Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Cehennem Başkalarıdır

İnsanlar tarih boyunca mükemmel bir dünya olasılığını düşünmüş, hayalini kurmuştur. Peki, bize bir şans verilse nasıl bir dünya kurarız? TV8’de yayınlanan reality show Ütopya, farklı geçmişlerden gelen kişileri bir çiftlikte buluşturarak, bu sorunun yanıtını arıyor. Gündelik hayatlarını bir kenara bırakarak hiç yoktan bir dünya kuracak olan yarışmacılar bakalım hangi ortak paydada buluşacaklar? Onları mutluluk mu yoksa kaos mu bekliyor?

Bakalım Hollanda formatlı, John de Mol’un yeni harikası Utopia ülkemizde nasıl uyarlanacak? Program, 24 saat haftanın her günü www.utopya.com.tr’den izlenebiliyor. Ancak bunun için kayıt yaptırıp pasaport sahibi olmanız gerekiyor. Ayrıca telefon aplikasyonunu yükleyerek anında Ütopya’ya bağlanmanız mümkün. Eleme sisteminden henüz bahsedilmedi ama formatta, pasaport sahiplerinin eleme ardından yeni yarışmacıların girişi konusunda oy hakkı olduğunu wikipedia’da okudum.

Kimi ütopyalar zamanın ötesinde, ölümden sonra, zamanın başlangıcından önce ya da gelecekte kurulur. Böylece gündelik gerçeklikten kaçılabilir. Lost’taki ada gibi örneğin. Bunlardan bazıları yaşadığımız dünyayla kıyaslayabileceğimiz göreceli daha iyi bir dünya sunar. Kendi kendine yeten, hakim eğilimlere itibar etmeyen toplumların hikayelerine bir çok formda (kitaplar, oyunlar, resimler, albümler, filmler) rastlayabiliriz. Bu tür hikayeleri izlerken/okurken/anlatırken ne zaman kurulduğunu dikkate almakta fayda görüyorum. Ütopik görüşler, çoğu zaman içinde mevcut sosyal yapılar ve gelenekleri barındırır. İdealleri desteklemek için adalet, ekonomi ve inanç sistemlerini kullanırlar. Acaba bu durum Ütopya yarışmacıları için nasıl tezahür edecek? Bakalım düzen ve hiyerarşi Ütopya’da kendini nasıl gösterecek?

15 yarışmacıyı, dokuz ay boyunca. 100’ün üzerinde kamera izleyecek. BBG gibi programların aksine çekim lokasyonunda yapım ekibinin bulunmaması büyük bir değişiklik. 22-52 yaş aralığındaki farklı sosyal çevreler ve geçmişlerden gelen yarışmacılar kendi hayallerindeki ülkeyi kurmak için tek başınalar. Daha bavullarını taşırken kişilikleri ile ilgili ipuçlarını bize vermeye başladılar. 24 yaşındaki oyuncu Kurretülayn Matur, daha çifliğin çitinden içeri girerken bavulunu taşıyamadığı için yarışmacı erkeklere “İnsan azıcık yardım eder,” diye seslenerek prenseslik hallerini sergiledi. Belki de Kurretülayn’ın ütopyası beş yıldızlı oteldir. Emekli kütüphaneci, 52 yaşında üç çocuk annesi Türkan Gözcü’nün ütopyası ise biraz Farmwille gibi. Erkenden yatıp sabahın köründe kalkarak inekleri sağmak istiyor. Bunları tek başına yapmaya da razı değil, ev arkadaşlarının da tavuk gibi erken yatmasını ve onun emirlerini yerine getirmesini bekliyor. 24 yaşındaki Satış Temsilcisi İnci Satır ise “Hani boş bir insan olarak gitmek istemiyorum, ben oraya gerçekten para kazanmaya gidiyorum,” diyerek, her fırsatta son perdeden sesiyle Türkan Hanım’la itişerek, gürültülü bir dünya hayal ettiğinin işaretlerini verdi.

Kutsal kitaplar, klasik ve dini edebiyat, ideal ve gerçek arasındaki çatışma üzerine kurulmuştur. Orada, zamanın başlangıcından önce, kendi kurallarıyla yönetilen bir evrenden bahsedilir. Öte yandan İbrahim Tatlıses’in dediği gibi acı gerçekler vardır. ihtiyar olmadan saçlarınız ağarıverir sonra. Zira, hayatta insan doğası, sosyal gerçeklik gibi konular vardır. Dünya tarihi de zaten böyle bin türlü karmaşayla doludur. Bireysel isteklerimiz ve arzular ne olacak peki? Örneğin bir yarışmacı, şişme yatağında yatmak istiyor, o konu onun için çok önemli. Arkadaşları için sert tahtalar üstünde acı mı çekmesi lazım?

Sir Thomas More, 16. yy’da, kendi kendine yeten bir ada hayal etti ve buradaki toplum ortak bir kültür ve yaşam tarzını paylaştı, ceza, tarım, eğitim, sosyal hiyerarşi sistemlerini belirledi. Öte yandan Francis Bacon akıl ve bilimle yönetilen bir ada tarif eder. Peki inançların olmadığı bir dünya olabilir mi? TV8’in Ütopya’sında bu mümkün değil. Daha kendi kurallarını belirlemeden, anayasalarını yazmadan -belki de onlar hiçbir zaman bu topa girmeyecekler zaten- kaçta yatılıp kalkılacağı konusunda birbirlerine girdiler.

Rousseau ve Washington gibi düşünürler ise daha iyi ve daha eşit bir dünya için savaşılması gerektiğini düşündüler. Sıradan insanlar kendi hayatlarını Amerika’da, Fransa’da, ülkemizde bu fikirler sayesinde kontrol altına aldılar, geleceklerini kurdular. Robert Owen, 19. yy’da New Lanark değirmenlerinde, Titus Salt ise Saltaire’de göreceli olarak ideal toplumlar oluşturdular. İnsan hakları, eşitlik ve demokrasi çerçevesinde, sosyal deneyler yaptılar.

Salt ve Owen 19. yy’da endüstriyel bir toplumda ne denli ütopya kurulabildiğini test ederken, 2014’de İstanbul yakınlarında kurulmuş Ütopya yarışmacıları ise daha ilk günden inekleri satmaya kalkarak, içme suyu kuyusuna deterjan dökerek değişik bir yaklaşım sergilediler.

Çünkü, ütopya subjektiftir. Programın da bize anlatmak istediğinin bu olduğunu sanıyorum. Elbette tüm insan ilişkileri içinde anlaşamama durumu da vardır ve bu bizi bazen distopyaya kadar götürür. Dolayısıyla eğer ütopya anlayışınızın içinde hiçbir engelle karşılaşma ve yüzleşme yoksa, belki de bu program size çok hitap etmeyebilir. Ütopya’ya ilişkin son notum ise mevcut sistemi değiştirmek ya da etkilemek için, çoğu zaman sistemle birlikte çalışmak gerektiği. Bakalım, yarışmacılar görüş ayrılıkları, diplomasi, temsil ve manifesto yöntemlerini nasıl uygulayacak?

YORUMLAR




DİĞER HABERLER