Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Beni hatalarımla sev!
Sezon: 1 Bölüm: 15

Biz Celepoğulları’nın neşeli sofralarını özledik.

Geçtiğimiz hafta son sahnede Behiye’nin Civan’a ‘Emanet’ bombasını patlatmasıyla sona eren dizimiz bu hafta kaldığı yerden devam etti. Bu kez emanet sırrına vakıf olan Civan bomba misali dolaşmaya başladı etrafta. Malum Yadigar’a durumu anlatmadı ama eniştesiyle vakit kaybetmeden konuşup ertesi güne Yadigar’a dükkanı devretmesi için söz aldı. Gerçi Bahattin de bu yönde karar vermişti zaten. Vicdanı çok uzun süredir rahat bırakmıyor Bahattin’i. Maddi manevi bir dolu sıkıntıyla uğraşmaktan kurtulamıyor. Ve Yadigar’dan emaneti gizlemesini bu sıkıntıları yaşamasının altında yatan bir neden olarak görüyor.

CELEPOĞULLARI’NA KÜSLÜK HİÇ YAKIŞMIYOR
Geçtiğimiz hafta Arife, Mahir ve Ali’nin dükkana hırsız soktukları anlaşılmış ve hepsi de Bahattin’in yamacından uzaklaştırılmakla cezalandırılmıştı. Bahattin’in gazabı meşhur. Ama beni asıl şaşırtan Bahattin’in Arife’yle dargın olmaya nasıl dayandığı.. Babalar ve kızları birbirleri için pek çok şey ifade ederler. Babalar kızlarına her konuda –niye bilmem- çok ümit bağlarlar. Sanki erkek evlatlara hata konusunda imtiyaz tanınmıştır da kız evlatlara o konuda niyeyse biraz cimri davranılır toplumumuzda. Özellikle babalar tarafından. İşte bundan sebep babasının sağ kolu, gözünün nuru Arife Bahattin Celepoğlu’nu hayal kırıklığına uğratmış ve babasıyla arasına koca bir duvar örülmesine neden olmuştur. Arife ne güzel ağlıyor dikkat ettiniz mi? Ben pek az oyuncunun güzel ağlayabildiğini düşünürüm. Gamze Karaduman bunlardan biri. İlginçtir çok güzel ağladığını düşündüğüm Gamze Karaduman’ın aynı oranda güzel güldüğünü de düşünüyorum. Dizi boyunca o güzel gamzesini hiç göremedik ya ona yanarım. Demek ki Arife için de babası çok önemli. Mahir’in onu kıskanması, merak etmesi bile Arife’nin yüzünü güldürmeye yetmedi.

Dizide ‘Bahattin ve kızları’ teması çok iyi vurgulanıyor. Öyle ki o şen şakrak Celepoğlu sofrasında bir baba-kız küslüğü yüzünden esen soğuk rüzgarlar oturduğumuz yerde bizim bile ürpermemize neden oldu. Biz hiç sevmedik bu dargın aile manzarasını. Yazık Hüsne bile yeşil soğanlı dürümünü ağız tadıyla yiyemedi bir türlü. Fakat görünen o ki artık herkesin sırrına erdiği emanet konusu bu ailenin sofralarında daha çok soğuk rüzgarlar esmesine neden olacak. Dileğimiz odur ki ailemizin kara bulutları bir an evvel dağılsın da bol neşeli, keyifli günlerini seyre dalalım beraberce.
 
Külkedisi Hatçik’i prensi ayakkabısından değil ama ‘mavi elbisesinden’ buldu.

KİME NİYET HATÇİK’E KISMET!
Mavi elbiseli Hatçik’i o nişanda kimse beğenmemiş olsaydı bu durum isyan sebebi sayılabilirdi. Kabarık, mavi elbisesiyle harikalar yaratan sevimli Hatçik kızımızın nihayet bahtı açıldı ve ta Eğin’lerden ‘sanatçı ruhlu’ bir talibi çıkageldi. Ailenin başta kime dünür geleceklerini söylememeleri üzerine ev halkında ufak çaplı kriz ve panik yaşandı. Herkes Ceylan’a yakıştırdı durumu. Ara sıra Arife’nin adı geçtiğinde Arife öyle mimikler yapıyordu ki kahkahalar savurmaktan kendimi alamadım. Hele Hüsne’nin Arife için "En son on yaşındayken Eğin’e gitti, güreş tutsun diye kispet verdiler," demesine çok güldüm.

Daha dünür lafı ortaya çıktığında o dünürün ya Yadigar’ı ya da Hatçik’i isteyeceğini düşünmüştüm ben zaten. Nitekim öyle oldu. Hatçik Hanım önce epey yeşillenip sonra bir elektrik mevzu attı ortaya. Çay bahçesinde adama sorduğu sorulardan öyle anlaşılıyordu ki Hatçik profesyonel bir evlilik programı seyircisiydi. Hiç zorluk çekmedi, sorularını tek tek sıraladı. Geriye bir tek Hatçik’in meşhur elektriklenme halleri kaldı.
 
Biraz geç kalmadın mı sevgili Bahattin Celepoğlu?

KALBİM ÖMÜRLÜK SENDE EMANET
Emanetin lafı mı olurdu keşke saklamasaydınız hiç. Yadigar iki çocuğuyla çıkıp gelmiş ve sizi ailesi bilip ciğerine sarıp sarmalamışken size dükkanın lafını mı edecekti ki o kadar telaşa kapıldınız sevgili Hüsne ve Bahattin? Hatasız kul olmazmış. İşte bir örnek daha. Babacan, iyi yürekli Bahattin ve saf, temiz Hüsne’nin bir hataları onları nerelere getirdi. Baştan gizlenmeseydi olay belki bu kadar üzmezdi Yadigar’ı. Gerçi Yadigar’ın duruma ne tepki vereceğini henüz bilmiyoruz ama Yadigar karakterini biraz tanımışsam eşyalarını toplayıp, çocuklarını alıp uzaklaşacaktır o evden. Dediğim gibi olmazsa da utanıp kızarma hakkımı saklı tutarım. En çok da Civan’a saracaktır Yadigar. Daha geçen hafta "Bana güvenebilirsin, sana hiç yalan söylemeyeceğim," diye sözler verdiği için en çok ona kırılacak muhakkak. Yadigar için toprağın, arsanın, lokantanın hiç önemi yok aslında. Yadigar için somut bir emanetin de ehemmiyeti yok. O kalbini emanet etti bu insanlara. Ve aldatıldı. Şimdi bütün emanetler hükmünü yitirdi Yadigar’da.

Yadigar yol ayrımında! Ya çocuklarını ve hayal kırıklıklarını alıp terk-i diyar edecek ya da kalıp aile bildiği bu insanları ve Civan’ını hatalarıyla sevmeye devam edecek. Bekleyip göreceğiz.

Yazanın, çekenin, emek veren herkesin ellerine sağlık olsun.

Haftaya görüşmek üzere.
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR