziyi bu noktaya taşıyan kadın dayanışması, Arif Bahar sahneleri; mafyatik adamların intikam ve engelleme planlarının gerisinde kalırsa, Kadın da diğer dizilere benzeyeceğinden seyircisinin yeni bir arayışa girmesi kaçınılmaz olacaktır.

Reytingi yüksek dizilerin benzerini yapmak için vakit kaybedilmez genelde. Kadın çocukları için mücadele eden anne teması olarak değerlendirilip fedakar anne dizileri yazıldı en hızlısından. Oysaki dizinin temeli kadın ya da anne değildi, ‘herkes özünde iyidir’ mottosu idi. İlk sezonda Şirin hariç, Hatice, Enver, Arif, hatta babası, Ceyda, Yeliz, Jale, Musa…. Hayatın içinde zaman zaman savrulan, hata yapan, başkalarının canını yakan, ama fırsat verildiğinde, köşeye sıkıştığı yerden çıkmak için  el uzatıldığında iyiler safına geçebilen insanlar. Envercim dedenin özlü sözüyle bitirecek olursak “Bizim nasıl insanlar olduğumuza başkaları ya da hayatın getirdikleri karar vermemeli, biz karar vermeliyiz.”

 

SEMA KARABIYIK



YORUMLAR




DİĞER HABERLER