Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Sözünü tutanlar ve ezber bozanlar
Sezon: 4 Bölüm: 4

White Walker’lara bir de bu gözle bakın.

Hiçbir şey yok. Ortada hiçbir şey yokken kendinizi 50 dakika boyunca izletebilme mahareti çok az diziye mahsus. Zaten o yüzden başka bir şey izliyoruz. Karakter derinliği, diyalog ve oyunculuk bile başlı başına şu diziyi taşımaya yetiyor bazen.

Grey Worm ve Missandei’yle başlıyoruz, Missandei malum 14 dil biliyor ve Dany’nin Milli Eğitim Bakanı. İlk iş olarak da Grey Worm’a İngilizce öğretiyor. Grey Worm İngilizce bilmiyormuş gibi yapma oyunculuğunda bir numara orası kesin. Hafif bir karşılıklı hâllenme durumu var, -Grey Worm’un grey worm’u olmasa da- ama Dany bölüyor romantizmi, o da Terminatör’e bağlayanlardan. Zaman gelmiş meğer.

Meereen’dekiler muhtemelen “Kadının ejderhaları var nasıl olsa alır şehri biz uğraşmayalım” diye düşünmüş olacak, deniz tarafındaki kapı açık hep. Grey Worm da elinde Grejuva Rum Ateşi’yle Meereen kölelerin tutulduğu zindana gidiyor. Kölelerin sözcüsü ise Survivor’dan elenen Ertunga. Yarışmadan hemen sonra hızlıca iş bulabilmesi takdire şayan. Hep beraber ele geçiriyorlar şehri nitekim.

Kazıklı Voyvoda

Gelelim bölümün temelinin oturtulduğu kaideye: Bölümün isminden (Oathkeeper) de anlaşılacağı üzere bir söz verme ve o sözü tutma durumu mevcut bölüm boyunca. Yemin edip yeminine sadık kalan ilk karakter de Dany zaten. Meereen’deki kölelerin efendilerine haddini bildiriyor söz verdiği üzere. Hem de küçücük kızlara yaptığı gibi kazığa çakarak. Acımıştır o bee.

Unutulan Bromanceler’de sıra. Tyrion ve Jamie’nin hele öyle bir aile için fazla özel bir ilişkisi var hakikaten. Bronn da bunu Jamie’ye hatırlatıyor sonunda, Jamie de vicdanına yenik düşüp Tyrion’ın yanına gidiyor zaten. Sonrası bromance’in kralı, tatlı tatlı atışmalar, laf sokmalar ama birbirini hep çok sevmeler. Cersei’nin ölüm listesinde ikinci sırada yer alan Sansa’yı çekiştiriyorlar bir de. “Sansa yapmış olamaz, o bir katil değil, en azından şimdilik.” diyor Tyrion. NEEEY SANSA MI KATİL OLACAK AHAHAHAHAHAAHHAAH konulu foreshadowing.

Badiparmak’la konuşuyor Sansa bu sırada. Joffrey’nin ölümündeki parmağıyla ilgili biz motivasyon arayaduralım, adam herkesle dalga geçiyor adeta. En azından Petyr’la poker oynarken nasıl davranmamız gerektiğini biliyoruz artık; adam full blöf, all in. Aldığımız en önemli bilgi ise şüphesiz Joffrey cinayetinde Tyrell işbirliği. Baelish, Sansa’nın teyzesiyle evlenmeye gidiyormuş meğer. Sansa’nın teyzesini hatırladınız mı? 10 yaşındaki çocuğunu emziren kadın. Çok tatlılar bence. Değiller mi? Geçiyorum o zaman. Sansa ile Arya’nın aynı yere doğru gittiğini de öğrenmiş olduk böylece, ama böyle destansı kavuşmalar gerçekleşmiyor bu evrende.

Margaery’nin dünyadan haberi yok ama Olenna’nın planı netliğe kavuşuyor en azından, Joffrey’den kurtulup Margaery’yle Tommen’la evlendirmek. Gerçekten de kral öldü yaşasın yeni kral. Yalnız ortadaki tek engel bu evlilik planına karşı çıkıp Seda Sayan’ın programında gelininden yakınması muhtemel Cersei. Olenna’nın ona da çaresi var ama. Gençliğinde çok iyi sevişen Süper Babaanne, Margaery’nin daha da iyi seviştiğini söylüyor. Umarım Margaery’yi daha önce sevişirken izlememiştir, ya da belki Tudors hayranıdır kim bilir. Olenna da Margaery’ye verdiği Joffrey’le evlenmek zorunda kalmayacaksın sözünü tutmuş.


Olenna Tyrell’in oynayan Diana Rigg’in gençliği-Yorumsuz.

Cersei’nin nefret ettiği eski kocası Robert’a dönüşümü de hızla devam ediyor, şarap kadehi sürekli elinde. Brienne’den “muazzam bir inek” diye bahsediyor. Brienne’in yolculuğu Hindistan’a olabilir okuması yapmak mümkün. Jamie’den istediği şey ise Joffrey’nin ölümünden sorumlu tuttuğu bir diğer şüpheli Sansa’yı bulması.

Yatakta Podrick, Bahçede Olenna

Hayatındaki iki kadın arasında kalan ve kendisini daha iyi birine dönüştüren kadına sadık kalıp sözünü tutan Jamie bu sefer. Sophie’nin Seçimi kadar zor değil gerçi ama şahane kılıcını Brienne’e veriyor bir de zırh yaptırmış üstüne üstlük, “ölçüleri tutturmuşumdur umarım” diye lafını sokmadan da geçmiyor. Üstelik Brienne’in yanında Podrick de var! Podrick’in yataktaki şahane numaralarını Brienne’le de paylaşmasını isteyen elime mum diksin. Hem Jamie hem Tyrion hayatlarındaki önemli figürleri kaybederken kamera da bir süre onları takip ediyor veda edercesine.

Margaery babaannesinin sözüne uyup Tommen’a gece ziyaretine gidiyor. Tommen’ın sabaha bu ziyareti hatırlayıp hatırlamayacağı tartışmalı, tam ıslak rüya çağında çünkü. Sahnenin yıldızı ise dünyanın en müthiş ismine sahip kedisi Ser Pounce. Kızlarının ismini Arya koyanlar var malum, Daenerys koymaya çalışıp yazmayı beceremedikleri için vazgeçenleri de tanıyorum. Ama eğer 5 yıl içinde dünya üstünde en az 2012389 tane Ser Pounce isimli kedi olmazsa çok üzülürüm. Margaery de Tommen’a söz verdiriyor bir nevi. Tommen avucunun içinde artık. Öpücüğünü de alnına konduruyor feykini atıp. “Namusumsun” lafını İngilizceye çevirebilse tam zamanıydı kullanmak için.

Gelelim kuzeye. Duvar ve ötesindeki sahnelerin özellikle bu sezon sıkıcılıkları ayyuka çıkmışken 50 farklı çatışma yaratmaya koyulmuş yapımcılar. Öncelikle Locke geri geliyor ortamlara. Locke’u hatırladınız mı? “Jamie’nin elini kesen adam işte” diyenleri duyuyorum. Yok yok o değil, Lost’taki John Locke’ı soruyorum. O adam nasıl bir keldi öyle yahu. Jon Snow’un yeni arkadaşı Locke elbette güven vermiyor. Jon’un derdi ise hem Bran’ı bulabilmek hem Craster’ın evindeki manyaklara Mance ulaşmadan ulaşabilmek. Akşam yemeği sırasında adam toplayıp çıkışta görüşelim diye sözleşiyorlar.


Locke’ı daha önceki sezonlardan hatırlamayanlar için dev hizmet!

Craster’ın evindeki manyaklar ise çok manyak. Rahatsız edici derecede manyak. Şöyle ki, ortamın korkunçluğundan ziyade bir anda aramıza katılan karakterlerin bu kadar net hatlarla kötü olabilmesi rahatsız edici olan. Yazar ekibi de saçmalığın farkında olacak ki isyancıların başındaki Karl isimli adama uzunca bir monolog yazmışlar motivasyonu seyirciye geçebilsin diye ama yine de kurtaramıyor durumu.

Ak Yürüyenlerin Doğuşu

Her şeye rağmen Jon oraya doğru yola çıkmışken Craster’ın Evindeki Manyakların Bran ve arkadaşlarını ele geçirmesi hikâyeye heyecan katmak adına iyi fikir, hem Ghost’la Summer da oralarda, olur o iş bence.

Gelelim bölümün en tüyler ürpertici sahnesine: White Walker’lar ve başlarındaki Tarık Mengüç geri döndü! Craster’ın verdiği sözü tutan manyakların bıraktığı çocuğu devasa bir sunağa yatırıp tek dokunuşla White Walker’a dönüştürebilmek olayın fantastik kısmını biraz abartmak belki ama sahnenin başarısı da su götürmez bir gerçek. The Walking Dead’de bebek zombi göremedik diye üzülüyordum bebek WW ilaç gibi geldi. Şu dakikadan sonra bebek WW’nun büyüme hikâyesini izlesek ben tek kelime etmem. İtirazı olan?

Ödüller:

En İyi Oyuncu: Kit Harrington. Şaka şaka bebek bile daha iyi oynadı şu bölümü.

En Sevindirici Haber: Dany sahnelerinin bayağılığının hikâyenin ana örgüye uzaklığından değil yönetmenden kaynaklandığını öğrenmek cidden rahatlatıcıydı.

En düşündürücü soru: Sizce Olenna’nın gençliği mi daha iyi sevişiyordu yoksa şu andaki Margaery mi?
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR