Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Damgalanmış
Sezon: 5 Bölüm: 13

İnsan ırkı olarak en büyük günahlarımızdan bizim gibi olmayanları bizim gibi yapmaya çalışmak, direnenleri ise bizim olmadığımız şeye kötülük atfederek yaftalamak. Damgalanmışların dünyası burası, herkes birinin olmadığı şey çünkü, herkes öteki ve iktidar denen kavram da kendisi gibi olanları bir araya toplayıp kendi çıkarlarını maksimize etmek için bir araç sadece.

İki ayrı grup, iki ayrı iktidar bir araya gelince ortak bir payede buluşamadıkları için sorun doğuyor en temelde. Çıkar çatışmaları başlıyor, yaşanmışlıklar, savaşmışlıklar; devasa duvarların, bembeyaz evlerin dinginliğinde yerini medeniyete bırakmak zorunda kaldığında kopuyor kıyamet. Orada hep ötekilik var çünkü, birbirine alışamamışlık ve aslında insan denen canlıları bir araya getiren en önemli şeyi, yine başkalıktan doğan ortak düşmanı yaratamamışlık.Böyle bir ortamda insanlar başkaları tarafından atfedilen sıfatlarla, damgalarla yaşamak zorunda. Olanca sunulabilirliği, masmavi gömleği, ahenkle dans eden saçlarıyla Maggie #SecimKampanyasi’na dönüşebiliyor mesela, ait olmadığınız yerde adınızın başına o hashtag’in gelmesi kaçınılmaz.

Hepsinin ötesinde ilk mühürlenen de zombiler elbette. O dünyanın evcil hayvanları, bu dünyanın damgalanmış ineklerinden farksız. Kafasında W harfi olan zombininW’su ne #Walker için ne de evrensel W karşılığı #Win için. Her şeyden önce damgalayanlar için. Peki kim onlar? Ortak fan teorisine katılmamak elde değil: Şu fotoğrafları bir inceleyin.

Carl’ın elindeki çizgi romanda Wolf Fight (Kurt Savaşı) yazıyor.

Michonne’un arkasındaki duvar yazısında ise Wolves Not Far (Kurtlar uzakta değil)

Rick eğer boynunda bir pankart taşısa ve damgasını kendisi belirlese üstünde kesinlikle “İnsan insanın kurdudur,” yazardı. Çünkü o biliyor ki dışarıda kurtlar var, ve o kurtlar herkesten daha tehlikeli. Alexandria sakinlerini sıklıkla uyardığı şey de bu zaten, Daryl’ın yorumunda yankısını yaptığı gibi: “Dışarıda hala hayatta kalanlar iyi insanlar olamaz,” nasıl Rick’in grubu tehlike arz ediyorsa , muhtemelen duvardan atlayıp duran kızın yardım götürdüğü Wolves ekibi baya daha tehlikeli.

Asimilasyon sürecinde herkesi kendi gibi yapma çabasında, en önemli şeylerden biri bölümün isminin de vurguladığı gibi unutturabilmek. Grubumuz için dışarıda edindikleri tecrübeleri, oradaki kaynaşmışlığı, oradaki hayatı unutmak kolay değil. Önemli olan, onu unuttururken elimizde kalanın ne olacağı, yeni gruba hangi noktada aidiyet hissedeceğimiz. Alexandria sakinleri de yeni grubu aidiyet hissettirip, eskiyi unutturabilmek için görev edinmiş.

Daryl’ın etiketi belli örneğin: #Evcilleştirilmemiş. Her zaman ayrıksı, kıyamet öncesinde bile anlaşılmamış, uzak durmuş, kabul edilmemiş; toplumsal çarkların dişlisi olamamış bir kanunsuz. Daryl’ı evcilleştirme görevi ise Aaron’da. Kabul edilmemişliği en çok o anladığı için, insanlığa reset atıldığında bile #GayCouple’lar hala garipsendiği için. Bir bütüne ait olma çabasının, hayatını dilediği gibi yaşama mücadelesinin insanda ne tür yaralar açtığının en çok o farkında. Muhtemelen Daryl gibi büyümüş, muhtemelen Daryl gibi hissetmiş ve en önemlisi de Daryl gibi dışlanmış.

İnsanın yerleşik hayata geçiş ve medeniyete erişme sürecinde evcilleştirme mefhumu iki açıdan da önem taşır. Hayvanları evcilleştirip işgücü için kullanılması ve insanın evcilleşip iletişim kurmaya başlaması toplumu oluşturan yapıtaşlarıdır. Alexandria medeniyeti de büyürken bir Daryl sembolü olarak karşımıza çıkan atı evcilleştirme çabasının bize anlattığı şey çok önemli: Yabaniliğinin verdiği her zaman tetikte olma içgüdüsüyle zombilerin hükmettiği dünyada hayatta kalmış olan at, gardını düşürdüğü anda başka bir şeye dönüşüyor, hayatını idame ettirmesini sağlayan doğallığı yitip gittiğinde; doğanın başka bir parçasına teslim oluyor. Foreshadowing okuması yaparsak, At=Darylargümanından yola çıkıldığında Daryl’ın hayatta kalma refleksini kaybetmesi, ölümüne sebep olacak çıkarsaması yapabiliriz, benden söylemesi.

Öte yandan Carol’ın dışarıya sunduğu etiket, kendisini damgalamalarını istediği şey #Görünmez. O, unutmaya niyeti olmayanlardan; küçücük bir kızı öldürürken kullandığı “Çiçeklere bak,” lafını üstüne gerçek anlamda elbise olarak geçirmiş, kanlı çiçeklerle bezenmiş bir kıyafetle dolaşıyor, kimseye o çiçeklerin kanla sulandığını fark ettirmeden. Ama biz biliyoruz ki Carol aslında #KokrunçKurabiyeCanavarı. Kendi kızını kaybettiğinden bu yana çocuklara lovey-dovey’lik yapmak listesinin en son sırasında. Dünyanın en güzel az çikolatalı sevgiyle yoğrulmuş kurabiyesini yapmayı biliyor olabilir, ama güvenlik çemberinin etrafında zayıflamaması gerektiğini daha da iyi biliyor. Son iki bölümün yıldızı kesinlikle Carol.

Michonne ise kabuğunu kırıyor yavaş yavaş. #Katana’dan #Kürdan’a dönüşürken gardını ilk düşürenlerden anlaşılmaz bir şekilde. Etrafına gülücükler saçıyor, sosyalleşmeye, medenileşmeye çalışıyor. O duvarlar en çok onun hayatına etki etmiş. Cast Away’de Tom Hanks, adadan kurtulduğunda onuruna verilen ziyafette, diğer hayatında binbir güçlükle yakalayıp yediği deniz ürünlerini, masanın üstünde sindirilmeye hazır sunulmuş halde bulduğunda yadırgamıştı bu doğallıktan uzak yaşamı. Michonne’unkatanası ise kusursuzca sunulmuş yemekleri yiyebilmek için kılıç şeklinde ufacık bir kürdana dönüştüğünde, unutmaya karar veriyor; unutmaya belki ama biraz da hatırlamaya. Çerçevelenen her fotoğraf gibi, bir noktada vazgeçilen her savaş anıtı gibi, terk edilen insanlar gibi, katanasını evinin duvarına asıveriyor.

Bölümün muamması ise kesinlikle Rick. Partinin yıldızı, öbür grubun lideri, yeni grubun şerifi, eski hayatına giydiği kostümle geri döneni; dolayısıyla gönlünün ne tarafta olduğunu kimse bilmiyor. O yüzden de damgalaması en zor karakter, ve tam da o yüzden fiziksel bir damgayla onurlandırılıyor. Dışarıya verdiği görüntü her daim değiştiğinden esas joker, esas binbir surat o. Yakışıklılığıyla, ağırbaşlılığıyla, işini bilmesiyle, şerif üniformasıyla, çocuklarına duyduğu sevgiyle güven veriyor. Burada en kritik olgu zaten dizinin en katmanlı, en çok geliştirilebilmiş karakteri olmasında yatıyor. Evli bir kadına kondurduğu flörtözlükten uzak öpücük, Judith’i kucağına alması, Carl’ın arkadaşlarıyla kaynaştığını gördüğünde yaşadığı mutluluk dışarıdaki hayatı unutmasına neden oluyor gibi geliyor izleyiciye. Dışarıda Carl’ı sürekli "Run!" (Kaç) komutuyla uyarırken, medeniyette Jessie’nin çocuğunu "Don’t Run," (Koşma) diyerek uyarmasındaki paralel kurgu aslında Rick’in çelişkisi. Duvarın ne içinde ne dışında; ne damgalanmış, ne de damgalanmamış. Griliğin ortasında bir anti-kahraman, bütün kahraman özelliklerini taşısa da.

Parti Sasha’nın #Manyak etiketini yemesiyle aniden bitiverince o ortam da çözülüyor. Bir önceki bölümün unutmamışları Rick, Carol ve Daryl silahları paylaşmak için yeniden bir araya geldiklerinde film kopuyor. #KorkunçKurabiyeCanavarı, #Evcilleştirilmemiş’e silahı uzattığında, Aaron’ın gösterdiği motosiklet parçalarını birleştirir gibi hayatını toplamaya çalışmaya, kabul edilmeye, evcilleşmeye hazır görünen Daryl almıyor, Rick ise kısacık bir tereddütten sonra, pokerde kart saklar gibi saklıyor o silahı. Ve işte o zaman anlıyoruz; bütün damgaların ötesinde, bütün yaftaların üzerinde, lider olmanın gerekliliklerinin tam ortasında Rick’in hiçbir etikete ihtiyacı yok. O bir unutmayan çünkü.

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR