Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
İntikamın Rengi: Düşman Kanı Kırmızısı
Sezon: 2 Bölüm: 1

İşte bunlar hep aradığın rengi bulamamak!

The Originals’ı izleyip yazmayı o kadar özlemişim ki, bu hissi kelimelere dökemiyorum. Eminim benim gibi tüm yaz dizi için bekleyenler de aynı hissi yaşadılar. The Originals yayınlanan ilk bölümü ile neden benim gönlümde ayrı bir yere sahip olduğunu kesinlikle kanıtladı. Bu dizi diğerlerinden başka! Bu dizinin bir ruhu var ve ben de bu dizi için kendimi Marcel’in dediği gibi bir “savaşçı” olarak adlandırabilirim. Bana her ne yaşatırsa yaşatsın, ne hissettirirse hissettirsin bu dizi için savaşıyorum. Ve bu zafer tarif edilemez.

Neyse, gelelim bölümde neler yaşandığına. Bu satırları yazarken dizinin sonunda çalan Lyyke Li Sleeping Alone dinliyorum. Sizin de okurken açıp dinlemenizi tavsiye ederim.


Şu gözlere bakar mısınız?

İlk iki dakikada ağlamayan ya da en azından duygulanmayan var mı?Kendi açımdan konuşacak olursam ilk iki dakikayı izlemek tüm diziyi izlemekten daha uzun sürdü. Rebekahn’ın Hope için anlattığı masal o kadar güzeldi ki, o sahneden sonra diziyi durdurup bir nefes alma ihtiyacı hissettim. Çocukken de hep masallara inanıyordum ve masal aleminde yaşardım. Şimdi dde farksız olduğum söylenemez. O yüzden ben Rebekah’nın anlattığı masala inandım. Özellikle de sonuna. Prensesin anne ve babasına yani Kral ve Kraliçe’ye kavuştuğu sahneye…

İlk sahnenin ağırlığını üstümüzden attığımızda karşımıza Elijah ve planlar planlar çıkıyor. Geçen bu dört ayda ailemiz – bakın aile diyorum- boş durmamış ve acı,keder ve yas içinde gibi görünüp planlar yapmışlar. Tabii, anne ve baba olarak Hayley ve Klaus kendini kaybetmiş orası ayrı. Elijah Amcamız ise Correalar’a ait tüm mülklerin kamulaştırılması ile meşgulmüş. İşte Elijah’nın bu kurnaz fikirlerine bayılıyorum. Elini sadece gerektiği yerde kana bulaştırıp, mendili ile de özenli bir biçimde siliyor.

O gözyaşların dinecek elbet.

Benim ise en merak ettiklerim tabi kii Klaus ve Hayley’di. Klaus dört ay boyunca evden çıkmadan kendisini resim yapmaya ya da yapamamaya adamışken – ki bunun nedeni paletinde bir rengin eksik olması. O renk de düşmanımızın kan kırmızısından başka bir renk değil- Hayley ise bataklıkta ve eski evinin çevresinde avare dolanıyordu. Hayley’in Kurt formunu çok özlediği dizinin tüm sahnelerinde bize hissettirildi ama en önemlisi de bu sahneydi bence. Eski, çok güzel olmasa da güzel günleri anmak için bataklığa gitmek. Belki de kızının olması gereken yanmış oyuncak bebeği sevmek ve ağlamak… Ağlamak… Ağlamak… Kayıpların hepsi zordur ama en zor olanı da evladını kaybetmektir kanımca. Çünkü dünyanın işleyişinde bu yoktur. Hayley ve Klaus için de bebeklerini kaybetmek bundan çok zor ama diğer bir yandan bir Hybrid olarak bununla başa çıkmak daha zor.

Aşkım ben sizi sevemedim kanka ya!

Bu savaşın bir diğer mağlubu Marcel’e dönecek olursak. Kendisi Cami’nin kollarında kendi huzurunu kısmen de olsa bulmuş. Aynı şey Cami için de geçerli. Malum Cami Hope’un ölümünden kendisini suçlu tutuyor. Unutmak için güzel bir yol. Tabii Cami’nin Klaus ve Marcel ile olan bağlantısının kokusunu alan Francesca, Cami’nin peşine iki adamını takmış. Bunlar ucuz numaralar Francesca’cığım, sen Klaus ve Elijah’yı bu kadar aptal mı sandın?

Vay vay vay neler dönmüş Serhat ya?

Birinci sezonda French Quarter’ın vampirlerin elinde olduğunu ve finalde nelerin değiştiğini hepimiz biliyoruz. İşte ilk bölümde de şehir merkezi tamamen kurtların elindeydi. Kurtlara karşı vampirler ve Davina! Esther’in de kılık değiştirerek Francesca’nın yanında olması ile Davina kendini cadılar meclisinden çekmiş ve Mikael ile mutlu mesut yaşamaya başlamış. Davina’nın geçen sezon neden Mikael’i tutsak ettiğini ya anlamamış ya da unutmuş olmalıyım ki, bu bölümde Klaus öldüğünde çevirdiği tüm vampirlerin ölmemesi için onlarla arasındaki bağı kırmadan Mikael’in Klaus’u öldürmesine izin vermeyeceğini söylediğinde olayın idrakına vardım. Davina’yı geçen sezon çok küçümsedim yaptıklarından dolayı ama yaptıkları saçma olsa da çok kurnazca.

Kraliçe olmak o kadar da kolay değilmiş değil mi?

Şehir merkezinde plak satan bir vampirin varlığı anlaşılınca ve kurt adamlar Davina tarafından püskürtülünce Francesca’nın etekleri tutuşmuş olacak ki, tüm meclisi toplamış ve para ile bir aile olunabileceğini düşünmüş. Para ile aldığın ya da onlardan çok kendini düşündüğün ailen senin için ne kadar savaşabilir ki? Aile olmayı git de Elijah ve Klaus’tan öğren. Hayley’den öğren… Peşinde olduğun o küçücük Hope’tan öğren…ANLAYAMAZSIN!

Bu sezonun sonuna kadar sizi evlendirelim.

Cami Starbucks’tan kahvesini almış “ben üniversitede okuyorum ya, sizi gidi cahiller, ” diyen havalarda Mikaelsonlar’ın kapısına kilit vurulmuş evlerinin yolunu tutmuş. Eve girdiğinde Klaus’un Cami’ye kendini göstermeden bir oradan bir buradan çıkmasına bir anlam veremesem, daha doğrusu vermek istemesem de Cami ile Elijah sahnelerine giriş yaptığımız için mutlu oldum. Elijah’ya “Sen nereden çıktın?” diyecek kadar ne yedin içtin sen Cami? Adamın evi orası, sana soracak değildi ya? Neyse Cami’nin de Elijah’a Marcel’i takıma alın gazı vermesi ile Marcel de takıma dahil oluverdi birden. Hangi takım mı? 12 yüzüğü geri alma takımı tabi ki!

Ne yalan söyleyeyim tüm yaz boyunca dört ay atlanacağını biliyordum ve neden harekete geçmediklerinin merakı içerisindeydim. Bu bölümde anladık ki, Mikaelsonlar Klaus ve Elijah’yı öldürebilecek güçte olan ak meşe kazığının kurtların elinde olduğunu düşündükleri için ve Klaus’un güçsüz olduğunun düşünülmesi için bu planı yapmışlar. Düşmanlarına en beklemedikleri anda saldırmak için. Klaus’un neden kurtların hala üzerlerine saldırmadığını anlaması ile harekete geçmesi bir oldu. Marcel ve arkadaşı Joe ile yaptıkları planla, Joe’yu Francesca’nın önüne yem olarak attılar.

Şu masada akşam yemeği yiyeceğiniz günleri de görelim. Ailecek!

Bir dolunay gecesi Francesca’nın evine gidip, kazığın Keiran’ın elinde olduğu dedikodusunu yayan Joe’ya Allah rahmet eylesin, çok işimize yaradı. Kendisini sevmiştim de açıkçası. Francesca ve kurtlarını bir araya toplayıp katletme planları yapan Elijah ve Klaus’a Hayley’in de katılmasıyla her şey tamamlandı. Klaus’un tüm o güçsüz anında bile Hayley’e Francesca’nın başını gümüş tepsilerle sunma sözü vermesi ve ardından “Little Wolf” demesi de gecemi şenlendirenlerdendi.

Şuraya da kesik başlar çizelim.

Marcel’in kurtların üzerine kurtboğanlı su fışkırtması ve yüzükleri ellerinden bir bir alması ile Klaus’un da gücü giderek yerine gelmeye başladı. Elijah’nın Francesca’nın evinin önünde yaptığı katliam da üstüne tuz biber oldu. Tabii Hayley’i unutmadık. Kendisinin de sekiz leşi varmış. Bu savaş sayesinde Klaus da odasına kadar gelmeye cüret eden iki kurdun boğazlarını boya fırçası ile deşmesi ile sonunda resimlerini, o güzel şaheserlerini yapması için gerekli olan rengi de elde etmiş oldu. Şimdi resim yapmaya geri dönebilirsin Klaus’cuğum. Oralara da mutlu bir aile resmi çizmeyi unutma. Hatta oraya da bir Hope, Klaus ve Hayley koyalım…

Evi boşaltır mısınız? Almanya’dan oğlum gelecek de.

Francesca ise dört aydır evinden hiç ayrılmamış. Güvendiği şey ise vampirlerin evine davet edilmeden giremeyecek olması. Yazının başında Elijah’nın Correalar’ın tüm mülklerini kamulaştırdığını söylemiştik ya, işte buna Francesca’nın evi de dahil. Elijah’nın eve adımını atması ile Francesca korkudan oracıkta bayılacaktı neredeyse. Elijah evet çok karizmatik bir adam ama aynı zamanda bence çok korkutucu da! Francesca’yı koruyan adamları öldüren Elijah, Francesca’yı da Hayley’e bırakmış. Açıkcası ben Francesca’nın bu kadar erken ayrılacağını düşünmemiştim. Oyuncu setten çok fotoğraf paylaşmıştı ve ilerleyen bölümlerde de sahnesi olur diye düşünmüştüm. Neyse, oyuncuyu oyuncu olarak çok severim.

Şu kıza iyi bakın, onu daha çok göreceğiz.

Bu arada Marcel’in vampir yapmak için insanları toplamasından da unutmadan bahsedelim. Ancak içlerinden adının Gia olduğunu düşündüğüm bir kız başarılı oluyor sadece. Kendisini daha sonraki bölümlerde savaşmayı öğrenirken, hatta Elijah tarafından eğitilirken göreceğiz. Sevdim!

Kaleb görünümlü Kol gelmiştir.

Bölümün en şok edici sahnesi ise sanırım Kaleb’in Kol çıkmasıydı. Bunun spoiler’ını birkaç gün önce okumuştum ama ilk bölümde öğreneceğimizi bilmiyordum. Bu dizide işlerin hemen hallolmasını çok seviyorum. Ben bu yüzük işlerinin bir bölümde hallolmasını da beklememiştim ama Francesca ve kurtları meselesini bir bölümde üstümüzden attığımıza göre her şeye baştan başlayabiliriz. Klaus ve Marcel’in arası yine de tam düzelmedi bence. Marcel Josh’a (ölmediğine çok seviniyorum kendisinin) Klaus’un yeniden kral olmak için savaşacağını söylese de Klaus’u Elijah’ya günah çıkartırken gördük. Savaşın ardından, her şeyin yine kendi suçu olduğunu düşünmeye başlamış. Kıyamam ben sana ama haklısın. Bunların üstünde biraz senin de payın var. Kendisinin de dediği gibi Klaus Hayley’in hamileliğini kabullenmek yerine kendini kral olmakla oyaladı ve bir kızının olacağını düşünmemeye çalıştı. Aklı başına geldiğinde ise iş işten geçmişti. Klaus bunu da 1000 yılın ardından acı bir şekilde öğrendi. Kızı olmadıktan sonra krallık onun olmuş, hatta tüm dünya onun olmuş neye yarar? Krallığın sahibi olsa da Hope’suz asla mutlu olamayacaklar.

Sen “halden anlamak” nedir bilir misin Elijah?

Geldik en sevdiğim kısma. En beğendiğimi en sona sakladım. Tabii ki Hayley’in melez halleri. İlk sezonda da bir Hayleysever olarak ben bile bu kadarını beklememiştim. Hayley cidden efsane bir karakter haline dönüşmüş. Gece canlı yayın sırasında okuduğum tweetler ve tumblr yorumları da bunu destekler nitelikteydi. Sevmeyeninin bile beğenisini kazanmış Phoebe Tonkin dün gece. Açıkcası ben oyunculuğunda da çok ilerlemeler gördüm. Özellikle Elijah’ya olan patlamasında o duyguyu en derinlerimde hissettim. Kurt olmaktan gurur duyan bir kraliçenin, meleze yani teknik olarak en nefret ettiği şeye, vampire dönüşmesi ve kendi ailesini kızı için katletmesi. Elijah’nın da Hayley’e yardım edemeyeceğini anlayıp olayı Klaus’a paslaması benim gibi Hayley ve Elijah çiftini sonuna kadar inkar eden birisini duygudan duyguya soktu. Hayley’in hallerine mi üzülsem, Klaus ile yakınlaşacaklarına mı sevinsem bilemedim. Bu arada ikinci sezonda Hayley’e tek yardım eden Klaus olmayacak galiba. Cami ile de bir arkadaşlık kuracağının duyumlarını aldım, bilginize.

Neyse, Hayley’in Elijah’ya “Bana önceden bakışlarını biliyorum, şimdiki bakışlarını da. Önceden anneydim, şimdi ise bir canavar!” demesi ve odayı terk etmesi de sadece Elijah’nın değil bizim de kalbimize bir ateş düşürdü. Elijah’ın derdi başkaydı, bizimki başka elbet. Elijah’nın Klaus’u Hayley’e istediğini verme konusunda desteklemesi ile Hayley ve Klaus’un ile (çift olarak seven sevmeyen fark etmez birer ebeveyn olarak) bu denli yakınlaşması tek kelime ile mü-kem-mel!

Şöyle oturup iki kelam etmeyeli ne çok zaman oldu değil mi?

Kızınızı geri getirene kadar o eller asla ayrılmasın! Sonrası zaten gelir…

Yaz boyunca okuduğum, dinlediğim röportajlardan Klaus ve Hayley’in birbirlerini pek görmediğini öğrendim. Yani, görmek istemediğini desek daha iyi olur. Çünkü birbirlerine bebeklerini hatırlatıyorlardı. Evet, bu çok mantıklı (daha doğrusu o duygusallığın içinde mantıklı) ama ikisinin de bir araya gelince düşmanlara karşı nasıl birer savaşçıya dönüştüklerini de biliyoruz. Klaus da bunu Hayley’e hatırlattı. Zaman ayrılık zamanı değil, birleşme zamanı. Hayley de mantıklı olarak, bütün bu yaptıklarından sonra nasıl yeniden kendisinin himayesinin altına gireceklerini sormasına karşılık Klaus’un ona yeniden “Çünkü sen onların Kraliçesisin!” hatırlatmasını yapması ise çok yerinde bir gazlamaydı. Klaus bunları gerçekten hissediyor mu bilmiyorum ama en zor yük Klaus’unki bunu biliyorum. Yine de Klaus’un da sadece Hayley ile yükselebileceğini de adım gibi biliyorum. Ve tüm bunları onların çift olmasını istediğim için söylemiyorum. Zaten şu anda öyle bir durum yok, olmasın da. Ben bütün bunları ikisinin “gerçek” bir aile olduğunu düşündüğüm için söylüyorum. Zaten benim bu düşüncemi de “Düşmanlarımızla bir bir yüzleşeceğiz… aile olarak!” sözleri ile Klaus doğruladı. Bunu söylerken Hayley’in ellerini sıkıca tutması da ikinci sezonun bize neler getireceğinin göstergesi.

Gelelim kapatmadan önce ikinci sezon hakkında gelen tüyolara:

Öncelikle herhalde hepiniz “The Originals’ta Sembolizme giriş:101” özel yazısını okumuşsunuzdur herhalde. Okumadıysanız da hadi açıp şimdi okuyun çünkü ikinci sSezon hakkında ondan güzel tüyoyu başka yerde bulamazsınız.

Bunun haricinde gelecek bölümlere dair gelen bilgiler ışığında, Kol’u Nathaniel Buzolic olarak ikinci bölümde göreceğiz. Tabii flashback sahnelerinde. Lakin, senaristler ve Nathaniel bu sahnelerde Kol’a çok gıcık olacağımızı söyledi. Onun haricinde dizinin yapılması planlanan webisode bölümlerinde (yani internetten yayınlanacak kısa videolar) Nathaniel’i de Kol olarak görecekmişiz. Hadi bakalım bekliyoruz.

İkinci sezon beşinci bölüm itibari ile Klaus ve Elijah’nın da aynı kadına aşık olmasını ilk aşkları Tatia yani Elena’nın ilk görsel ikizinin diziye konuk olması ile izleyeceğiz. Yani yeni bir crossover diyebiliriz. Nina Dobrev bir bölümlük, flashback sahneleri için The Originals’a geliyor. TVD izleyenler Tatia hakkında az çok bilgiye sahipler ama izlemeyenler için de şunu söyleyebilirim ki, Tatia Klaus’un ve büyük ihtimalle daha sonra da Elijah’nın aynı anda aşık olduğu ilk görsel ikiz ve Klaus’un hayatında büyük bir yeri var çünkü Esther Klaus’un kurtluk yanını kapatırken görsel ikizin kanını dökmesi karşılığında açılabilir özellikte yapmıştı. Çünkü Klaus’un asla Tatia’yı öldüremeyeceğini düşünüyordu. Bu bakımdan Tatia’nın Klaus’un ilk aşkı olduğunu söyleyebiliriz. Sonuncusunu söylememe gerek yok herhalde. Neyse, kardeşlerin arası ilk defa bu aşk ile bozuluyor. Daha doğrusu Julie Plec bu bölümler için kardeşlerin yeniden ve yeniden aynı kadına aşık olmalarının ilkinin Tatia ile olduğunu söyledi. Yeniden ve yeniden derken canım?

Son olarak Julie Plec’in ilki bu şubat ikinci ve üçünsü de yaz aylarında çıkmak üzere Orjinallerimizin New Orleans’a ilk gelişleri ve orda krallıklarını nasıl kurduğunu anlatan (yani Klaus’un Marcel’i bulmadan öncesine dayanıyor) üç kitaptan oluşan bir seri çıkartmaya hazırlandığını biliyor muydunuz? Tez zamanda çevirisi ile okumak kısmet olsun hepimize. Ancak ben içine Hope’un da dahil olduğu başka bir üçleme daha isterim.

İkinci sezonun da ilk bölümünü burada geride bırakmışken, haftaya yazımın derslerimden ötürü bu kadar çabuk çıkamayacağını belirterek iyi bayramlar diliyorum.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR