Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Buyurun hazine avına

Konser filmleri ya da sanatçı belgeselleri yeni bir konsept değil, hep vardılar. Ancak son bir iki yıldır çok daha fazla konuşulur oldular. Yüz milyon dolar gişe yapan filmler ya da platformlarda dünyanın her yerinden milyonlarca kez izlenen seriler, hayranlarının sanatçılara bir adım daha yaklaşmasına vesile oluyor mu yoksa doymak bilmeyen içerik tüketme talebine sıradan bir cevap mı, sabaha kadar tartışabiliriz. Açıkçası benim ilgimi çeken bir tür olmadığından bugüne kadar hiç izlememiştim, ancak gönüllerimizin idolleri bir belgesel çıkarınca elbette ki koşa koşa izledim.

Sekiz bölümden oluşan BTS Monuments: Beyond the Star belgesel serisi yakın zamanda Disney+’ta yayınlandı. Seri, BTS’in kuruluşundan pandemi ve izolasyon dönemine uzanan, hiç yayınlanmamış görüntülerle birlikte grup üyelerinin açıklamalarına yer veren kapsamlı bir çalışma olmuş.

Grup üyelerinin yanı sıra, onları keşfeden yapımcıları, HYBE firmasının sahibi Bang Si Hyuk ve Beyond the Story: 10-year Record of BTS kitabının yazarı Kang Myeon Seok’un da yer aldığı ve bu 10 yıl boyunca grubun yaşadıklarını farklı açılardan anlattıkları belgesel serisi, 31-34 dakikalık bölümlerden oluşuyor.

Bangtan Sonyeondan (방탄소년단), ya da tüm dünyanın bildiği ismiyle BTS, inanılmaz bir fenomen. Derin anlamlı şarkıları, olağanüstü performansları, her biri sembollerle süslü adeta birer başyapıt gibi video klipleri ve koreografileri, 10 yıldır neredeyse her anları kameraya kaydedilmiş üyelerinin doğal, çocuksu ve aşırı komik halleri ile bir adım attığınızda bir daha çıkamayacağınız bir evren, bir Mikrokosmos* bu. 

Bendeniz bunca yıl beyefendilerden bihaber yaşayıp, tam yedi üye de askere gittiğinde bu batağa düşerek bir zamanlama hatası yapmış olsam da dünya çapında on milyonlarca ARMY ile birlikte asker yolu gözlüyor olmaktan garip bir şekilde zevk alıyorum. Sağolsunlar, sahneden uzak olacakları bu 2 koca yılı doldurmak için, askere yazılmadan evvel o kadar çok içerik hazırlamışlar ki, solo albümler, klipler, videolar, söyleşi programları, belgesel seriler ile dolu bu mükemmel planlama örneğini izlerken yapım şirketini ancak tebrik edebiliyorum.

İşte bu içeriklerden biri de Beyond the Star belgesel serisi. Hayranları grubun ne zorluklardan geçtiğini zaten biliyor da, grupla yeni tanışanları hayranlık uyandırıcı ve ilham verici bir azim ve çalışkanlık öyküsü bekliyor. Grubun lideri RM ve üyeler Jin, J-Hope, Suga, Jimin, V ve JungKook’un bir araya gelişleri, yeteneklerinin keşfedilmesi, gece gündüz demeden sürekli dans ve şarkı çalışmaları bütün hikayenin başlangıcı. Yorgunluktan ayakta uyuduklarını, minicik apartman dairesinde sıkış tıkış kaldıklarını, sabahlara kadar dans ettiklerini gördükçe, o sırada en büyüğü 19, en küçüğü 14 yaşında olan bu çocukları insanın tutup göğsüne sokası geliyor. Yaşları benden küçük de olsa, verdikleri emeği, gösterdikleri çabayı izlemek bana daha sıkı çalışmak için ilham veriyor. Dahası tüm bu curcuna içinde olabildiğince şapşal, komik, dünyayı tanımaya çalışırken goygoy yapan oğlan çocukları olduklarını görüyorsunuz bu belgeseli izlerken. Ve en güzeli de, aradan geçen on yılda yaşadıkları onca negatifliğe, baltalanmaya, endişe ve yorgunluğa, ve tabii ki Kore toplumunun acımasız eleştirilerine maruz kalmalarına rağmen o çocukları hala içlerinde muhafaza ettiklerini görüyorsunuz.

Bakın, ben hayranlık müessesesine yeni girmedim. Çok şükür bu çılgınlıkları 90'larda 2000'lerde yaşadık, bitirdik sanıyordum ama yıl 2024 ve ben hiç tanımadığım yedi tane adamı kendi öz kardeşim kadar seviyorum. Yaptıkları işlere olan hayranlığım bir yana, birbirlerine olan sevgilerini izlemek beni mutlu ediyor ve yalnız olmadığımı da sosyal medyada görüyorum. Ne kadar aklı başında, düzgün insanlar olduklarını, zirveye çıkan yolda küçük büyük her başarıyı coşkuyla karşıladıklarını, hala sahneye çıkarken ellerinin titrediğini veya sevinçten havalara zıpladıklarını, bu son konser diye ağladıklarını görmek, bunca sahtelik içinde ilaç için bir damla gerçeklik aradığımız bugünün dünyasında gerçekten umut verici. Hele de Güney Kore gibi kapitalizmin bütün kötü yönlerini almış kurtlar sofrası gibi bir ülkede, nüfuzlu olanların bütün köşeleri kaptığı ve adeta Yeşilçam dramatikliğinde her yeni gelenin ayağını kaydırdığı bir piyasada, gerçekten sıfırdan başlayıp dünyanın tepesine çıkmaları ve buna rağmen ayaklarının hala yere basıyor olması bana tarifsiz bir keyif veriyor. RM’in belgeselin üçüncü bölümünde buna getirdiği açıklamanın altına naçizane imzamı atıyorum: “Bizim en tepede olmamızın gerçekten bir nedeni olmadığına inanıyorum. Sahip olduğumuz herhangi spesifik bir samimiyeti ya da durumu kelimelerle ifade etmek zor. Hatta burada [2018 Billboard Ödülleri töreni] olan insanlar da bunu bilmiyorlar, ama sahip olduğumuz ve paylaştığımız özel bir duygu var. (…) Sanırım buna en yakın kelime “samimiyet”. İnsanlara samimiyetimizi nasıl anlattığımız.”

Üyeler belgesel boyunca tek tek kendi hikayelerini, bu yolda hem kendi gelişimlerini hem dünyaya bakışlarının nasıl değiştiğini, hayranlarının hayatlarına nasıl dokunduklarını saf bir şaşkınlık ve karşı konulmaz bir tatlılıkla anlatıyorlar. Eğer bugüne kadar “aman ne abartıldı yaa” diye düşündüyseniz, bu belgeselden sonra sahip oldukları ünün ve sevginin her damlasını sonuna kadar hak ettiklerini göreceksiniz. Bir sanatçının ilk olarak sanatından koptuğu zaman öleceğini olabilecek en zarif şekilde anlattıkları, ya da mitolojiden veya kitap karakterlerinden ilham alarak yarattıkları, ya da yaşadıkları zorlukları yaşlarının ötesinde bir olgunlukla, hayli felsefik olarak irdeledikleri şarkı sözlerinden, dans koreografilerinde ve kliplerinde gizledikleri sembollere kadar, yarattıkları katmanlı ve detaylı işler, Bernini'nin Roma'ya gizlediği sembolleri bulmaya çalışır gibi bir hazine avına davet ediyor sizi. İcabet etmenizi öneririm :)

 

 

YORUMLAR




DİĞER HABERLER