Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
"Sana hiç yalan söylemeyeceğim"
Sezon: 1 Bölüm: 14

Hilkat Teyze kayıpları gözüyle değil gönlüyle buluyor.

Geçen bölüm Mahir ve çetesinin muhteşem (!) planlarının ellerinde patlamasıyla sona eren dizimiz bu hafta Bahattin’in kükremesiyle perdeyi açtı. Dolap çalması için anlaşılan hırsız dükkanda ne kadar para var alıp götürmüş meğer. Hırsıza suç bulmam ben. Ona güvenip, ‘yeminli hırsız’ diye bir kalıp icad ederek yola çıkan Mahir ve arkadaşlarına bulurum suçu. Tabii durumdan haberdar olmayan Celepoğulları dört koldan hırsızı aramaya, parayı kurtarmaya çalıştı. Arife, Mahir ve Hüsne.. Hepsi de paranın çalınmasında payı olduklarını düşündükleri için suçluluk ve vicdan azabı duygularından paylarına düşeni aldılar. Hepsi kendi yöntemince hırsıza ulaşmayı denedi fakat en süperi Hüsne’nin planıydı. Hilkat Teyze’yi çağırıp kurşun döktürmek suretiyle paranın yerini öğrenme fikri absürt görünse de bölüm sonunda para yine Hilkat Teyze’nin dediği gibi eski ve yeşil kapılı bir binadan çıktı. Senaristin burada dizinin orta yaş üstü kadim kadın seyircilerine selam çaktığını düşünüyorum. Eminim bi dolu kadın izleyici "Bak gördün mü gene Hilkat bildi paranın yerini," cümlesini kurmuştur. Ben bile kurdum ne yalan söyleyeyim.

GİTTİ YÜZGÖRÜMLÜĞÜ
Bahattin tam bir Anadolu erkeği, bir Türk babası örneği. Kimseden yardım kabul etmiyor. Dükkanı ipotek ettirmiş ve taksidini çaldırmış bile olsa ne Civan’ın parasını, ne ortağının teklifini kabul etmedi. Babalar böyle böyle batıyor sanırım. Aşılmaz dağ gibi onur ve gururları olan babalar yedi kat ellerden ipotekle para alıyor da en yakınından yardım kabul etmiyor. Ailesini ne kadar olayların dışında tutmaya çalışırsa çalışsın babalarla çocuklar hep aynı şeyleri düşünüyor aslında. Farklı odalarda uykusuzluk çekiyorlar yalnızca. Baba derdi tek başına sırtlandığını düşünedursun arkasındaki yükü çoktan omuzluyor ailesi, o farkında bile olmuyor. Hüsne de buradan hareketle "Bahattin’imden gıymatlı deel ya," diyerek kayınvalidesinin taktığı antika yüzgörümlüğünü bozdurmaya karar verdi. Tanıdık diye tercih ettikleri üçkağıtçı altıncının ağına düştü yine. Adam daha önce Yadigar’ın gerdanlık olayında yapmıştı yapacağını ama Hüsne bu durur mu? Gitti canım antika yüzgörümlüğünü değerinin çok altına olduğunu anladığımız bir fiyata sattı. Hüsne’nin bu jestinden Bahattin’in henüz haberi yok. Öğrenince neler olacağını haftaya göreceğiz.


Hem yüzgörümlüğünden hem bilezikten ayaküstü zarar eden zavallı Hüsne.

SAÇIN YÜZÜNE DEĞSE..
Civan’la Yadigar kaldıkları yerden birbirlerini sevmeye devam ediyorlar. Yıpranmamış, el değmemiş, taze açmış bir gül gibi aşkları. Birbirlerine ihtiraslı ve tutkulu iki yetişkinden çok, masum bir çocuğun sevgisini taşıyan gözlerle bakıyorlar. Küçük şeylerden mutlu olan ne az insan var artık. Ve biz onları bir televizyon yapımında, bir dizi karesinde bile olsa görünce başımıza tac ediyoruz. Çünkü böyle insanların azaldığı ve hatta böyle yapımların da seyreldiği bir çağda yaşıyoruz. O yüzden kıymetli Civan ve Yadigar bizim için. Biz Hüsne’yi, Hatçik’i, halaları o yüzden seviyoruz. Hiçbirimiz öyle kalabalık hayatlar yaşamıyoruz ve herkes öyle yalnız ki o yüzden Celepoğulları’na, sofralarına, iki katlı geniş evlerine bayılıyoruz. Aramızda Kalsın, seyircinin geniş aile, temiz aşk boşluğunu dolduruyor. Bu bölümde de sürekli telefonda birileriyle konuşan Yadigar’a Civan’ın öyle bir bakışı vardı ki. Telefonda konuşmak.. Böyle basit bir eylemi bile kıskançlık malzemesi yapacak kadar önemsiyor Yadigar’ı. Saçı yüzüne değse tenini kıskanacak hani, o kadar. Yadigar da yaramaz çocuklar gibi. Söylemiyor bir türlü dolap alacağını da gizledikçe gizliyor. İş ki Civan kıskansın o da onun derdinde.

Civan oğlan bu bölüm de boş geçmeyerek artık rutinleşen jestlerinden birini yapıyor ve Yaren’in dans gösterisinde Yadigar’ı yalnız bırakmıyor. Ne naif bir hareket. Yaren –azıcık inatçı bir karakter olması sebebiyle- babasından dolan boşluğa Civan’ı kolayca yerleştirebilecek mi bilmiyorum ama Civan Yadigar’ın çocuklarını hiç olmayan çocuklarının yerine çoktan koydu bile.


"Ben sana hiç yalan söylemeyeceğim."
 
BEHİYE BOMBAYI PATLATTI!
Bölüm sonuna doğru parayı ve hırsızı bulup olayı da Bahattin’e anlatan gençler dükkandan bir güzel kovuldular ve Bahattin’in gazabından da paylarına düşeni aldılar. Bahattin hepsine ama özellikle Ali’ye çok ağır konuştu. Adamın anasının babasının yanında "yılan, nankör" dedi yahu var mı ötesi? Keşke sorsaydı "Niye yaptınız?" diye. İşte bütün sorun birbirimize sebep sormamakla başlıyor. Bu çocukların yaptığı aptalca ama özünde ustalarını kurtarma amacıyla hazırlanmış, masum bir plandı. Bütün bu olanlara şahit olan Behiye ana yüreğinin emrettiği görevi vakit kaybetmeden yerine getirdi ve Yadigar’a "Güvenme bunlara," diyerek suyu bulandırdı. Civan’a da asıl bombayı patlatan Behiye tam 14 bölümdür süren ‘emanet’ sandığının kilidinin açılmasını sağladı. Ha gayret Behiye, biz arkandayız. Emaneti duyurmanın vakti çoktan geldi geçiyor. Gerçi bundan sonra top Civan’da. Civan daha bu bölüm Yadigar’a ‘sana hiç yalan söylemeyeceğim’ deyip iki dakika sonra bomba bir sırra vakıf oldu. Keşke hiç söz vermeseydi. Şimdi ablasının hatırına söylemezse bütün masumiyet duvarları yıkılır. Bizi inandığımız duygulara, sevgilere küstürmeyin sevgili senarist.

Yılın son bölümü ve son yazısı olması sebebiyle Aramızda Kalsın ekibinin, seyircisinin ve okurlarımızın yeni yılını kutlarım.

Yazanın, çekenin, oynayanın ve tüm ekibin ellerine sağlık.

Haftaya görüşmek dileğiyle.

 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR