Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Kardeş kardeşi her zaman kollamalı, değil mi?
Sezon: 2 Bölüm: 5
Helena, benim “sestra”m olur musun?
 
Son zamanların “en hak ettiğinden az değer gören dizisi” Orphan Black inanılmaz keyifli bir bölümü daha geride bıraktı. Önceki bölümlerde hâkim olan gerilim, yerini eğlenceli anlara bırakmıştı. Diğer bölümlere göre sakindi ama bir saniye dahi sıkmadan kendisini izletmeyi başardı.

Brother sestra.

Geçtiğimiz hafta işkence ile burun buruna gelen Sarah, Helena tarafından kurtarılmıştı ve bu da izleyeceğimiz muhteşem sahnelerin habercisiydi. Helena gerçekten çok ama çok başka bir karakter, O’nu izlemek gerçekten büyük haz veriyor insana… Hem soğukkanlı bir katil, hem de inanılmaz çocuksu. İnsan hem ürküyor O’ndan hem de sarılıp sevgi göstermek istiyor. Bu haftaki bölümün bunca keyifli geçmesini sağlayan da Helena’dan başkası değildi, suratımda kocaman bir gülümseme ile izledim. Bir insan cinayet hazırlığına girişirken en fazla ne kadar sempatik olabilir ki? Helena o anda bile inanılmaz sempatikti işte.

Helena tatlı tatlı Rachel’a suikast hazırlığı yaparken. Bir karakter cinayet işlemeye hazırlanırken dahi nasıl böyle sevimli olabilir?

Helena kesinlikle söylendiği gibi bir “canavar” değil. Sorunlu bir ablamız olabilir fakat sevmeyi biliyor ve şüphesiz ki Helena’nın en çok sevdiğim yönü de bu. Sevmeyi bilen bir insan asla canavar olamaz. Bunu Sarah’nın o güzel konuşmasından sonra gözünden akan yaşta da görebiliriz zaten. Helena, Sarah’yı gerçekten ailesi olarak benimsedi ve O’na gerçekten büyük bir sevgi duyuyor. Sarah’yı korumak için de elinden gelen her şeyi yapabileceğini bu hafta çok net gösterdi zaten, sadece “koruma” yöntemleri diğer insanlarınkinden biraz farklı. Bu hafta Sarah da Helena’ya bir adım attı. Ben safi Helena’yı, Rachel’ı öldürmekten vazgeçmek için yaptığı bir konuşma olduğunu düşünmüyorum. Sarah da yavaş yavaş Helena’yı benimsemeye ve sevmeye başlayacak, ilerleyen zamanlarda da mükemmel bir ikili olacaklarına adım gibi eminim.

Sevginin en safı Helena’da, kim ne derse desin.

Kardeşler zor günler içindir, ne o öyle birbirini öldürmeye çalışmak falan.

Geçtiğimiz haftanın en şaşırtıcı olaylarından bir tanesi Leekie’nin her şeyin başında gibi görünen Rachel’ı da bir Gözlemci ile takip ediyor oluşuydu. Bu hafta öğrendik ki mevzu tam olarak bundan ibaret değilmiş. Rachel, Gözlemci’den haberdar olduğu gibi bu kendisinin onayı ve isteğiyle gerçekleşmiş. Rachel çocukluğundan beri bu protokolü bilerek, buna uygun olarak yetiştirildiği için düzenin devamı açısından bunu istemekteymiş. Yani Rachel hala bizim narsist patronumuz, hatta bana kalırsa aynı zamanda psikopat da. Paul ile olan sevişme sahnesinde bu bilinen gerçeği ziyadesiyle gözler önüne serdi kendisi.

Altın kız Rachel. Psikopat falan ama seviyoruz işte.

Cosima hala bıraktığımız yerde, hastalığıyla ilgili araştırma yapmakta. Fakat Sarah, Kira ve Helena’yı elde etmek için elindeki her türlü kozu sonuna kadar değerlendirmeye hazır olan Rachel, Sarah’yı kendisine çekmek için Cosima’nın araştırmalarını durdurma kararı aldı. Amaç elbette ki Cosima’nın hayatına karşılık Sarah’yı elde etmek. LEDA Projesi ile ilgili de iki önemli bilgi öğrenme şansı yakaladık bu hafta: Bunlardan ilki Rachel’ın babasının –yani bu projenin yaratıcılarından olan iki kişiden birinin ki diğeri de Rachel’ın annesi oluyor- hayatta olma ihtimali, diğeri ise çıkan yangında Cosima ve diğerlerinden sır gibi saklanan esas gen diziliminin de yanmış olmasıydı. Yani Leekie’nin, Cosima’nın tedavisine devam etmesi bir lütuf değil bir gereklilik.

Bu hafta Cal ile ilgili de birkaç ipucu yakaladık ama öğrendiğimiz en önemli bilgi Rachel’ın Cal’dan haberdar olmasıydı. Geçtiğimiz haftalarda “Yok artık, o kadarından da haberdar değildir,” şeklinde ahkâm kesmiştim fakat Rachel, Sarah’nın her adımından haberdar. Zaten Cal’da bir numaralar döndüğü o sahte kimlikten de fazlasıyla belli oluyor. Gizemli erkek, en sevdiğim.

Paul seni hiç sevmedim, tanısam kesin babanı da sevmezdim.

“Ben demiştim,” demeyi hiç sevmem fakat Paul’a güven olmayacağını daha evvel de yazmış ve söylemiştim. Hep soğuk bir tarafı vardı ki zaten dizide de yakışıklı erkek kontenjanıyla var olan işlevsiz bir karakter olduğunu düşünüyordum, bu hafta da ne kadar güvenilmez ve bencil olduğunu kanıtladı. Rachel’ın emri üzerine Felix’i cinayetle suçlayacak kadar ileri gidebildi. Rachel, Sarah’yı ele geçirmek için her türlü kozu değerlendirirken Paul gibi maşalara da ihtiyaç duyuyor işte böyle. Neyse ki Sarah kendisini önemsemiyor da üzülmüyor. Ve elbette ki Sarah’nın da karşı kozları var ve O da Felix’i kurtarmak için hepsini sonuna kadar kullanmaya hazır.

İbretlik.

Helena geçtiğimiz hafta kızıl saçlı genç kardeşimiz –ki bunun bedelini fena ödedi- vesilesiyle Prolethean’ların elinden kurtulmuştu fakat onlar alacakları şeyi çoktan almışlardı. Zaman kaybetmeden de Helena’nın peşine düştüler. Yaptıkları testler sonucunda Helena’nın hamile kalabildiğini öğrenmişlerdi, şimdi geriye bunu uygulaması kaldı ve bunun için de kendilerine bir adet Helena gerekiyor. Prolethean’larda sapkınlığın bini bir para, merakla izletiyorlar kendilerini.

Bu haftanın tek eksik yanı Allison’ın olmayışıydı fakat Helena ve Felix ikilisi de en az Allison’la olduğu kadar sevimliydi. “Brother sestra” (Erkek kızkardeş) mevzusu da evlere şenlikti. Aksiyonu az, keyfi bol bir Orphan Black bölümünü de böylece geride bıraktık. Kaldı beş hafta.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR