Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
“Biz çabalamamış, sadece güç birliği yapmışız…”
Sezon: 1 Bölüm: 31

Geçen hafta gayet özensiz bulduğum kaza sahnesinden bir saat öncesiyle açılışı yaptık. Zeynep'in başı sıkıştığında abisinden yardım alması gayet normal ama açıklayamayacağı durumlarda onu çağırması ne alaka? Asu'nun dediği gibi onu çağırsaydı ya... Gerçi bu sayede bir taşla iki kuş vurmuş oldu ve bebeğini Emir'den korumak için abisinin yanına yerleşmeye karar verdi. Dikkatinizi çekmek isterim ki; bu olaylar Zeynep'in doktor kontrolünün olduğu gün oldu. Hiçbir şey olmamışken bir anda Ozan'ı şaşkınlığa uğrattı. İnsan ne alaka demez mi? Neden kimseye garip gelmedi? Evlendiğinden beri Vildan'ın vır vırlarına cevap vermesini biliyordu da, şimdi neden onu doktora götürüp iyilik yaptığında çekip gidesi tuttu demez mi? Konu bizim Türk dizileri olunca demez... Yoksa Ozan gibi koca var mı gerçekte acaba? "Herkes senden özür dileyecek Zeynep,"miş... Emin misin canım? Sen önce bir gözlerini aç! Karın gelin olduğu evin damadına abayı yakmış, sen hala herkes özür dileyecek derdindesin... Ozan sen kimi hizaya getirebilirsin acaba, biraz anlatsana... Kemal bile sana açık açık "Karın için büyü bari, yoksa büyüyeceğin yok!" dedi. Zaten Kemal de, Asu ve Zeynep'in yazdıkları senaryoyu şak diye yuttu. Kemal akıllı gözükse de saf adam, iyi bildiklerinin laflarına anında inanıveriyor.

Kaza sahnesi yeniden geldiğinde, Emir ve Nihan'ın tek bir çizik bile almadan o arabadan nasıl çıktıklarını aklım almadı. Araba ağaca frensiz bilmem kaç km hız yapılmış halde dan diye girmiş, arabanın ön tarafı paramparça olmuş, hatta araba patlayacak raddeye gelmiş; Emir ve Nihan bir uyandılar, yüzlerinde bir çizik dahi yok... Nasıl inandırıcı olabilirler acaba? Bunu geçiyorum peki ya Emir'in ilk yardım için gelen günahsızlara saldırmasına ne demeli? Emir karakterini paranoyak olarak göstermenizi anlıyorum ama en azından altı dolu sebepler olursa çok daha mutlu olacağım. Ardından Kemal'e saldırması ve Kemal'in içinde Nihan olan bir arabaya zarar vereceğini düşünmesi... Bunlar Emir Kozcuoğlu'nun yapacağı hareketler değil! Bize bunlarla gelmeyin, bize Emir'in Asu'dan şüphelenmekte ne kadar haklı olduğu gerçeğiyle gelin! Asu'yu sorguya çekmesi ve iki kardeşin (düşmanın) alev alacak ısıdaki bakışları çok iyiydi... Yalnız Kemal'in gerçekten her yerden çıkması gerekiyor mu? Tam bir Superman! Kimin yardıma ihtiyacı varsa hissediyor ve cumburlop kurtarıyor!

Leyla... Sizi de güldürüyor mu benim gibi? Dizinin en matrak karakteri değil mi sizce de? Önder ve Vildan'ın arka arkaya geldiğini görünce verdiği tepki mükemmeldi! Bobby? Sue Ellen?... Ama Leyla her ne kadar mizahi yeteneğe sahip olsa da, bir yanda derin yaralarla bugünlere gelmiş bir kadın. Bu yüzden Nihan'a "Kendi acının üstüne yatıyorsun," demesi... Sevip de susmayı Leyla'dan iyi kim bilebilir? Leyla'nın yediği ihanetten daha büyüğünü yiyen var mı? Bundandır Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler şarkısını dinlemesi... Nihan'ın ondan öğrenecek çok şeyi olmasına rağmen hala burnunun dikine gidiyor. "Denemediğim tek yol bu kaldı, şimdi sıra bunda," diyor ama esas sen bunu denemiştin Nihan’cığım; hatırlatırım! Kemal'in gerçeği bilmediği zamanlarda sen yine Emir ile evcilik oynuyordun, yine Kemal'i yaralıyordun; bu yeni birşey değil.

Fehime Hanım’ın bu halleri beni oldukça rahatsız etmeye başladı. Kemal'e yaptıklarından hiç ders çıkarmadı mı Allah aşkına? Neden çocukların hayatına karışmakta bu kadar ısrarcı, ben anlamıyorum. O şirkete gidip o kıza o lafları etti ya, ben bu dizideki Fehime karakterini tamamen sildim! Her şeyi geçiyorum, insan kendi cinsine o lafları nasıl edebilir ya? Kadın, kadına bunu nasıl yapabilir? Sen nasıl o kıza "Kalbine daha önce başka adamlar da sığmış, benim oğlum da seninle gönül eğlendiriyordur, Emir bey seni paçasından atmış," gibi laflar edebilirsin? Sana kim bu hakkı veriyor? Ben izlerken yerin dibine girdim; nasıl böyle bir sahne yazılabilmiş, aklım almadı! Kendi kızına baktın mı hiç Fehime Hanım? Bir de kız anasıyım diyorsun, pes... Zavallı Tarık'ın da hayatını Kemal gibi karartmak istiyorlar. Tarık, evde anne ve babasına Banu'ya duyduğu aşkı anlatırken o anne babanın Tarık’çığımın lafını bitirmeden bir hışımla delirmelerine ne demeli? Aynı sahne daha önce Kemal'le de yaşanmadı mı? Adamın kursağında kaldı her şey, yazık değil mi?

Bölüme rüya da olsa Kemal - Nihan sahneleri koymuşlar ama insanlar bunları görmek istemiyor ki... Senaristler acaba izleyenlerin düşüncelerini takip etmiyorlar mı? İnsanlar Nihan'ın Kemal'e yalan söylememesini istiyor, insanlar saçma sapan, altı doldurulamayan, gerçek hayatta olmayacak şeyleri dizide görmek istemiyor, insanlar Kemal'in her bölüm acıklı bakmasını istemiyor. Bir bölüm de o gülsün! Bir oyuncu güzel ağlıyor, güzel bakıyor diye her bölüm onu üzmek şart mı gerçekten? Lütfen izleyicilerin tepkileri dikkate alınsın... Araya güzel şiirler, şarkılar serpiştirilsin... Madem dizi saatleri boyumuzu aşıyor, o zaman iki saat boyunca gerilmek yerine, konusu aşk olan bu dizinin içinde azıcık tebessümle izleyebileceğimiz sahneler yazılsın. Eskiye geri dönmek istiyoruz! Tüm bölüm içinden aklıma yerleşen en güzel söz Nİhan'ın, "İster bir sır, ister günah gibi razıyım yeter ki sev beni... Sakla beni sonsuza kadar," cümlesiydi. Bir de Toygar Işıklı'nın sözlerini çok sevdiğim şarkısı Korkuyorum güzel bir renk kattı... İşte bizim istediğimiz bunların çoğaltılması, azaltılması değil...

Sanki hayata bir buzlu camdan bakıyoruz

Metreyi kaybetmişiz, dolaylara çok sapmışız

Sarfedilen güçle orantılı büyüyor içteki aşk

Biz çabalamamış, sadece güç birliği yapmışız

Korkuyorum...

Ve müthiş final sahnesi! Tüm bölümün en güzel, en heyecanlı sahnesiydi diyebilirim. Nihan'ın deli cesaretiyle oraya tek başına gitmesini pek anlamasam da, Kemal'in peşinden gideceğini tahmin etmiştim. Nitekim öyle de oldu... Emir deli seviyor, Kemal güzel seviyor ama ikisi de seviyor; ikisi de Nihan için canlarını vermeye hazırlar. Nihan'ın kaçarken "Emiri bırakacak mıyız?" sorusu Kemal'in onu neden görmezden geldiğinin alenen cevabı oldu. Ardından Kemal düşmanını kurtarmak için giderken Tufan çoktan düşünmeden attığı adımın bedelini ödedi; Nazif'i vurdu... Tufan bencil bir adam. İşine geldiği gibi yaşıyor hayatı. Gerçekte de olan insanlardan yani...  Emir ve Kemal'in aynı anda aynı hedefe koşmaları güzel düşünülmüş bir detaydı. En son Asu son anda kendini ele vermekten kurtulsa da telefonda adının kayıtlı olup olmadığı benim için merak konusu... Tabii ki olsaydı Emir görecekti ama işte bunlar da ufak detaylar, takılıyorum; ne yapayım! :)

 

Herkesin emeğine sağlık, haftaya görüşmek üzere…

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR