Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Baştan başlayabilir miyiz?
Sezon: 1 Bölüm: 6

Geçtiğimiz bölümde, ağzı kulaklarında oturan Celal’in keyfini sıkacak bir şey olacak mı, yoksa her şey güllük gülistanlık devam mı edecek? Evet, bunu merak etmiştir bütün izleyenler. Çünkü geçtiğimiz bölüm, Celal’in baskın karakteri bölümü de domine etmişti. Yeni bölüm öyle olmadı ama. Kıssadan hisse, dalalım o zaman:

Celal’in ağzı geçen haftaki gibi kulaklarında değildi pek.

Herkes tek başınaydı ilk başlarda, şimdiyse partnerler seçilmiş, dans sırasını bekliyor. Yine de yalnızlıktan kaçamaz kimse. Celal Duman - Akın Işık birlikteliği buna iyi bir örnek oldu. Gözümüzün nuru Ercan Kesal’ı, Köstenceli olarak, daha fazla görmek umuduyla oturduğumuz yerden memnun kalktık. Ziyadesiyle kötü adam tehdidi izledik. Celal’in sevinci, onun ve ekibinin asılsız tutuklanmasıyla gölgelendi bir süre. Salıverildiklerinden sonraki görüşmelerinde sevinç gösterisi “Oo, canlarım gelmiş! Gelin hele,” diye başladı; “Dediğin gibi olsun Köstenceli!” diye bitti. “Köstenceli kimdir, ne kadar delidir, kalpleri kırabilir mi?” gibi soruların cevabını da almış olduk ayrıca. Kısacası, Köstenceli ‘deliyi sever ama kendinden deli olmayacak’. Dersimiz burada bitti, dağılabiliriz.

Sarp’ın resmen emniyetteki bir numaralı adam olduğunu gördük, Müdür her başı sıkıştığında onu aradı çünkü. Bir de; Mert’in de ne yaman olduğunu… Arada ‘kesin bir ara pislik yapacak Celal’e’ desek de böyle bir sadakat örneği yok! Sevkiyatın yakalanmasını engelleyen ve depoyu ateşe veren Mert, sonrasında Celal’in ‘dünyaları sereyim önüne’ fırsatını ‘bana güven yeter’ diyerek geri tepti sanki. Bu nasıl bir sevgidir? Elbette, empati kurmak her zaman mümkün değil ama anlaşılır; mendil satan bir çocuğun rahatlık içinde, dertsiz yaşadığı bir hayat var çünkü. Yapması gereken de ona bunu sağlayan adam için ayrı bir telefon taşıyıp, o aradığında açmak. Ek olarak bir şey yapmıyor; yeteneği ve bilgisi dahilinde olanları sadece. Ekibin ballı balığı o yani.

Ballı balık Mert, gelişine vuruyor topa.

Mert’in en büyük sorunu, ailesinin kim olduğunu öğrenene kadar, Eylem ile yaşadığı kırgınlık olacak, belli. Eylem’in bu konuda akıllıca davrandığını düşünmemek elde değil! Cevap vermiyor ona ama inisiyatif kullanıyor bilgi verirken. Yiğidi öldür, hakkını ver! Bu arada, kızımız blog da açtı; artık kafelerde kitap okuyup kahve içer sonra da kimliği gizlenmiş bir hırsız hakkında post girer.

Melek de aşkını yaşamak istiyor ve sert görünüşünün ardında telaşlı bakışlarıyla yardım bekliyor. Artık, Sarp için de ‘karanlığın içindeki tek ışık’ o. Hem de Yusuf’a söyleyecek kadar… Aşk güzel şey kuşkusuz. Bu bölümdeki ‘Aşkım’ı araştıracak mı Melek yoksa direkt “Bu kim?” diye soracak mı acaba? Soğukkanlı durmasının ardında ciddi bir araştırma olabilir.

Yeşim Hanım genç çiftin arasına girmeye kalkarsa o zaman ortalık bir şenlenir, tam şenlenir.

Bir yanda duygularıyla savaşan Melek’i diğer köşede Yeşim bekliyor. Yeşim, onu nakavt etmek istiyor; ama akıllı bir kadın. Öyle bir anlık öfkeyle kendini kaybedecek biri değil. Onun zamanı var ve gelecek kroşesini şimdiden görebiliyoruz. Bir önceki bölümde, ikisini öpüşürken gördü; dahasına da şu an ihtiyacı yok. Alevlenen ilişkiyi, iki tarafı da tehdit ederek azaltmaya çalışacak gibi Yeşim ve belki de kendi araya girmeye çalışacak. İnadından sadece!

Sarp’a tekrar dönersek; bir şeyleri başarmaya daha yakın Mert’ten. Mert’in savrulmasına az kaldı zaten. Kendi iş arkadaşını vurduysa… Neyse… Sarp, tahminen her şeyi göze almıştır: yani kardeşi, herhangi bir yerdeki herhangi biri olabilir. Ama; herkesin kim olduğu ortaya çıkınca, şoke olması veya ‘keşke bulmasaydım’lara sığınması olası. Bir şeyi bilmemek, bazen büyük bir lüks. Gerçi; konu uzun, daha demlik demlik çay içilir.

Yusuf’un gençliğini, Mustafa Uğurlu’nun oğlu Yunus Uğurlu canlandırdı (sağda). Çetin Tekindor’un canlandırdığı Celal’in genç halini ise Orçun Koray Kaygusuz.

Yusuf ve Celal’in dizinin derinine inen mevzusunu da gördük biraz: Celal’in sinsi hareketleri, ortaklarını ortadan kaldırtmasıyla ortaya çıkıyor. Hala, asıl günü görmedik ama; neden dost olamayacaklarına dair bir anıyı biliyoruz. İtibar meselesi bu Müdürüm, başka şeye benzemez.

Koltuktaki kan meselesi, sanıldığı kadar sıkıntı yaratmadı. Arada dizilerin bölüm sonu, ‘eyvah bitti her şey’ dedirtir ama çok saçma bir şey olur ya. Tam öyleydi. Saçma mıydı, emin değilim ama üstüne gidilebilirdi.

Her karakterin ablında içten içe, baştan başlamayı istediğini düşünüyorum. Başlığın sebebi bu. Yani, her şey baştan başlasa farklı olacakmış gibi. Halbuki, aynısı olacağını söylüyor insanlık tarihi. Bu nedenle, herkesi olduğu gibi kabul etmek en mantıklısı. Celal, Köstenceli’nin dediği gibi balon mu, ki olabilir, Sarp kendini kontrol edebilecek mi; Mert ne zaman yakalanacak, sorularının cevapları sonraki bölümlere kaldı. Heyecan baki ama! O zamana kadar ‘kendi işimize bakalım’.

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR