Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
İşte savaş şimdi başlıyor!
Sezon: 1 Bölüm: 8

 

Güllerin Savaşı’nda asıl savaş işte şimdi başladı. Soluk soluğa, yok artık, hadi canım, bu da mı oldu diyerek izlediğim bir bölümdü. Bu hafta dizideki tüm kadınların esaslı birer psikopat olduğunu kanlı canlı izledik. Derbi maçı kadar heyecanlıydı.

Geçtiğimiz hafta size entrika yeter mi diye sormuştum ya? Yetmemiş. Ortalığın kızışacağı belliydi fakat bu kadar ard arda tokat yiyeceğimi bilseydim gardımı da yanıma alıp izlerdim.
 
Dört büyüklerin derbisi başlıyor sayın seyirciler!

Havuz başında Gülfem’in çanta mevzusu ve bu konu üzerine Gülru’nun esaslı bir azar yemesi noktasında kalmıştık. Hemen devamında yavrucak Gülru azarını yemeye fırsat bulamadan, sahneye Cahide sultan girdi ve bahçıvanın kızlarını (özellikle şirret Yonca’yı) Gülfem’e bıkbıkladı, kolye olayını çözmesini istedi. Eline leziz bir koz geçen Gülfem bütün asaleti, buz bakışları ve ateş sözleriyle kızlara hesap sordu, caaanım kolyeyi geri istedi.


İşte kuzu kuzu geldim.

Şimdi geçen haftaki kolye teorim kısmen tuttu diyebiliriz. Bunun için önce bir tebrikleri alayım. Yonca tam anlamıyla etrafı kana buladı. Yanıldığım nokta; ben Yonca kolyenin kaybolmasının hesabını Gülru’dan sorar diye öngörmüştüm. Çiçek hiç aklıma geldi. Hoooop ters köşe oldum kabul. Yonca’nın içindeki canavar öyle bir çıktı ki, acaba hızını alamaz da kendisine ‘şirret’ dediğim için ekrandan fırlayıp bana da bir tane patlatıverir mi diye tırstım şahsen. Uzun zamandır dizilerde böyle esaslı kız kavgası görmemiştim. Olan suçsuz günahsız Çiçek’e oldu. Ama Yonca gücünün yettiğine aslan kesiliyor tabii. Gülfem Hanım kolyeyi isteyince, oyuncağını arkadaşıyla paylaşmak istemeyen yavrucak gibi dudaklar büzük “O kolye benim,” diye masuma bağladı ama yemezler yavrum, yemezler gülüm. Dayağı yiyen Çiçek, soluğu ablasının evinde aldı. Amaaaan bir de ne görsün kolye kâbus Mine’nin koynunda. Meğer aksiyon yeni başlıyormuş. Çiçek de Mine’ye saldırdı ki ben hiç şiddet yanlısı bir insan değilim, içimin yağları eridi. Biraz da soldan kızım, hadi bir sağ kroşe! Atıl kurt! Yürü be Çiçek!

Bu arada Mert de, Ömer’den özür diledi. Ama bence öylesine bir özür. Hala kıskançlıktan çatlıyor, patlıyor. Sahnenin sonunda Ömer tavsiyeye bağlayınca, Mert “Sen benim gülümü fazla kafana takma,” dedi. Oyyyy, bıçkınım benim atarını da yaparmış.

Mine kendine ağır dayak yemiş süsü vererek Mesude ve kocasını birbirine düşürdü. Mesude de tokadı yedi mi! Ehhh be ne kolyeymiş ya. Bir aileyi resmen darmadağın etti. Aman neyse kolye gitti, kavga bitti. Kavga bitti mi dedim ben? Ah dilimi eşek arısı soksun. Kızının yediği tokadı duyan Salih Baba da, damadı hırpaladı. Yani bu bölüm tahmin ettiğimiz veya etmediğimiz bütün karakterler birbirine girdi.


Bir Çiçek kalmıştı Yonca'nın şerrine maruz kalmayan!


Allahım nedir bu köylü güzellerinin pırlanta kolye merakı?


Merhaba ben Yonca ama bana küçük Mebrure de diyebilirsiniz.

Akşam yemeği esnasında doktor civanım Ömer Hekimoğlu (soyadıyla söyleyince daha karizmatik oluyor) Gülfem Sipahi’nin suratına suratına Gülru’yla ilgili methiyeler düzünce, Gülfem asaletini korudu. Ben olsaydım çoktan masayı tersine çevirip, sinir krizi geçirmiştim. Yedirmem erkeğimi sana ulen tarzında! Ara ara Gülfem Sipahi karakterinin aşırı dozda, inandırıcılıktan uzaklaşan soğuk bir tarafı olduğunu düşünürdüm. Ama bu bölüm, o hava, o yukardan bakma, o keskin tavırlar hepsi çok dozundaydı, çok keyif aldım. Tabii Ömer’in söylediklerini aklından çıkaramayan Gülfem, Gülru’ya ‘Gülfem Sipahi’ olma meselesini sordu. Gülru orada açık açık “Evet bir gün Gülfem Sipahi olacağım ve siz bunu göreceksiniz,” dedi. Ba ba ba! O anki Gülfem’in bakışları hala gözümün önünde. Resmen korktu. Çünkü aslında onun bir süredir yok saydığı, sadece hizmetçi olarak gördüğü kız çok kararlıydı. Ayrıca etrafındaki erkeklerin (Cihan ve Ömer) Gülru’ya olan düşkünlüğünün de farkında. Ama yok canım Gülfem yıkılmaz, o asil duruşundan gram ödün vermez derken Gülfem ve Ömer içinde bolca ‘Gülru’ geçen bir tartışmaya tutuştular ki bence Gülfem’in bugüne kadar attığı en yanlış adımdı. Bu tartışmalar ve Gülfem’in ağzından çıkan her ‘Gülru’ Ömer’in bilinçaltına bir sinyal olarak gidiyor ki bu bölümde Ömer’i Gülru’nun gazete haberine tatlı tatlı, çapkın çapkın gülümserken gördük. Şahsen ben Gülru-Ömer çiftinden önce, canımız ciğerimiz, Gülfem Sipahi ve Ömer Hekimoğlu’nun ilişkisi görmek isterdim. Ama büyük ihtimalle hikaye Ömer-Gülru çiftiyle tırmanışa geçecek.


Gözleriyle korku salan Gülfem'in gözlerinde gördüğümüz ilk korku belirtileri.

Bu arada dizinin Cumartesi 20.00’ye alınması seyircide nasıl bir etki yaratacak haftaya göreceğiz. Sıkı bir takipçi olarak beni pek mutlu etmedi diyebilirim.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR