Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Delikanlı adam ispik yapmaz!
Sezon: 1 Bölüm: 4

Severek ayrılanlar, bilirler ayrılığı…

Yeni bölümümüz bir önceki bölümün bittiği yerde başlıyor. Çınar ve Yeşim birbirlerine karşı hissettiklerini kendilerine has bir şekilde itiraf ediyorlar.

Çınar Yeşim’i kızdırıp üstüne gelmesini sağlarken Yeşim de altta kalmadı ve Çınar’ı çileden çıkartıp “Sanki inkar ediyorum!” itirafını kapıyor. Ancak Yeşim’in giyim tarzı ve yaşantısı Çınar için zorlayıcı bir faktör olarak dimdik ayakta! E tabii bir de Abisi ve yengesinden aynı filmi daha önce izlemiş olunca “Mutsuz olacaksak hiç olmayalım !” diyerek kavuşmalarının ikinci dakikasında ayrılmaları gerektiğini söylüyor ve dizi tarihinin en çabuk ayrılan çifti ödülüne birinci sıradan aday oluyorlar.

Diğer yanda ise Deniz, Defne’nin evine gidiyor ve kapıyı çalıyor. Bir önceki bölümde sinsi sekreter Burcu’nun ve kaderi ikinci tercih olmaktan öteye gidemeyen Damla’nın ortalığı karıştırmak için yaptıkları plan yürürlüğe girmiş oluyor.

Deniz’e, Defne’nin şarjının bittiği, hazırlanmak için eve geçtiği ve Deniz’in onu evden almasını istediğini söylüyor kara sinsi.

Çalan kapıya bakan Ezgi ise Deniz’e attığı “tacizci” yalanının ortaya çıktığını düşünerek kendine paniklerden a beğeniyor. Kapıda Deniz’e yakalanmaktansa çareyi ailenin sık kullanılanı haline gelmiş yangın merdivenlerinde buluyor.

Kapının açılmayacağını anlayan Deniz, Defne’yi arıyor. Hâlbuki Defne Yalın’ın kıskançlıklarına kurban gidiyor. Abisinin elinden kurtulabilmek için uydurduğu yalan –Damla’nın Yalın’a bu yalanı yetiştirmesi sonucu- ayağına dolandı ve tuvalette kilitli bir şekilde “mesaiye” kalıyor.

Odasına dönerken Defne’nin çalan telefonunu duyan Yalın arayanın Deniz olduğunu görünce telefonu açıp konuşmaya başlıyor ama kıskançlığı ekran taşıp yanı başınıza kuruluveriyor.

Deniz de fark ediyor bu durumu ve şu “mesai” yalanının Yalın’ın başının altından planlı olarak çıktığını söylüyor. Yalın durumdan kaçmak için Defne’yi kilitlediği tuvaletin önüne gelipdurumu Defne’ye anlatıyor ve onun ettiği hakaretlerin fonunda Deniz’e Defne’nin çok çalışacağını söyleyip telefonu kapatıyor.

Ezgi, Deniz’den kaçmak için yangın merdiveninden aşağı inmeye çalışırken oradan tesadüfen geçmekte olan polis memurlarını görüp iyiden iyiye panik olur. Onların gözüne çarpmadan merdivenlerden inerken Deniz apartmanın kapısından çıkar. Bütün bölümlerde spor kıyafetleri olan Ezgi’nin formunu yangın merdiveninde barfiks pozisyonunda uzun süre dayanmasına bağladım ben. Ezgi barfiks pozisyonunda yangın merdiveninde sallana dursun o arada Deniz’in telefonu çalıyor.

Arayan, yaralı kuş Yeşim… Çınar ile ayrıldıklarını söylüyor, birlikte olduklarını bile bilmeyen Deniz’e. Deniz şaşırsa da kıyamıyor biricik kuzenine; bolca “güzelim, canım” içeren bir konuşma ile onu sakinleştiriyor, arabasını kenara çekmesini ve onu beklemesi gerektiğini söylüyor ve kendi arabasına doğru ilerliyor.

Konuşmanın Deniz kısmını duyup onun azılı bir playboy olduğunu düşünen Ezgi ise söylenip duruyor gecelerin çapkın prensine. Hâlbuki bir bilse; Deniz’in kalbinin içinde küçük bir adacık var ve sevdiklerini orada hayatta tutmaya çalışıyor.

Deniz kapıdan çıkınca Ezgi’nin –onun bildiği kadarıyla “tacizcisinin” – arabasını görünce korkuya kapılıyor birden. Önceki bölümlerde her karşılaşmalarında ne kadar psikopat bir tacizci olduğunun vurgusunu oldukça iyi bir şekilde anlatmış Deniz’e, belli.

Bu stalker kızla ne yapacağını düşünen Deniz’in aklına güzel bir fikir geliyor o sırada. Ezgi’nin arabasının lastiklerini indirmek!

Arabasının anahtarı yardımıyla lastiklerin havasını alan Deniz gönül rahatlığıyla arabasına binip olay mahallinden uzaklaşıyor.

Ezgi saklandığı yerden çıkıp Deniz’in peşine düşüyor bir hışım ama o da nesi? Bir polis arabası geçiveriyor yoldan. Ezgi’nin sesi kesiliyor hemen, sağını solunu kolaçan edip eve dönüyor tıpış tıpış. Lastiklerin inmiş havasının üzerine bir bardak soğuk su iç Ezgi’cim, iyi gelir!

Defne tuvalette yapacak bir şey bulamayınca kurutma makinesini soğuk ayarına getirip kendini serinletmekle, pinokyo ile Yalın’a saydırmakla rahatlatmaya çalışıyor ama bir yere kadar işe yarıyor bu durum. Çenesi ile yaktığı enerji ona karın açlığı olarak geri dönüyor, musluk suyuna kalıyor. Köyden İndim Şehire usulü bu çözüm karnını doyurmayınca Pinokyo’nun yanına çöküp Yalın’a daha çok söyleniyor. Defne’cim bu döngüye göre sabah olduğu zaman yan durunca görünmeyeceksin.

Patronsaphiens Yalın Bey ise o sıralarda koca bir pizzayı mideye indirmekle meşgul. Pizzanın son dilimine gelince Defne’nin aç olabileceği aklına geliyor. Ee, karnı doydu, kafası çalışmaya başladı beyimizin! Ancak yine yapıyor yapacağını ve son dilimdeki salamı da yutuyor öyle götürüyor pizzayı Defne’ye.

Defne ise bir dilimcik ve salamsız pizzayı görünce Yalın’a saydırmaya kaldığı yerden devam ediyor. Bu sefer yaratıcılığın sınırlarını da zorluyor ayrıca. Issız fezalarda karadeliklere yem ediyor Yalın’ı kafasında!

Bizden bir cacık olmazmış Deniz, hâlbuki kendisi tam bir salatalıktı!

Yeşim ve Deniz ise o saatlerde Yeşim ve Çınar ikilisinin ayrılık terapisiyle uğraşıyor. Kalp kırmak ve ayrılık konusunda master degree’sini elinde şanlı bir bayrak gibi tutan Deniz ayrılık kiti ile Yeşim’in yanına kuruluyor. Yeşim anlatıyor, Deniz dinliyor. Biricik kuzininin kalp ağrısı var, kolay mı?

Çınar da kendini deniz kıyısına vurmuş. Babalarını kaybettiklerinde ve Yalın Defne’yi üzdüğünde –yani büyük olaylar olduğunda- yaptıkları gibi balık tutuyor. Bugünlerde Barutçu ailesinin akşam yemeği menüsü deniz mahsullerinden oluşuyor.

Çınar’ın kafası da kalbi de o kadar karışık ki oltayı açmaya çalışırken bile eli tutmuyor. Sinirden sandalyeleri tekmeliyor ama yok, derdinin dermanı yarasında saklı.

O kadar atışmaya ve koşturmacaya dayanamayan Yalın uyuya kalıyor masasında, Defne de tuvalette tabii. Yalın fırlıyor yerinden. Ne kadar da Usain Bolt bir erkek değil mi? Defne’yi Pinokyo’nun yanında öyle masum masum ve kesinlikle sessiz bir şekilde uyurken görünce yediği haltın farkına daha da bir varıyor.

Çınar sabah dönüyor balık tutmaktan. Doruk İdris yine Defne’nin penceresinde, tuvalete girmek için camı çalıyor ama duyan yok. Onu gören Çınar önce Defne’nin mesaide çok yorulduğunu ve uyuya kaldığını söylüyor ama Doruk İdris “yatakta kimse yok ki!” deyince boyun damarları çıkıveriyor yerinden.

Yalın Defne’yi uyandırmaya çalışıyor ama Defne öyle bir uyumuş ki duymuyor onu. Eh, Yalın Bey de ne yapsın mecbur Defne’nin yüzünü avucuna alıveriyor. Hayır canım dokunmak isteğiyle ne alakası var her patron gibi çalışanını uyandırmak istiyor! Yersek!

Yalın, Defne’yi uyandırmaya çalışsın Çınar ise evde ortalıkta terör estiriyor. Kapıyı öyle bir çalıyor ki Ezgi yine Deniz ve polisler geldi sanıp panik atağa doğru depar atıyor. Kapı deliğinden bakıp da Çınar’ı görünce rahatlıyor ama Defne’nin evde olmadığı detayını unutuyor.

Defne uyanınca hiç konuşmadan kalkıyor yerinden ve Pinokyo’sunu Yalın’la bırakıp odasına gidiyor. Çınar da arkasından, tabii Pinokyo da kucağında… Defne eşyalarını toparlarken Yalın süt dökmüş kedi gibi izliyor onu. Uyuya kalmışım, bilerek olmadı deyip diller dökse de inadı inat Defne’nin.

Yalın ise ilk bölümde olduğu gibi elektronik girişin üstünden atlayıp Defne’ye yetişiyor ama yine bıçak açmıyor Defne’nin ağzını. En son asansörün önünde Yalın’ın hafta sonu görüşemeyecekleri için sustuklarının içinde kalıp onu rahatsız edeceğini söylemesiyle açıyor bayramlık ağzını kapıyor asansörün kapısını. Ama Yalın genişçe gülümsüyor bu olaydan sonra ve “İşte benim kızım!” lafını duyuyoruz Patronsaphiens’imizden.

İş yerinden çıkıp arabasına atladığı gibi evin yolunu tutan Defne ise kimseye yakalanmamak için bir ajan edasıyla sessiz sessiz apartmana giriyor ancak Bordo Bereli seviyesindeki abisi Çınar’dan kaçamıyor.

Kapı önünde abisine kelime oyunlarıyla dolu espriler yapsa da Çınar bu sefer oyuna gelmiyor ve Defne’yi sorguya çekmek için içeriye gönderiyor. Kendi derdi başını aşmış Karadeniz yakışıklısı abimize hiç acımayalım Defne Hanım, hiç sormayalım o mavilerdeki bulutlar neden var diye…

Yalın, Defne’nin gidişinden sonra evinin yolunu tutuyor. Tüm gece evde olmadığını fark eden Süreyya Bey ve Meftune Hanım’a tek ayak üstünde bin yalan atıyor. Meftune’nin mürüvvet takıntısına da başka bir yoldan takılan Yalın zavallı kadıncağızın aklını bulandırıyor başka bir kızın yanında kaldığını ima ederek.

Defne’yi eve sokan Çınar başlıyor sorgusuna. Önce sakin sakin soruyor “Kiminle neredeydin?” Diye. Defne ise biraz mırın kırından sonra “Pinokyo’yla tuvaletteydim.” Deyince Çınar sakinliğini kenara bırakıyor ve sorguya farklı bir açıdan devam ediyor.

Az önce de dediğim gibi kendisi Bordo Bereli seviyesinde bir abi olduğu için çok iyi biliyor kardeşinin zayıf noktasını. Defne’nin üstüne gidince Defne patronunun onu tuvalete kilitlediğini ağzından kaçırıveriyor.

Çınar’a da gün doğuyor tabii. Arabasına atlayıp Aras’ların evine doğru yola çıkıyor.

Deniz havuz başında uzanırken Yalın da oraya gidiyor. Yeşim ve Deniz’in daha önce hazırladığı kıskandırma planına sadık kalarak akşam Defne ile olup olmadığını soruyor Yalın’a. Yalın da açılan iyi ortaya kendince gol attığını düşünerek kaçamak bir cevap veriyor.

Onlar havuz başında üstünlük savaşına girmişken Yeşim odasında kendini dondurmalara boğup Orta Doğu ve Balkanların en afilli aşk hikayesi Deli Yürek’i izleyerek kedini bir depresyondan öbürüne atıyor. Deniz odasına çıkarken onun sesini duyup yanına gidiyor ve Çınar konusunda teselli etmeye çalışıyor ama nafile. Yeşim öyle körkütük aşık ki kafasından da kalbinden de atamıyor onu.

Hatta Çınar evlerini basınca ilk başta aşkından delirip gaipten onun sesini duyduğunu bile düşünüyor.

Çınar, Aras’ların evine gelince Yalın’ı bulduğu gibi yine uçarak atlıyor üzerine ve ikisi de havuzu boyluyor. Bir Çınar vuruyor bir Yalın. Kavganın gürültüsü ile Çınar’ın geldiğini anlayan Deniz ve Yeşim fırlıyor odadan.

Merdivenlere yöneldikleri sıra dedeleri Süreyya Bey ile burun buruna geliyorlar. Durumu çaktırmamak için şekilden şekile giriyorlar. Deniz, dedesine artık ihtiyarladın gaipten sesler duyuyorsun dese de inat ediyor Süreyya Bey. Sabahtan beri sol kolunu ovalayıp duruyor aslında, kimse de söz dinletemiyor Süreyya Bey’e… Deniz onu odasına sokarken Yeşim ve Meftune koşarak havuz başına gidiyor.

Manzara dillere destan, Yeşim aklı bir karış havada ve Meftune de evlere şenlik olunca cümbüşün ortasında buluyorlar kendilerini. Yalın ve Çınar havuzda yumruklaşırken Meftune Çınar’ın kim olduğunu öğreniyor. Tabii önce Yeşim “abimin eniştesi” diye tanıtsa da hemen topluyor kırdığı potu “abim onun enştesi” diye çeviriyor.

Deniz ne yapıp etse de Süreyya Bey’in inadı karşısında direnci düşüyor. Bastonuyla odasından çıktığı gibi havuza yönelen dedesini durduramayacağını anlayan Deniz balkondan aşağıdakileri uyarıyor.

Kavga sırasında Yeşim’i görüp dikkati dağılan Çınar yüzünün de dağılmasından bu uyarı ile kurtuluyor ve Süreyya Bey’den kaçmak için saklanabileckleri tek yer olarak Yalın’la birlikte havuzda dibe dalıyorlar.

Çınar ve Yalın saklanınca Meftune ve Yeşim ortada kalıyor. Süreyya Bey gelmeden onlar da kendilerine pufların üzerinde yer buluyor ve sanki güneşleniyorlarmış gibi uzanıyorlar. Halbuki ne güneş var ne de kıyafetleri uygun bu işe. Süreyya Bey’i bir şekilde ikna edip içeriye gönderiyorlar ve Çınar ile Yalın’a işaret verip sudan çıkmalarını sağlıyorlar

Tabii ikisi de masif- ceviz karışımı oldukları için havuzun dibinden çıkar çıkmaz yine dalaşıyorlar birbirleriyle. Yeşim’in bağırtısı ile kendilerine gelip havuzdan çıkıyor ve Yalın’ın odasında geçiyorlar konuşmak için ama ne mümkün.

Hem iksinin dalaşıp durmaları hem de Süreyya Bey’in odaya gelmesi ile ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Yeşim Çınar’ı kolundan çekiştirerek Yalın’ın banyosuna sokuyor.

Kendini banyoda Yeşimle bir başına bulan Çınar Süreyya Bey’in odada olduğunu unutarak Yalın’a saydırmaya devam ediyor çünkü sınırlarının zorlandığını fark ediyor. Yeşim ile bu kadar yakın olmak devrelerini bozuyor aşık adamın.

İçeridekiler ise Süreyya Bey’i çocuk eyler gibi eyliyor. Dışarıdaki seslerin Yalın’ın havuzda geçirdiği bir kazadan olduğunu söylüyorlar, Çınar’ın bağırtıları da duymazdan gelip “Aa, ne sesi ya?” diyerek salağa yatıyorlar. En son babalar değil, dedeler duyacak olan biteni!

Daha da sizin eve gelmezük!

Süreyya Bey çıktıktan sonra Yalın ışık hızıyla banyoya gidiyor ve Çınar’ın kolunu tuttuğu gibi dışarı çıkartıyor. Yeşim abisine mi kızsın sevdiği ama ayrı kaldığı adamla öpüşemediğine mi yansın bilemiyor. Yalın üstünü değiştirince balkona çıkıyorlar. Çınar, Defne’yi neden tuvalete kitlediğini soruyor Yalın’a. Yeşim ve Deniz kenardan gözlüyor durumu Yalın ne cevap verecek diye.

Yalın, Defne’yi daha çok zor durumda bırakmamak için suçu üstleniyor. Nasıl olsa yumruklarını yedi… “Çok dırdır ediyor kardeşin, kafam şişti, ben de kilitledim.” Diyor. Çınar kardeşine hakaret edilmesini sindiremeyip bütün gemileri deniz de dahil olmak üzere ateşe verip, çıkıyor evden.

Sinirleri yatışsın diye yine balığa gidip evi balık halinden beter eden Çınar’ın getirdikleri yine sofrada. Pembe Sultan ve Leyla yenge Çınar’dan konuşurken Defne’nin gözüne Doruk İdris takılıyor. Armut dibine düşer diyerek büyümüş bu küçük maço Defne’nin durumundan dolayı çok rahatsız. Boyuna bakmadan sessiz sessiz tehdit ediyor Defne’yi. Onların bu kaş göz trafiği Pembe Sultan’ın radarına takılıyor. O sırada çalan kapı ile Defne korkuyla fırlıyor yerinden.

Kapıyı açmadan önce kısacık bir hatim indirip, 1 ay yalan söylememek karşılığında Çınar’ın gazabından korunmayı diliyor. Çınar yine gemilerini batırıp dönmüş balıktan. Kovayı Defne’nin eline tutuşturuyor ama canının sıkkınlığı yüzünden okunuyor tabii Yalın’ın yumrukları da. Defne de durumu anlayıp kendini kurtarmak için Yalın’ın yalancılığından giriyor odunluğundan çıkıyor. Çınar, Yalın’ın ona doğruları anlattığını söyleyince Defne birden hayal dünyasında buluyor kendini.

Yalın, Külhan Beyi olmuş Çınar da kalpaklı bir Zaptiye Eri. Sorgu odasında Yalın anlatıyor Çınar dinliyor. Hayalinden çıkıp abisi ile korka korka konuşan Defne Yalın’ın suçu üstlendiğini öğrenince rahatlıyor ve işe dönmek istediğini söylüyor ama kazın ayağı öyle değil maalesef. O adamla çalışmaya teşebbüs ettiği anda Trabzon’a gönderileceğini öğrenip balık kovasıyla baş başa kalıyor. Yalın’ın onu koruması ise nedensizce (!) mutlu ediyor kızımızı.

Çınar sofraya geçince yüzündeki yaralardan sorguya çekiliyor, Defne’nin ağzı ise kapanmıyor bir türlü. Ondaki bu hali fark eden Leyla çaktırmadan kaş göz işaretiyle anlaşmaya çalışırken Pembe Sultan’a yakalanıyorlar ve ne oluyorsa o ara oluyor. Doruk İdris ağzından Çınar’ın Defne yüzünden kavga edip gece eve gelmediğini kaçırınca Çınar Doruk İdris’i tuttuğu gibi içeriye götürüyor.

Duyduğu gördüğü her şeyi babaannesine yetiştirmesinin kötü bir şey olduğunu ispiyonculuk yapmaması gerektiği konusunda Doruk İdris ile anlaşan Çınar, içeride söylediği gibi bilgisayardan oyun açıp maç yapmaya başlıyorlar.

Yeşim, Yalın’ın yaralarına bakma bahanesiyle yaptığı hatanın farkına varıp özür dilemesi için bir şeyler yapmasını sağlıyor.

Defne odasında sıkıntıdan kitap okurken çalan telefonu ile ekrana bakıyor. Yalın yazısını görünce bir heyecanlar bir gülümsemeler… Ancak bunlar telefon açılana kadar. Telefonu açtığı gibi eski haline geri dönüp ters ters cevap veriyor Yalın’a. Genç kızların klişe hayali Defne için gerçek oluyor “Aşağıdayım, konuşalım!”

Camdan çıkıp Yalın’ı görmesi ile Çınar’ın tehdidini hatırlıyor ve cümlesini bitiremeden Yalın’ın yangın merdivenlerine yöneldiğini görüyor.

Çınar ile maç yaparken camdan Yalın’ı gören Doruk İdris hiç mi ispiyonculuk yapmayacağını soruyor oyuna konsantre olmuş Çınar’a. Nedenini nasılını soracak halde olmadığından kesin bir dille yasak olduğunu söylüyor ve Doruk İdris’te bu yangın merdiven olayını bir kenara bırakıp oyununa dönüyor.

Yalın sırtında Pinokyo ile Defne’nin penceresinin önüne geliyor. Yaptıkları için özür dileyip gönlünü almak için güzel bir konuşma yapıyor. Pinokyo’nun neden orada olduğunu da o zaman anlıyoruz. Gephetto ustanın odundan yonttuğu oyuncağı kendine benzeterek “Hani belki sen de beni yontarsın dedim” diyerek Defne’ye geri veriyor. Romantik ve ılımlı cümlelerin etkisine kapılan Defne gayri ihtiyari “Bu bir teklif mi?” diye soruyor ve Yalın panikleyerek konularının iş olduğunu söylüyor. Abi engelini hatırlatıp Yalın’ın yüzüne yeni yaralar ekleneceğini de söyleyen Defne’ye Yalın’dan cevap gecikmiyor. “Sen bi he de, ben abini ikna ederim.” Ama sadece iş yani… İş için…

Sabah olunca Defne yıldırma politikasına başvurup Çınar’ı canından bezdirip işe geri dönebilmek için Kick-boks yapmak istediğini söylüyor. Konuşmaya başlayınca iki cümlede duramayan Defne sebeplerini ve sonuçlarını Çınar’a detaylıca anlatıyor.

Defne sussun ve –bence- gideceği kurstaki hocaları katil olmasın diye ona Kick-boksu kendisinin öğreteceğini söylüyor. Defne sevinç dansı yaparak eldivenlerini giyip geliyor. Çınar’ın yumruk atmayı öğretme süreci pek parlak görünmüyor balkondan onları izleyen küçük maço İdris’e. Bilmedikleri bir izleyicileri daha var o da Yalın Aras.

Defne’nin yumruk atamayan hallerine gülüp çıkıyor arabadan ve bahçeye girip Çınar’la konuşmak istediğini söylüyor.

Balkondan Yalın’ı gören İdris ispiyonculuk yapıp sözünü bozmamak için söylene söylene içeri girip kapıya gidiyor. Teyzesinin odasına tırmandığını söyleyip kapıyı açmaya çalışırken Pembe Sultan duyuyor hepsini ve balkona koşuyor. Leyla ise mutfaktan çıkıp oğlunu zapt etmeye çalışıyor.

Çınar babaannesi gelmeden Yalın ile arabaya binip rahat rahat konuşacakları bir yere giderken Pembe Sultan merdivenlerden koşa koşa inip “cicikçi ırz düşmanını” haklamak için geliyor ama karşısında sadece kum torbası ve Defne’yi bulabiliyor.

Pembe Sultan’ın Yalın’ın dün akşam pencereye tırmandığını öğrenen Defne ise bu işin kimin başının altından çıktığını tahmin edebiliyor. Eh, sonrası malum Pembe Sultan’ın sorgusu başlıyor. Sorgudan bir şekilde kendini kurtarıp eve çıkan Defne’nin ardından kaçmasın diyeLeyla’yı gönderiyor.

Evde yalnız kalınca erkekleri çekiştirmeye başlıyorlar. Yalın’ın odunluğundan dem vurup hayalindeki erkeğin bir “Monşer” olduğundan bahsediyor. Leyla’dan “erkek dediğin odun olmalı” tepkisini alınca abisi ile olan ayrılıklarını öne sürüyor Leyla’ya. Leyla, Toprak’ın odun olması için evrim geçirmesi gerektiğinden bahsederken camdan Pembe Sultan’ı taksiye binerken görüyorlar. Kısa sürede jetonları düşüyor ve Defne arabasına atladığı gibi babaannesine Aras malikânesine girmeden engel olmaya çabalıyor. Bir yandan da Çınar’la kendisinin işe geri dönmesi için konuşan Yalın’ı arayıp haber veriyor ve evin adresini istiyor.

Yalın, Çınar’a Defne’nin onlar için mükemmel bir eleman olduğundan, yazdığı kodları Türkiye’de kimsenin yazamayacağından bahsediyor bu arada. Çınar ikna olmuyor hemen, bizimle birlikte çalışır diye geçiştirmeye çalışıyor, Yalın ısrarcı. Durumları güzelce açıklayıp Çınar’ı ikna ediyor. Tabii telefonu çalıp Defne babaannesinin onların eve gittiğini söyleyince apar topar kalkıyorlar kafeden. Arabalara atlayıp evin yolunu tutuyorlar.

Aras Teknoloji’nin Sağlık Bakanlığı için hazırladığı projeyi imzalamaya geldiğinde Pembe Sultan’ın toplantıyı basması sonucu aile dostları Osman Bey’in projenin sunulduğu Sağlık Bakan’ı olan Osman Bey olduğu ortaya çıkmıştı önceki bölümlerde Pembe Sultan da taksiye binince Osman bey’i arıyor ve Yalın’ların evinin adresini alıyor.

Yeşim morali bozuk olduğu için Deniz ve Meftune hanımla yazlığa gittiği için evde bir tek Süreyya Bey var. Pembe hanım da onu bulunca açıyor ağzını yumuyor gözünü. Onun anlattıklarını duyan Süreyya Bey daha fazla dayanamıyor ve yığılıveriyor oracığa.

Gençler ise peş peşe geliyor neredeyse. Ambulansın eve gelmesi ile Süreyye Bey’in kalp krizi geçirdiğini öğreniyorlar. Hem yakın olduğu için hem de tanıdık doktor olduğu için Ezgi’nin çalıştığı hastaneye götürüyorlar Süreyya Bey’i.

Muayeneden sonra yoğun bakımdan çıkan Ezgi, Çınar’a dedesinin anjiyo olması gerektiğini söylüyor. Onlar gerekli işlemleri başlatmak için gidiyorlar. Defne ise abisi ve babaannesine gitmelerini söylüyor Pembe Sultan bahçeden beri bırakmadığı söylenmelerine devam ediyor. Yalın ile onu tek başına bırakamayacağını söylerken Çınar Pembe Sultan’ı tuttuğu gibi çıkartıyor hastaneden.

Süreyya Bey’in kendine gelmesiyle hastanenin bahçesindeki banklarda oturan çiftimiz tatlı bir atışma yaşıyor o sıralarda. Defne, Yalın’a ne kadar uyuz olduğunu anlatırken Yalın pazarlığa tutuşuyor ve pazarlığın sonucu ikisinin parmaklarının birleşmesiyle oluşan bir kalp oluyor.

Konuyu dağıtmak için karnının acıktığını söylüyor Defne ve Yalın’ı yemek almaya yolluyor.

Yeşim ve Deniz’se yazlıkta ayrılık terapisinin ikinci ayağındalar. Eğlenmeye çıkmışlar ama Deniz kızlara bakmaktan Yeşim’i duymuyor bile. Tam telefonunu alıp Çınar’a mesaj atacakken Deniz araya giriyor ve telefonu alıveriyor elinden

Yalın elinde pizzayla dönünce Defne ona salamsız bir dilimcik pizza bırakmasını hatırlayıp intikam almak için salamı alınmış bir dilimi tutuşturuyor Yalın’ın eline. Karınları doyduktan sonra sohbet etmeye devam ediyorlar. Defne Yalın’a sekiz yaşına kadar altına kaçırdığını itiraf ediyor Yalın Defne’ye göbek adının Sıtkı olduğunu söylüyor. Kahkahalara boğuluyorlar karşılıklı.

Çınar sabah yine sahile vuruyor kendini. Oltasını almış, balık tutuyor; kafasında ise Yeşim’in hayalleri dönüyor. Buğulu mavileri bir türlü huzuru bulamıyor.

Dedelerinin durumlarını öğrenen Yeşim ve Deniz, Meftune’yi de alıp hastaneye gidiyorlar. Süreyya Bey iyileştiğini söyleyip eve gitmek istiyor, Meftune Hanım onu yalnız bıraktığı için kendine kızıyor. En suskunları ise Deniz…

Hasta ziyaretinin kısası makbul diyerek Yalın, Defne’yi evine bırakmayı teklif ediyor.

Deniz’in durgunluğu da Defne’nin gözünden kaçmamış. Nedenini soruyor Yalın’a. Meğerse eğlencelerden kopmayan ve hiçbir şeyi ciddiye almayan playboy’umuzun böyle olasının bir sebebi varmış. Yakın zamanda ailesini trafik kazasında kaybetmiş. Yalın, Deniz’in yarasından bahsedince Defne’nin de dili çözülüyor. Annesinin onu doğururken doğumda öldüğünü, babasını da yakın zamanda kaybettiğini söylüyor. Onlar bunları konuşurken Defne’lerin apartmana geliyorlar. Arabadan inmeden önce Defne de Yalın’ın ailesini soruyor. Yalın yaşadıklarını söylüyor ama varlıkları yoklukları bir demediği kalıyor o iki üç kelimede…

Yumuşak karnını göstermemek için eski haline dönüp Defne’ye inmesini söylüyor, kapıda da balıktan dönen Çınar’la karşılaşıyorlar.Dünkü kargaşada Çınar ve Yalın’ın kendisinin işine geri dönmesi konusunda anlaştıklarını söylemeyi unuttuğunu öğreniyor Defne. O anki mutluluğuyla önce abisinin sonra Yalın’ın yanaklarını sıkıp iltifatlar döşüyor. Çınar Yalın’ı kovalayıp Defne’yi işe kendisinin bırakacağını söylüyor, Defne hazırlanıp Pinokyo’yu da alıyor yanlarına ve şirkete geçiyorlar.

Ezgi nöbetinden çıkmadan önce doktor arkadaşına hasta dosyalarını teslim ediyor ve Süreyya Bey’e iliği alaka göstermesini istediğini söylüyor. Son iğnesini atmasını söyleyecekken gelen anonsla Ezgi tek kalıyor ve Süreyya Bey’in son serum iğnesini yapmak için odaya gidiyor. O sırada Deniz de dedesinin yanına dönünce tacizcisini –yani Ezgi’yi- dedesinin serumunun başında iğne ile görünce bütün komplo teorilerini hayal gücüyle harmanlayıp Ezgi’nin dedesini öldürmeye çalıştığı kanısına varıyor. Doktor Gürkan’ın odaya gelmesi ile Ezgi’nin odadan çıkartılması bir oluyor. Ailesine çok değer veren Deniz bu durumda oldukça sarsılıyor.

Çınar Defne’yi işe yerine bırakmaya geldiğinde,Yalın’larınSağlık Bakanlığı’nın hastanelerde hasta takibini kolaylaştırmak için hazırladıkları projenin benzerini kendi gemilerine uyarlamaya karar vermişlerdi, gemilerin sensör listesini Defne’den alıyor. Defne’nin odasına giderken gözü Yeşim’in boş odasında takılı kalıyor tabii bir süre…

Çınar ve Defne şirkete girdiği andan beri onları çekiştirip yaptıkları hain planın suya düştüğünü gören çakma roket takımı ise avuçlarını yalayıp etrafa nazar etmekle meşguller.

Damla kendi odasına giderken Defne kendini onun nazarından korumak için Pinokyo’nun arkasına saklanıyor ama Damla’nın kenafir gözlerinden kim kaçabilir ki? Defne de saklanmanın bir manası olmadığını düşünerek çıkıyor Pinokyo’nun arkasından. Defne’nin masasındaki kocaman Pinokyo’yu gören Damla onun moralini bozmak için bir hamle yapıp Yalın’ın böyle şeylerden hoşlanmayacağını söylüyor ama gole giderken hem ofsayta düşüyor ve ardından kendi kalesine yediği golle odasına dönüyor.

Süreyya Bey’i hastaneden çıkartan Yalın eve geldiğinde Meftune Hanım’ın Defne ile ilgili baskılarına maruz kalıyor ve hiç de şikayetçi değil bu durumdan. Defne’yle ayrı eve çıkacaklarından bahsediyor Meftune’nin baskılarıyla onu sıkacağını öne sürerek. Meftune altta kalır mı? “Önce siz birbirinize doyun!” diyerek cevaplıyor Yalın’ı.

Süreyya Bey’i odasına yatırdıktan sonra Yalın üstünü değiştirip şirkete geçeceğini söylüyor Meftune yine Defne ile ilgili imalarda bulunuyor o evden çıkmadan.

Çınar elindeki telefondan Yeşim’in fotoğraflarına bakarken abisi Toprak arıyor bilgisayardan. Onunla görüntülü konuşurken Toprak fark ediyor Çınar’daki durgunluğu. Nedenini anladığında da kendinden pay biçerek daha çok sıkıyor Çınar’ın yüreğini.

Defne şirketten çıkmak üzereyken Deniz’in alkollü bir şekilde şirkete geldiğini görünce şaşırıyor. Onu ayıltmadan da gitmek içine sinmiyor ve haliyle kolunu omzuna atıp odasına taşıyor Deniz’i. Bu durum ne Damla’nın ne de Burcu’nun gözünden kaçmıyor tabii. Damla Yalın’ı şirkette görünce hemen kuruyor planını ve durumu abartarak Yalın’a anlatıyor. Defne ise olanlardan bir haber üzüntüsünden kendini alkole vurmuş Deniz’i ayıltmakla meşgul. Yalın’ın sinirden yumruk olan ellerini ve kasılan çenesini görmüyor.

Defne’nin Pinokyo’ya “Sıtkı” adını koyduğunu öğrenen Deniz “Sen Yalın’a aşık olmuşsun.” Diyerek sarhoş haliyle bile kaçırmıyor detayları. Defne’nin bi anlık dalgınlıkla onu dürtmesi sonucu dengesini kaybediyor ve hooop düşüveriyor yere. Kafasını da çarpıyor tabii.

Yalın sinirle ve kıskançlıkla şirketten çıkarken otoparkta Damla tarafından durduruluyor. Farlarını açık unuttuğu için aküsü bitmiş zavallının. Yalın yerinde duramadığından akü doldurmakla vakit kaybedemeyeceğini söyleyip onu bir yere bırakabileceğini söylüyor.

Deniz’in düşüp kafasını çarpmasıyla ne yapacağını bilemeyen Defne, Ezgi’yi arıyor. Yalvar yakar çağırıyor arkadaşını. Ezgi ise korkuyor haliyle. Çünkü Deniz onu doktor değil tacizci olarak biliyor.

Ay tamam dedecim, evet, nerede o eski bayramlar, evet!

Süreyya Bey’in birkaç saatlik uykunun ardından uyanıp bahçeye çıkıyor ve Yeşim’in küskün yüzünü fark ediyor hemen. Bir şeyler olduğu belli, detayını bilmese de bir şeylerden pişman Yeşim, anlıyor. Nasihatini verip yapmadığı için pişman olacağı bazı şeylerin onu çok yoracağını anlatıyor.

Bir bakış baktın, kalbimi yaktın, aşkın kemendini boynuma taktın! – Damla

Yalın ne hikmetse Damla ile bir restoranda çıkıyor karşımıza. Aklınca misilleme yapıyor yine Defne’ye ama biz bu filmi daha önce görmüştük Yalın. Kabak yine senin başında patlıyor sonra…

Çınar eve eli balıkla geliyor yine. Leyla ise artık bıkmış durumunda bundan. Konu komşuya dağıtmalarına rağmen ev hala balık hali gibi dolu… Sofraya geçiyorlar birlikte ama Çınar’ın yüzü sirke satıyor. İki lokma bir şey yedikten sonra ayaklanıp giderken Leyla yetişiyor peşinden. “Git söyle!” diyor Leyla. Her ne kadar Toprak ile kıskançlıkları ve aykırı yaşamları yüzünden ayrılmış olsa da birlikte oldukları zamanın onun için ne kadar değerli olduğundan bahsediyor. Çınar merdivenlerden inerken Yeşim’i buluyor kendi kapısında. Eh, artık bir vuslat gerek deyip kapanıyorlar birbirlerinin dudaklarına ama Pembe Sultan her yerde. Basıveriyor onları.

Playboy elimizde, uzun ip belimizde, biz gideriz Deniz’le hey Deniz’le!

Ezgi arabasına atladığı gibi soluğu Arass Teknoloji’de alıyor soluğu. İlk kontrollerini yapıp Deniz’in durumunun çok ciddi olmadığını anladıkları sırada Deniz hafif ayılır gibi oluyor. Burnunun dibinde Ezgi’nin panik suratını görünce tekrar bayılıyor tabii. Defne’nin gönlü ise Deniz’in orada öylece kalmasına razı değil. Ne yapıp edip eve sokacaklarını söylüyor Ezgi’ye başta itiraz etse de ikna oluyor sonra. Ezgi’nin arabasına Deniz’i yerleştirip eve gidiyorlar.

Uzun uğraşlar sonucu Deniz’i arabadan indirip eve giriyorlar ama daha az önce Çınar ve Yeşim’i bastıkları için herkes kapının girişinde duruyor. Ezgi ve Defne’yi ellerinde Deniz’le gördüklerinde ise ortalık iyice kızışıyor.

Ve bölümümüz tam da burada bitiyor. Ekstradan iki şarkı ekliyorum yorumun altına. Bölümlerde çalmış çok güzel, kıpır kıpır ikisi de, kesinlikle dinleyin. Hadi bakalım, yeni bölümde bizi neler bekliyor?

Cem Belevi- Günaydın Sevgilim

Aslı Demirer- Saat On İki

Öykü Sevinç
31/07/2015 17:25
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR