Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Beyaz atlı Mira
Sezon: 1 Bölüm: 34

Mira’nın eşyaları savurması çok güzeldi, bir sinir anında da isteriz.

MedCezir 'CSI: Altınkoy' özel bölümüyle ekranlardaydı dün akşam. Yaman’ın kaybolmasına diğer karakterlerin ilk tepkilerini farklı açılardan çekilen flashbacklerle hatırladık. Çilekeş Yaman’ın kaçırılmadan önce Mira ile yaptığı küçük sohbeti gördük bir de. Orada Mira’nın enselerinde bir manyak olmasına rağmen o olayı da aralarındaki küçük romantizmlerden birisine çevirmesine bayıldım. Ama canlı Barbie Mira’yı en çok takdir ettiğim konu Yaman’ın kaçırılmasının önüne geçen krizleri oldu. Bir It Girl ne olursa olsun ilgiyi kendi üzerinde toplamalı, aferin! Ben mesela direkt Mira’nın hastalığını düşünmeye başladım, bir daha sinir krizi geçirirse Nevin’in saçlarını keser mi diye bekledim falan yani. Bu arada Doruk, Burak ve Tuğçe gerçekten dost gibi dost. Neler neler oluyor, hiç sıvışmıyorlar. Orkun’un annesi babasını öldürdü, hiçbiri şüpheli bir ifade vermedi, Hale’nin bin türlü kazığı oldu çıtları çıkmadı (gerçi arkasından atıp tutmaya başladılar). Mira’nın da Yaman’ın da başı dertten kurtulmuyor, aman bize de bulaşmasın demediler. Çok takdir ettim onları. Bu bölüm bir başka takdir ettiğim insan da Dark Knight Kenan. Mira’nın çabalamadan, artık doğal bir şekilde üzerine ilgi toplamasını ayakta alkışlasam da Tozludere’de Selim ve Kenan bir taraftan Yaman’ı ararken bir taraftan da Mira ile konuşurlarken Mira bunu darlayınca tepkisini güzel koydu: Dur Allahını seversen Mira! Eee bir yerde üvey babası sayılır. Zaten Mira, bir yerde üvey annesi sayılan Sedef’in de sözünü dinleyip insanları darlamayı bıraktı. Bir başka hoş hareket Leyla’dan geldi. "Tozludere’de durum böyle, sendeyiz Mira," gerçekten harikaydı. Ciddi bir durumda şaka yaptı diye kimse kızı suçlamasın şimdi çünkü kız iki gün önce babasını kaybetti. Hem herkes 7/24 aynı duygu durumunda olamaz.


Kenan’ın Ayşe’ye "Hayatımda biri var" demesi Sude ile ayrılıklarının da sevdalarına dair olduğunun en büyük kanıtıydı.

Tabii ki farklı farklı tepkiler vardı Yaman’ın ortadan kayboluşuna. Asım Şekip Kaya olayın kötü sonlanmasının iyice kötü intiba bırakacağını düşünüyordu. Evet kalpsiz bir hareketti ama Asım Şekip Kaya’ya kızamıyorum. Sanki birileri de bunu düşünmek zorundaymış gibi. Herkes her şeyden elini eteğini çekerse dünya nasıl döner ki? Hale’nin gelmesini bekliyordum ben ama daha samimi bekliyordum. Buna rağmen Ada, olayların ciddiyetini anlayınca daha normal bir karakter oldu. Bölümün başında müsamere kostümüyle 19 Mayıs provalarından çıkmış gelmiş gibiydi ama diğer sahnelerde oldukça başarılı bir tarzda karşımıza çıktı. Bu kadar süslenip püslendiğine göre derdi Yaman değilmiş. Sude Beylice ise kalbini kırdığı Kenan’ın gönlünü almak için, Nevin’i bahane ederek koluna dokunmak suretiyle can alıcı hareketler yaptı. Ancak Kenan fırsat verildiğinde iyi bir insan olduğu için tabii ki kardeşinden başka bir şey düşünmüyordu. Bu arada Sude ve Nevin’in karmaşık akrabalık bağını buradan çözmeye çalışacağım. Şimdi Nevin, Sude’nin dünürü mü yoksa kaynanası mı? Eğer dünürüyse bayramlarda Mira ve Yaman bayağı arada kalacak. Yok eğer kaynanasıysa Nevin elden ayaktan düşmemek için dua etmeye başlayabilir çünkü bir kızı yok ve ne Mira ne de Sude ona hayatta bakmazlar. Gerçi Sude zaten eski kocasının hizmetçisinin eski nişanlısıyla beraber ve bence konu burda çok net bir şekilde ulaşabileceği en üst yere geliyor. Sude’nin bu bölüm Sedef ile iki saniyelik, gülümseyerek birbirlerine bakışları vardı. Hatta Sedef’in çok hoşuna gittiği yüzünden belliydi. Onların durumu da karışık mesela. Sude, Sedef’in üvey annesi mi yoksa Faruk eski karısının üvey damadı mı? Ay çok keyifli, çok harika!


Mert’ten bombalar: Kenan Ağabey!

Bence bu bölümün en saçma olayı Orkun’un Mira’yı ödevi için aramasıydı. Tamam evet düşünceli bir hareket ama ben Yaman’ın kaçırıldığını bilmeden aradı falan sandım. Sonlarda her ne kadar Hasan’ın yalanlarına kansa da Orkun en başarılı virale sebep oldu bu bölüm. Mert ve Eylül’ün Mira’nın ödevini yapmak için Miss Turkey kampına gittikleri sahnede Mert’in Bedük’ün Koyver Kendini şarkısı eşliğinde hülyalara dalması çok güzeldi. Mert’in hallerinde, Eylül’ün çırpınmalarında çok eğlendim. Bir insan sürekli aynı ruh halinde olamaz. Mert’in bu hayali çok masumdu bence. Üstelik Mert-Yaman ilişkisiyle ilgili güzel bir tribute anı da oldu ki bence çok duygusaldı. Mert’in Yaman ile ilk zamanlarını hatırlaması ve yatağın boş tarafına bakarak hüzünlenmesi çok tatlıydı ama kafalarda soru işareti de bırakmadı değil. Mira ile Eylül, Mert ile Yaman’a beardlık mı yapıyorlar diye bir tereddüte düştüm açıkçası. Eylül’ün estetiğe bakış açısını sevmediğimi söylemeden geçemeyeceğim. Yani estetik operasyonlar da kişi görünümünden rahatsızsa kendisini iyi hissetsin, mutlu olsun diye vardır. Bunun takıntı haline gelmiş olanlarından bahsetmiyorum ama estetik operasyonla güzelleşen birisi güzeldir. Üstüne bir şey söylemeye gerek yok bence. Aksini düşünerek beni hayal kırıklığına uğrattın Eylül!


Bahaneyle Hasan ile tekrar yakın mesafeye düştüler. Hasan ile ilgili yalan olmayan tek şey de Nevin’i sevmesi zaten.

Bu bölüm kendime bir günah keçisi seçmedim direkt suçluyu ayıkladım. Ya Nevin, sen ne kıt akıllı bir kadınsın? Madem Turan denen o çocuklarının babası olacak adam başına bela almış, üstelik nasıl pis bir iş olduğu "Kimseye söyleme," tembihinden deliler gibi belli ve sen Selim gibi bir guardian angel’a sahipken gizli saklı bu işlere bulaşmayı nasıl göze alıyorsun? Adamın ölümüne göz yummadın mı zamanında, ne bu telaş? Turunç Nadir’in adamları da Nevin’in evine gelerek olayın tuzu biberi olmuş zaten (vallahi ben vermedim Nevin’in adresini, evet vereceğim dedim ama vermedim). Gerçekten Nevin, ne zaman ortaya çıksan Çokoprens’in hayatını karıştırıyorsun. Karı-koca oğullarınızın hayatını batıracaksınız, o olacak. Turunç Nadir, o Selim’e iftira atan yenge ile kayınbiraderi de öldürdü zaten. Adam tertemiz bir intikam planına başlıyor. Sedef’i de hafiften etkiledi, Asım Şekip Kaya’nın da gözüne girdi. Ne yaptıysanız adama geçmişte, rolden role giriyor. En son sahnede de neredeysen artık. Ada bile orada sen yoksun. Hazır kimseler ortalıkta yokken havuzun tadını mı çıkarayım dedin, yoksa Suzi’ye emirler mi yağdırıyordun bilemiyoruz artık.


Beren’in Kenan’a "Sude Hanım" atarı efsaneydi. Kıyamam ‘"Sudecim desin bari," diyor bir de bilmiyor ki olay "Eveth Sude, harikasın!" oldu.

Beren’in neden Kadir için "O kadar aptal olamaz," dediğini bu bölüm iyice anladık. Beren oldukça yüksek bir zekaya sahipmiş de ondanmış. Zaten biliyorduk entrika zekasının yüksek olduğunu ama polisiyesi de iyiymiş. Tan’ın bir şekilde ulaşmak isteyeceğini ilk o dillendirdi mesela. Sude’nin hayatında birisi olduğunu da çaktı hemen. Beren Beylice diye yazılır Firdevs Yöreoğlu diye okunur. Bunu bir yerlere not edin. İleride demişti dersiniz. Ne Sude, ne Eylül, Mira’nın dayanacağı tek gerçek omuz Beren bir de. Hep Beren annesine, Mira babasına çekmiş izlenimi verildi ama tam tersi. Beren ve Faruk, Sude ve Mira’ya göre ailenin diğerlerine karşı daha verici tarafı. Mira ve Sude’nin öyle bir derdi yok, Mira açık açık Yaman ölürse kendisinin de öleceğini söylüyor. Mira ve Sude, ömürleri boyunca Faruk ve Beren’e dayanacaklar, o kadar belli ki. Zaten Mira’nın annesinin kızı olduğu, son sahnede Mira’nın beyaz atıyla pardon beyaz motoruyla Yaman’ı kurtarmaya gitmesine Sude’nin hafif izin verişinden belliydi. Normalde Sude’nin kendisini teknenin önüne atması falan lazım (pek etkili olmaz ama denizde) ama işte söz konusu aşk olunca Sude’nin gönlü engel olmaya elvermedi. Onlar aşk kadınları çünkü.

Tan’ın Yaman’ın kabuslarına gireceğinden korkması kadar Hello Kitty bir şey var mı ya?

İtiraf edeyim Tan ve Yaman’ın neredeyse Stockholm sendromuna dönüşen rehine-kaçıran ilişkisi çok komikti. Özellikle Yaman ağzı kapalı bağırıyor, Tan da "Neee?’" diye cevap veriyor ya, oralar ve Yaman’a ışık tutması çok güzeldi. Çokoprens’in tuvalete gitmesine izin vermeyerek soğumuş çaya batırılmış bisküvi yaptığı için çok kızdım ama Tan’a. Neyse olayın bütün gerginliği karadaydı zaten. Ben böyle geriliyorum, geriliyorum, sonra tekneye geçiyoruz, Tan bir şey söylüyor kahkahalara boğuluyorum, ya. Ne demek ya "Şu an seni kaçırdığım için Mira beni düşünüyor ya, hayatta bundan daha çok haz aldığım bir şey yok," sonra birtanemler, sevgilimler havada uçuşuyor zaten. Yaman’ın da bütün bölüm gözleriyle çaresizlik, hırs ve sürekli bir çıkar yol arama çabalarını ifade edişi çok güzeldi. Bir de Tan’ın milim milim hesapladığı planına değinmek istiyorum. Yaman’ın da dediği gibi sanatçı bir yönü olduğu için daha göndermeli, daha romantik bir plan yapmış evet. Bütün bunlara montajlar, elektrik şokları ve bayıltıcı ilaçlar gibi, koli bandı gibi oldukça teknik parçalar da eklenmiş (ki şok cihazı dışında adam kaçıracak birisi bunların hepsini edinmesi gerektiğini bilir,) lakin o usturayı orada bırakıp balık tutmak neydi sevgili Tan? Biliyorum artık bunların cevabını veremeyecek kadar uzaktasın ve çok huzurlusun ama o çok büyük bir hataydı. The Great Gatsby’ydi, romantizmdi derken bunları atlamışsın. Ama planının en başarılı kısmı için seni tebrik edeceğim, o da denizin ortasında su bulamayacağınız için suları bir litrelik şişelerle alman. Boşu boşuna bir buçuğa girmemişsin, kullanışlı değil. E ne kadar orada kalacağınız belli değil, Mira ne zaman çözecek işi falan, damacana olayı da sakat; açınca hemen mikrop üretiyor. Yani dediğim gibi şu bir litrelik şişeler planının en mantıklı kısmıydı. Artık nereden okuyorsan bunları bil, sevin istedim.


Süper Kahraman Yaman bir kez kaçırılmış, onu kurtarmak için her şeyi göze almalısınız çünkü bayağı borcunuz birikti.

Mira’nın Orkun’un arkadan es vermesiyle yavaş yavaş çözdüğü bulmaca onu denizin ortasına götürdü. Açık konuşayım, Orkun’un payının önemli olması çok içimi rahatlattı. Mira beyaz motoruna atlarken Orkun’un Mira’yı bırakıp bırakmama üzerine yaşadığı ikilem ve gitmesine izin vermesi çok keyifliydi. Yaman, Mira ve Orkun’un saçma atışmalar dışında birbirlerini kabullenerek ilerleyen bir aşk üçgeni olması çok güzel. Orkun bir süre kötülük yapmadan acı çekse, güzel olacak. Yaman’ın ağzı açılınca bağırdığında Kenan’ın kardeşinin sesini duyması da çok güzeldi. Zaten o da hemen Sude’nin aramasıyla koştu, gitti. Sude ve Kenan da şaka maka bayağı sahiplendiler birbirlerini ha? Neyse Mira’nın bu sefer prensesi öldürmek değil yaşatmak için engelleyen annesi cadı Sude’den, önüne onu korumak için çıkan dikensiz sarmaşık Orkun’dan kurtularak beyaz motoruyla Yaman’a ulaşması, Mira’ya da kahramanlık fırsatı verildiği için altın değerindeydi. Ancak tekneye Çokoprens'i kapatan ateşsiz ejderha Tan, Mira’dan bir öpücük istedi. Aslında çok çok masum bir istek. Orada Tan’ın gerçekten de, ilkokulda sevdiği kız başka birisiyle teneffüse çıktı diye ağlayan bir çocuktan daha akıllı olmadığını anlıyoruz. Yine de, bunu kendisini öpmek istemeyen birisinden istemek ve hayat gayesinin sadece bu olması çok manyakçaydı; daha önce olmamış bir şeydi. Bir başkasını öpmektense canına kıymayı düşünen bir sürü esas kız gördük biz. Hiçbiri Mira kadar aklı başında değildi. Mira ve Yaman da oluşacak travmatik etkileri umarım birbirlerine daha da bağlanmalarını sağlar, uzaklaşmalarını değil.

Tan itiraf edeyim seni özleyeceğiz. Öpücükler içinde uyu Hello Kitty!
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR