Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Doctor’un Ölümle Oyunu!
Sezon: 9 Bölüm: 4

Doctor Who’da 9. sezon 4. bölümle bir Toby Whithouse hikâyesinin sonuna geldik. Doctor’un zamanla oynadığı, ölümü bir kez daha aldattığı bölümlerden oldu. Bu bölümü bir öncekine bağlamak için Whithouse bambaşka bir hikâye anlatmayı tercih etmiş. Doctor, Tardis’in içerisinde aşağı yukarı gidip gelirken bize Beethoven’ı ne kadar sevdiğini anlatıyor. “Bir gün onu ziyarete gitmek istedim ancak gittiğim vakit aslında o hiç var olmamıştı,” diye devam ediyor. Bu durum Beethoven’ı seven Doctor için katlanılamaz olurdu.  O sırada yanında imzalatmak için getirdiği notaları kopyalar ve yayınlatır. Böylece hiçbir değişiklik olmaz. Doctor ve Dünya, Beethoven’dan mahrum kalmaz. Ancak soru şu ki “Beşinci Senfoni’yi aslında kim besteledi?” İşte buna Bootstrap Paradoks deniyor. Doctor, anlatırken google’a bakmamızı söylemiş.

Doctor bu soruyu sorduktan sonra eline gitarını alıyor ve Beşinci Senfoni’ye rock bir giriş yapıyor. Sonrasında bildiğimiz, sevdiğimiz Doctor Who tema müziğini rock versiyonuyla dinliyoruz. Şuradan ulaşmak mümkün: 

Yazık oldu O’Donnell’a.

Geçen bölümde Doctor, O’Donnell ve Bennett’le birlikte 1980’e gitmişti. Yani kasabanın sular altında kaldığı, hayaletlerin ortaya çıkmasına sebep olan olayların yaşandığı zamana. Açıkçası hızlı bir bölüm oldu. Bütün bu hayalet mevzularının altında Fisher King olduğu ortaya çıktı. Ayrıca Doctor’un geçmişe gidişiyle gelecek zamanda kendisinin bir hayaleti de belirmişti.

Fisher King nedir? Ne değildir? Bu konulara girmeyeceğim. Açıkçası tam olarak ben de bilmiyorum. Aslında bu isim bir efsane ancak dizide hiç öyle görünmüyor. Haliyle sırf isimden ibaret olabilir. Bilemiyorum. Doctor, Tardis aracılığıyla Clara’ya ulaşır ve kendi hayaletinin orada olduğunu öğrenir. Aslında bütün bu bilgi Doctor’un biraz sonra yaratacağı Bootstrap Paradoksu’nun başlangıcı diyebiliriz. Çünkü bundan kurtulması gerekiyordur. Daha doğrusu Clara’yı kurtarması gerekiyordur. Ancak bu yolda O’Donnell’ın ölümüne çare bulamaz.

Açıkçası esaslı bir yol arkadaşı olabilirdi en azından arada sırada görmek isteyeceğiniz türden bir karakterdi. Zira Doctor’u seviyordu ve onun hakkında geniş bilgisi vardı. Hatta henüz Doctor’un yaşamadığı bir olaydan “The Minister of War”dan bahsetti. Yakında biz de öğreniriz herhalde. Bir de Rose, Martha ve Amy göndermeleri hoşumuza gitti. Ama neden Clara demedi bilinmez! Yine de geçmişi anmak güzeldir.

Fisher King

Bir önceki bölümden hatırlarsınız, içinde uzay gemisinin kaptanı olduğunu düşündüğümüz bir kutu vardı. İşte Fisher King’le karşı karşıya gelen Doctor öncelikle onu kandırır ve bu kabinin içerisine girer. İlk bölümde gelecekteki uzay gemisinin güç devrelerinden biri kaybolmuştu, bunun sebebinin de Doctor’un bu güç devresini barajı patlatmak ve kasabayı sular altında bırakmak için kullanması olduğunu öğreniriz. Doctor tam anlamıyla plana bağlı bir şekilde hareket etmektedir. Zira gittiği gelecekte bunların olması gerekmektedir ve bunları kendi eliyle yaratır. Son olarak da kendi ölümünü hazırlaması gerekmektedir. Bunun için de kendi hologramını kullanır. Ayrıca Bennett’i bu işlere hiç bulaştırmaz ve onu Tardis’le kendi zamanına gönderir. Kendisiyse 150 yıllık bir uykuya yatar.

İşte bütün bu olaylar Bootstrap Paradoksu’nu içinde barındırıyor. Doctor geçmişe hiç gitmeseydi de bu olaylar yaşanmıştı. Ancak kendinden bir şeyler kattı olaylara. Yani bütün olayları en başından beri yapan kişi Doctor muydu? Bunlar için aslında tam anlamıyla Doctor’un deyişiyle “Wibbly wobbly timey wimey şeyler” demek doğru olur. Bir nevi zamanda başka bir alternatif evren yaratmak gibi denebilir. Herkes ve her şey olduğu gibi devam ediyor ancak işler biraz daha farklı.

Paul Kaye’i tanımak mümkün değil!

Bu arada Prentis rolündeki Paul Kaye’i de tanımak namümkün. Bambaşka birisi olmuş ama yakışmış. Açıkçası gidip bakmamıştım kim diye ilk bölümde ancak bu bölümde bakayım dedim o çıktı rolün altından.

Bölüm hakkında bunun dışında söylenecek pek bir şey yok. Üç ve dört birlikte izlenmeli. Yoksa zaten anlamı olmaz. Ancak şu paradoks olayı keyfimi yerine getirdi. Bu ve buna benzer şeyler Doctor Who’da daha önce de oldu aslında. Geçen bölümden daha iyiydi. Gelecek bölümde Maisie Williams oynayacak. Kendisini merakla bekliyordum. Göreceğiz…

1 2 3 4 5
Doruk Önal
13/10/2015 12:49
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR