Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Humble.
Sezon: 7 Bölüm: 1

Not: Yazı ve fotoğraflar kaçınılmaz olarak spoiler içermektedir. 

 

If I Kill A Nigga It Won't Be The Alcohol

Direkt konuya giriyoruz. Terimsel tabiriyle cold open’ın biraz da ismiyle müsemma olmasıyla Game of Thrones kadar yakıştığı başka bir dizi yok. Malum kış geldi, tam da burada, Frey’lerin evinde ve intikam bildiğiniz üzere soğuk yenen bir yemek. Frey’leri teker teker öldüren şarabın sıcaklığı bilinmez ama Arya durmak bilmeyen bir aksiyon insanı, bize belki de sezon boyunca aklımızdan çıkmaması gereken bir şeyi hatırlatıyor: The North Remembers. Arya’nın yüz değiştirme kabiliyetiyle ilgili bazı sorularım var, örneğin boyu değişiyor mu? Ya da ne bileyim elleri falan? Arya, Frey kadınlarını olanları anlatmaları için sağ bırakıyor. Gücünün sınırlarını test ediyor Arya, ki bölümü bağlayan konu da bu aslında.

Arya, durmak bilmeyen bir aksiyon insanı.

Bölümün buradan Kuzey’e, Winterfell’e atlaması tesadüf değil. Jon’un Savaş Konseyi’nde değişiklikler var. Davos Kral Eli Vekili gibi oturmuş Jon’un sağ yanında, solunda ise sözünü asla esirgemeyecek olan Sansa duruyor. Aslında her ikisi de birer tehdit Jon için. Davos dizide kalmış son akl-ı selim sahibi kişi olabilir, kuşkusuz Kral Eli olmak için de kusursuz bir aday, ancak yine de Kuzeyliler’le ilgili bildiğimiz iki şey var: 1- Unutmuyorlar 2- Kuzey’den olmayanları öyle pek de sevmiyorlar. Sansa ise her daim haklı. Babası sandığı Ned’in izinden gitmeye kalkıyor Jon. Karstark ve Umber hanelerinin varislerini yanında esir tutmak yerine tekrar hanelerinin başına gönderiyor. Arya’nın bir hanenin kökünü kurutmasıyla tam olarak kontrast. Ned Stark’ın ve hatta Robb’un benzer beyinsizlikler sebebiyle Old Gods and the New’un rahmetine kavuştuklarını unutmuş. Onu geçtim bu tür politik doğruculuk kendisinin de ölümüyle sonuçlanmıştı aslında. Yani mesela ben ölsem, ölümümden bazı sonuçlar çıkarırdım gibime geliyor. Jon için de bir güç sınama merasimi bu, yabanılları Kuzeydoğu’ya, Sur’un denizle buluştuğu yere gönderiyor. Hepimizin favori Kuzeylisi Lyanna Mormont da ver ediyor gazı. Onun Kuzey’i korumak için kimseden izin almasına ihtiyacı yok. Konsey bir anda “KADINLAR VARDIR” şölenine dönüşüyor.

Sansa’nın Jon’un peşini bırakmaya niyeti yok. Winterfell’deki eş başkanlık sistemini yürütmek istiyor. Düşmanlarımızı tanıyorum diyor, Ramsay’yi de tanıyordu, ve savaşı Sansa sayesinde kazandılar. Cersei’yi de tanıyor, üstelik tanımanın artık en üst seviyesinde, saygı duyma noktasında. Ancak Jon’un kulakları yine tıkalı, bu derece beyinsizlikle bu ortamdan sağ çıkması çok da muhtemel değil bence. Ned ve Robb’la ilgili “Onları seviyorum onları özlüyorum ama aptal hatalar yaptılar,” diyor Sansa yüzbinlerin sesi olarak. Yine de Sansa’nın hırslı eğilimleri dizginlense iyi olacak, Jon’un gönlünü almayı ihmal etmemekle kalmıyor, Littlefinger’a da yapıştırıyor cevabı “Son sözü söylemek zorunda değilsin, zekice bir şey dediğini varsayacağım,” diyerek. En azından Littlefinger’dan makul seviyede nefret etmesi gelecek için umut veriyor. Burası da Sansa’nın gücünü sınadığı sahne, üstelik fazlasıyla haklı. Jon ölünce emo’luktan vazgeçecek sanıyordum ben. Malum bir emo’nun en büyük dileği ölmek. Artık yavaş yavaş ergen triplerini bir kenara bırakıp Sansa’yı dinlemeye başlasa iyi olacak.

Bölümün en iyi comic relief kısmında Tormund, Brienne’in itip kaktığı Pod’a “Şanslı Adam” diyor. Sevgili Tormund, eğer S&M seviyorsan bunu flörtün ilerleyen kısımlarında alıştıra alıştıra söylesen daha iyiydi, yoksa 50 Shades of Tormund için heyecanlanmayan yoktur bence. Üstelik aşık attığın adam seks tanrısı Pod. İlerleyen bölümlerde daha iyi flört bekliyorum.

Sonra Bran Sur’a giriş yapıyor. Tebrikler Bran. Yıllar sonra mantıklı bir yere geldin. Şimdi ana konuyla ilgili bir şeyler yaparsan sevinirim. Teşekkürler.


That Grey Poupon That Evian That TED Talk

Cersei, boyası kurumamış Westeros haritasının üstünde Jamie’ye düşmanlarını anlatıyor. Düşmanlar dediğinin her birini kendi yarattığının farkında olmadan. Fragmanda haritayı gördüğümden beri Jamie’yle Cersei’nin harita üstünde sevişip Game of Thrones’un seks üstünden kurduğu metaforlara boyut atlatmasını umuyordum. Kısmet değilmiş. Jamie, Dany’nin Dragonstone’a çıkacağını da tahmin ediyor. Yani Tyrell’ler, Dorne’lular, Dothrak’lar vs.’den oluşan bir orduyu tamamen bir araya gelmeden durdurmak fena fikir değildi aslında mesela. Cersei bu bilgiyi daha önceden almış olsa daha erken davranabilirler miydi bilmiyorum. Zaten Cersei işin strateji kısmında başarılı olamadı hiçbir zaman. Gerçek anlamda küllerin üstünde durduğu bir krallığı yönetmeye çalışıyor, tam da o yüzden “Kimin için?” diye soruyor Jamie Cersei’ye, Cersei’nin yanıtı, dillendirmese de hep aynı: Kendim için.

En azından yeni müttefik bulma konusunda boş durmamış Cersei, onun gücünü sınadığı yer Demir Adalar’ın yeni kralı Euron Greyjoy’la konuştuğu kısım. Euron Jamie’yle minik minik alay edip Cersei’yle flörtleşirken önce Joffrey’den sonra da Ramsay’den boşalan villain koltuğunu bu sezon kimin dolduracağını da anlıyoruz. Euron Cersei’yi etkilemeyi başaramıyor ve bir hediye arayışı için tekrar yola çıkıyor. Bahsi geçen hediye malum bir boru olabilir mi sevgili kitapseverler, gönül dostları?

Kitap demişken, Hound’u mezar kazarken görmek de yıllardır dillendirilen teorilerden birine şahane bir gönderme. Beric’in Gareth Balevari saçıyla dalga geçen Hound, bölümün ikincil derdine, savaş olup biterken sıradan insanların ne hale geldiğine doğru yola çıkarıyor bizi. Gittikleri ev önceki bölümlerden birinde Hound’un parasını çaldığı çiftçinin ve kızının evi. Savaş koşulları, kışın korkunç etkisi aç kalan insanları ölüme terk etmiş. Karakter yolculuğunu tamamlayanlardan biri Hound ama ölümünde payı olan insanların mezarını kazarken olanca öküzlüğüyle yaptığı iyilikleri süslemeyi beceremiyor.

Hound’un eski yoldaşı Arya da İkizler’deki görevini tamamladıktan sonra sıradan insanlarla, Lannister askerleriyle karşılaşıyor yolda. Ed Sheeran Game of Thrones evreninde henüz keşfedilmemiş bir şarkıcı, kendi zamanında anlaşılmıyor yaptığı sanat, yıllar sonra kıymete binecek. Diğer askerler, yoldan geçen gezginlerle yemeklerini paylaşan, evlerini, ailelerini özleyen sıradan insanlar; üstlerindeki pelerin değil önemli olan, o pelerinin altında ne oldukları. Diktatörlerin yönettiği bir ülkede hayatları boyunca bu savaşın yarattığı travmadan kurtulamayacaklar. Kamera askerlerin kılıçlarının üstünde gezinirken birazcık merhamete ihtiyacı olan Arya da farkına varıyor bunun, gücünü tam olarak kavramaya çalışıyor.

Sam de takip ettiğimiz kahramanlar arasında en senden benden olanı. Yüksek lisans eğitiminin önemli bir kısmı da KAKA TAVALARI. Game of Thrones geldiği noktada klasik anlatının dışına çıkabilecek özgürlüğü de bulabiliyor ara sıra. KAKA TAVALARI montajı bu kadar ciddi konularla meşgul bir dizinin parlayan anlarından. Ama Sam boş durmuyor, kitapların arasında diziyi ilerletebilecek bir araç olarak kullanılması takdire şayan. Dragonstone’un temeline gömülmüş ejderha camı bilgisi Jon’a gittiğinde taşlar yerinden oynayacak. Güney’deki savaşa Jon’un nereden dahil olacağını da öğrenmiş oluyoruz böylece. Üstelik Sam yalnız değil Old Town’da, friend zone’lanmanın son seviyesi olan hapse kadar düşmüş Jorah Mormont taş olmuş, Dany’yi soruyor nerede diye.

 

Sit Down. Be Humble.

6 sezon, 60 bölüm, 3600 dakika, 5 kitap, ölen 457 karakter ve sonunda Dany Westeros’ta. Üstelik doğduğu yere, atalarının evine, Dragonstone’a çıkıyor. Yeniden doğmak için daha anlamlı bir yer seçemezdi herhalde. Yüzyıllar önce Aegon Targaryen da Westeros fethine tam buradan başlamıştı. Dany, Dragonstone’un bir önceki hükümdarı Stannis’in, Baratheon sancağını indirerek girişiyor işe, daha sonra daha önce Stannis’le Melisandre’nin üstünde seviştiği, hijyeni oldukça tartışmalı oyma Westeros haritasının üzerinde, kendi gücünü sınamak için Savaş Konseyi’ni topluyor “Başlayalım” diyerek. Tyrion’a olduğu kadar bize de konuşuyor aslında. Bölümün tamamı bir cold open, girişten önceki giriş. Artık başlıyoruz.

Başlarken Üç Kraliçe’nin savaşına doğru gittiğimiz yerde ufacık bir hatırlatma: Güney’deki taht ile ilgili hırslarına yenik düşme ihtimali olan Sansa, kalıtsal Targaryen deliliğinden izler taşıyan Dany ve OHAL ilan edip bütün müttefiklerini hapse atmak yerine yakmayı tercih eden Cersei. Diktatörlerin yarattığı travma ve süregelen savaş herkesi etkiliyor, unutmayan Kuzeyliler, evlerine dönmek isteyen askerler, açlıktan ve soğuktan can veren çiftçi ile kızı. Sıradan insanların oluşturduğu halk diktatörlerin yaptıklarını unutmayacak, ve o devran bir gün döndüğünde o sıradan insanlar bir araya geldiğinde, yakıp yıkmakla, kesmekle ve hepsinin ötesinde gücü yüzünden delirmekle meşgul diktatörlerin çağı da sona erecek.



 

 



YORUMLAR




BUNLAR DA VAR