Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Yeni yıl, yeni olaylar
Yılbaşı partisinde bombalar patlamak üzere iken bıraktığımız EGO sakinlerini, bu hafta hayli enerjik ve çalışkan bulduk. Öncelikle, minnoşluklarıyla kalplerimizi çalan Dicle ve Barış 2021'in de favori çifti olacak, ilk kehanetim budur. Yalnız bu ikisi bir öpüşüp gelene kadar yılbaşı partisinin elit ortamına ne oldu bilmiyorum. DJ 12'den sonra düğün playlist'ine geçmiş olmalı çünkü yeni yılın ilk dakikalarında Damat Halayı çalacak kadar ne yaşanmış olabilir bir beyaz yakalı partisinde? Eğer Kıraç kapıları çarpmamış olsaydı, Mayda'yla Beren'e inme inerdi o müzikte. Bu zamana kadar Barış'a hiçbir şey çaktırmamış olan Meral'in, oğlanın gözüne baka baka kahkaha atarak Dicle'yi rezil etmesini de içtiği şaraplara veriyorum. Kardeşiyle gurur duyan Aydın bakışı var bir de. Aydın ilk bölümlerde nasıl bir kroydu hatırlarsınız, şimdi akıllı başlı bir iş adamı olmakta. Rehabilitasyonun böylesi.
 
EGO'nun yeni sahibi olarak tatil, hangover demeden herkesi çalıştıran Serkan'ın Kıraç'la büyük derdinin ne olduğunu sonunda öğrendik. Meğer Kıraç Serkan'ı ekarte etmek için ona iftira atmış, bir çantayı -artık içinde ne varsa- Antalya'da kaldığı odaya yerleştirmiş, sonra da bunu Nadir'e yetiştirerek, Serkan'ın bir açıklama bile yapamadan kovulmasına sebep olmuş. O zaman sen başına gelenleri hak ettin Kıraç Özdal. Bu ajansta sadece sana güvenebilirim dediği Dicle'den yardım istemesi aslında yüzsüzlüğün zirvesi ama bir tarafımız da baba-kız sahnelerine susamış olduğu için hoşumuza gitti tabii. Kıraç biliyor ki Dicle her türlü onun yardımına koşar, her şeyi affeder. Sırf Kıraç'ın karısı kızmasın diye babam Yetkin Dikinciler dedi, daha ne yapmaz bu kız? Ama sonunda işler patladı tabii ve Kıraç en sıkıntılı anında Dicle'den tavsiye almış oldu. Belki de bir şeyleri telafi etmek için başka şeyleri feda etmen gerekiyordur lafını bütün gün kafasında evirip çevirdi ve sonunda Serkan'ın kırk satır mı kırk katır mı kabilinden cezasını seçim yapmaksızın kabul etti. Barış Falay'ın son sahnedeki oyunculuğu zaten hiç şaşırtmadı da, ona hafifçe gülümseyerek bakan Dicle'ye geri gülümseyecek kadar bile yüzünün olmadığını bilen bakışını ve ifadesini çok beğendim, çok inceydi. Bölümün de hashtag'i olan itiraf sahnesi sulandırılmadan, olması gerektiği gibi kaliteli bir şekilde verildi. Hele şükür, ayh! Nereden nereye demeden edemiyor insan; ilk başlardaki o konformist, soğuk, duyarsız Kıraç nerede, herkesin önünde gözyaşları ve kan çanağı gözleriyle itiraflar yapan Kıraç nerede...
 
Toplantı odasında patlayan bombaya herkesin ilk tepkisi tahmin edilebilir oldu. Serkan Dicle'yi bilmiyormuş, şaşırdı. Peride, canım, şefkat ve hüzünle onun da gözleri doldu Dicle'ye ve Kıraç'a bakarken. Çınar da şaşkındı ama her zamanki gibi anlayışlı ve açık fikirli olacağı belli. Feris'in şoke olmuş ifadesini şu an neye yoracağımızı bilemiyorum çünkü kendisi tahmin edilemez bir deli fişek. 
 
Bütün gün Dicle'yi her yaptığından haberdar eden ve görüşebilmek için planlar yapan Barış, evini mumlarla kilise gibi donattı ama romantizm planlarına Feris'ten şok baskın geldi ahahah. Yalnız hep cin gibi olan Feris ayakta uyuyordu. Daha üç gün önce Barış'ın ilan-ı aşkını, Dicle'nin de onu reddetmesini dinlemişti ses kaydından. Şimdi Barış'ın Dicle'nin gözüne baka baka Aslıhan'la date planladığına inandı. Ah Feris ah. Bir türlü kavuşamasalar da bu ikilinin gerek anahtar verirken el ele dokunması, gerek saçlarla oynaması olsun, küçük hareketleri heyecanımızı hep dorukta tutuyor. Aferin Barış, buraların en tatlı flörtü sensin. 
 
İstanbullu olmayan Barış'ın zorlama mahalle sahneleri göz tırmalamış olsa da güzel bir amaca hizmet ettiği için cringe hislerimi bastıracağım ama mantığımı bastıramıyorum. İlk bölümde İstanbullu olmadığını söylemişti Barış, 19'da doğma büyüme Yedikuleli oldu. Keşke Çukur'dan aldığınız konuğa iade-i ziyaret yapıp Çukur'a gönderseydiniz Barış'ı shshdhhd. Ciddi kalamıyorum. Ya bari birkaç yıl önce abimle geldik falan deseydi, yoksa anası nerede bu çocuğun, değil mi? Keşke eski bölümleri bir hatırlasaydınız, Youtube'da var bölümler :) Bu saçma sapan mahalle sahneleri, ki daha önce de Emir'le yapılmıştı, aşşırı gereksiz. Adeta Viyana'dan öteye geçmeyip harem resimleri yapan Avrupalı ressamların eserleri gibi gayri samimi. Ama sonuca gelirsek, Dicle'nin bir zamanlar haklı bir korkuyla söylediği "Şimdi ışıklar sönük, flaşlar patladığında beni görmeyeceksin bile," lafına karşılık olarak, "Set ışıklarından uzakta, magazincilerden uzakta, sadece beni gör diye getirdim," diyerek gönülleri fethetti Barış. Zaten derin ve derinleşmeye de çok müsait olduğu için ilginçti bu karakter, hayal kırıklığına uğramadığım için mutluyum.
 
Feris'in Serkan'a ağzıyla hayır derken bedeninin kendisine ihanet etmesi sonucu düştüğü gerginlik de bizi epey heyecanlandırıyor. Serkan'da da birtakım hisler oluşmaya başlıyor gibi, sürekli yatak odası sesiyle yumuşak yumuşak üzerine gidiyor, Feris'in işi çok zor. Daha önce sevgilisinin yeğenini kayırıyor lafları çıktığında çıldırmıştı, çünkü özellikle iş konusunda çok keskin sınırları olan bir insan ama görünüşe göre o sınırları epey bir silinecek. Serkan ortalığı mikser gibi karıştırdığı için sinirlerimizi hoplatmıştı ama bu bölümdeki tüm davranışlarıyla, sakinliğiyle beni ikna etti. Evet, intikam alma derdinde ama tatsız bir nefret değil onunki, bilakis izlemesi eğlenceli bir hal aldı. Çünkü kimseye haksız yere kötü davranmıyor ve espri yeteneği var.
 
Oradan bir telefon, buradan bir kapı, arkadan koşan birisi derken hızlı hızlı geçen sahneleri izlemeyi seviyorum. Tempo yüksek olunca oyuncuların yetenekleri daha da bir parlamıyor mu sizce de? Bir bakış, bir işaret, koordine hızlı bir hareket derken eğlence katlanıyor. Gerçekten şahane bir kadro var, bunu son damlasına kadar kullanmamak ayıp olur. Bu haftanın konuklarından Perihan Savaş'ın audition verdiği sahneleri de pek sevdim. "Ben tanrıçayım!" deyişi o minnak yönetmeni nasıl secdeye getirmedi, şaşırıyorum. Önümüzdeki hafta bu işi de üzerine alan Dicle'nin, Perihan Savaş'ı ve yönetmeni EGO'ya dönmeye ikna etmesini izleyeceğiz anlaşılan.
2021 versiyon Gülin'in ekibin ablası moduna girmiş olması harika. Zıp zıp zıplayan Dicle'ye üzülüp Emrah'a koçluk yapması çok şirindi. Diğer adayları elemek için planlar yapan bu üçlünün arası, Kıraç'ın bomba itirafıyla bir miktar gerilecektir herhalde. Spoiler vermek istemiyorum ancak dizi özellikle bu bölüm Dix Pour Cent (Call My Agent) ile neredeyse tamamen aynı gitti, gelecek bölümün olayları da aynı ayarda giderse özellikle Emrah-Dicle ilişkisi biraz bozulabilir, ki zaten Emrah da bu bölüm bunun işaretini "İyi ki Dicle aday olmadı," diyerek verdi. Emrah'ın Serkan'la görüşmesinde yaptığı hata ve hata yaptığının farkında olmayışı maalesef onu uygun bir Jr. menajer adayı olmaktan çıkardı. Bakalım neler olacak. Eğer ajansta herkes Dicle'nin üzerine gelmeye başlarsa, kızımız üzülürse, Barışoğlan'ın kendisini doğaya kaçırmasını ve güzelce kafasını dağıtmasını talep ediyorum.
 
MERVE DENİZ

 

YORUMLAR




DİĞER HABERLER