Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Başka hiçbir şeyin umrumda olmadığını anlamıyorsun değil mi?
Sezon: 1 Bölüm: 32

Kiralık Aşk severler! Ömer İplikçi'miz gelmiş hoşgelmiş, gelirken Defne'mizi de getirmiş. Uzun soluklu bir yazı olacağını daha bölüm fragmanını izlediğimde anlamıştım. Zira atlamak istemediğim çok sahne var. Bölümün genelinden, aşırı aşırı keyif aldım. Vuslat is coming dedik eh pek bir vuslat olmadı ama olsundu, ben medeniyet çizgisini, ekvator çizgisi baz alan Defne ve Ömer'e can kurban derim, buna şükrederim ki Allah daha çok versin. En önce söylemek istediğim şey de "Bir kadın bu saatte dışarıya çıkabilmeli ve korkmamalı" mesajı için, Meriç Acemi'ye kucak dolusu teşekkürler. Haydi başlayalım..

*Shameless izler misiniz, Gallagher'ların evini bilir misiniz bilmiyorum, evlerine giren çıkan pek belli olmaz. Ömer'in evi de işte bu hafta öyleydi diyebiliriz. Kendisi davetli davetsiz pek çok misafir ağırladı. Her gelen "İyi misin?" sorusuyla girdi ve Ömer'in zaten karışık olan aklını daha da çok karıştırdılar. "Mesele nedir?" diye diye bir hal oldu. Zaten haftalardır, "Anlamıyorum," diye geziyordu al şimdi gör Ömer’ciğim, anlamamak neymiş. Sude Ömer'in sevdiği herkes tarafından kandırıldığını söyleyecek mi gerilimi büyük bir gizem yarattı Ömer İplikçi için.

Birisinden bir iş saklarken"biz bir şey saklıyoruz" diye göze batmak, ancak bu kadar olurdu. Sude, elindeki saatli bombanın patlayacağı anı ertelemeye karar verdi, Ömer'in evinden ayrılırken. Bize bir dip not düştü yalnız bölüm içinde, "Daha değil, sana da diğerlerine de en çok koyacak zamanda söylicem," diye. Heh olası vuslat ihtimalini ancak böyle gölgeleyebilirdi. Koray'ın kıvrak zekasıyla olay "Sudesel meseleler" şeklinde kapatıldı konu sözüm ona. Bir geldiler, pir geldiler, bir şey demediler, geldikleri gibi de gittiler. Ömer yedi mi bilmiyorum ama yemiş gibi yaptı.

*Açıkçası ben Defne'nin Hulusi Bey ile konuşamayacağını hissediyordum. Ama nasılını haliyle çözemiyordum kafamda. Neriman'ın telefonuyla, Defne de bir şey diyemeden o evden ayrıldı. "Katil Uşakmış" benzetmesini düşünen çok insan olmuş, benimle beraber. Çoğu polisiye filmi de bizi yanıltamazdı zaten. Bir de şöyle bir gerçek var ki, bu işten zaten Neriman'ın haberi olmasaydı, "kafana taş düşse benden bil" diyen bir karakterin, aslında çok boş olduğunu gösterirdi. O yüzden pek de şaşırmadım, sanki olması gereken şey olmuştu gibi.

Yalnız Neriman'ın Defne'ye "Hani sen Ömer'i seviyordun, senin hiç vicdanın yok mu, sen bunu nasıl yaparsın Ömer'e?" diye sorması, sinirlerimi fazlasıyla gerdi. Ben bu kadını yolarımm! Yüzsüzlükte son nokta bir hareketti sanırım. Defne'nin Neriman'a para mevzusundan ötürü gebe oluşu, ağzını açamamasına sebep oluyor. İşte ben tam orada, "Sen bi kapat ben aricam seni dur," diyip, aşağıda Neriman'a iki çift söz söyleyen bir Defne görmek isterdim. Bağırabilirdi bile hatta, yemişim saygısını. Ama her şeyin belki bir zamanı vardır diye düşünüp bunu da sineye çektim.

*Geçen haftaki bölümümüzün meşhur Fikret Galo'su, Ömer'i tanıyormuş. Sinan "Tanıyormuş ama beğenmiyormuş," dediğinde, ben de Ömer'le beraber PARDON??? dedim. Bir kadınla birlikte yaşamadığı belliymişmiş, kadın ruhunun inceliklerini gösterecek çizgileri yokmuşmuş, yabaniymişmişmiş.

Yahu şu fotoğrafa on saniye baktığımda, bir kadın olarak, ruhumun en derinliklerine kadar yolculuklara çıkıyorum, sen kim Galo sen kim!! Neyse sinirlenmek yok, sakin oluyorum. Galo'nun Ömer'i beğenmediğini duyan Koray, "Kuru kızı bile beş ayda kuruttun," şeklinde bir karşılık verdi Ömer'e. Bak Korişim o mesele tam da öyle değil aslında da şimdi bunları konuşmanın ne yeri ne de zamanı.

*Tüm umutlarını meğer Hulusi Bey Amca'ya anlatmaya bağlamış Defne, anlatamayınca kahroldu acısından. "Ne güzel anlatacaktım, kurtulacaktım. Ben şimdi nasıl çıkıcam bu cendereden" diyor, ne yapacağını asla bilemiyor. Onu böyle görmekten kızamıyorum ona. Ömer'e anlatmak aklının ucundan geçmiyor. Defne için henüz böyle bir ihtimal asla yok. Artık kendi içinde, yolun sonuna gelmişcesine yorgun. Sıkışmış kalmış, nefes alamıyor.

Elçin Sangu, yine inanılmaz güzel oynuyor rolünü, tüm duyguları içimize içimize alıyoruz izlerken. Öyle içleniyorum ki Defne'yi izlerken, biz bu yolları beraber yürüdük çünkü haftalardır onunla. Çok iyi biliyoruz acısını, yaşadıklarını, mutsuzluğunu. En önemlisi de yüreğinde taşıdığı aşkı.

1 2 3 4 5
Dilara Pamuk
07/02/2016 13:30
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR