Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Derinliklere Yolculuk: Kaptan Cousteau

Yıldızlara bakın. Kendinizi mutsuz, huzursuz hissettiğinizde evrenin tümünde ancak bir toz zerresi olduğumuzu aklınıza getirin. Bütün bunların çok kısa süreceğini, tüm evrende sadece bir göz kırpması kadar uzun sayılacağını hatırlayın.

The Odyssey’nin Kaptan’ı Jacques Cousteau çocuklarına evrenin büyüklüğünü yıldızlara bakarak anlatsa da onun için evrenin asıl keşfedilmesi gereken yeri suların altında. Denizin altına ilk kez daldığından beri asla azalmayan keşfetme tutkusuyla giderek daha da çılgın fikirlere kapılan Captain Cousteau’nun ailesiyle yaşadığı ilişkilere odaklanıyor The Odyssey.

Pierre Niney, Yves Saint Laurent ve Frantz'dan sonra yine ışıldıyor.

1946 yılında ilk kez babasıyla birlikte denize dalan Philippe için de denizin altına olan merakı babasınınkinden farklı değil. Bundan 10 yıl sonra babası Calypso’yu satın alıp dünyadaki tüm denizleri ve okyanusları keşfetmek için yola çıkarken babasının yanında yer alan Philippe bu kez kendi fikirleri olan bir yetişkin olarak suyun altına dalarken babasıyla çatışmaya başlıyor.

Audrey Tautou, Simone Cousteau rolünde.

Simone’un durumuysa biraz daha farklı. Kocası Kaptan Cousteau’yla aynı hayallere sahip olduğunu düşünse de gerçek bundan biraz daha farklı. Onun hayatı Kaptan Cousteau’nun arkasını toplamak gibi ulvi olmaktan alabildiğince uzak bir amaca hizmet ediyor ve işin kötüsü kendisi en başta bunun farkında değil. Film boyunca Kaptan’ın delirme ve geri gelme süreci; Philippe’in büyümesiyle birlikte Simone’un da amacını bulma sürecini izliyoruz.

 Film Derinliklere Yolculuk ismine yakışır bir şekilde başlıyor. Hikayenin devamında nereye gideceği konusunda doğru düzgün bir ipucu olmadan bize su altını yaşatan yönetmen Jerome Salle filmin ikinci yarısıyla birlikte karakter çatışmalarına ağırlık veriyor. Kaptan’ın çocuklarını suyla tanıştırması, Calypso’yu alması, Philippe’i de yanına alarak keşiflere başlaması ve giderek ünlenmesi süreci boyunca filme her zaman güzel görüntüler önderlik ediyor. Belki de bu yüzden Kaptan Cousteau’nun fikirlerinin giderek çılgınlaşmasını tam olarak algılayamıyoruz. “Bir gün insanlara yapay solungaçlar takacağız ve suyun altında yaşayacaklar,” cümlesini su altı görüntülerinden bir dakika sonra duyunca mantığını sorgulamak yerine “Takın bana o solungaçtan, ben yaşarım burada,” diyorsunuz. Görüntüler git gide daha güzele giderken filmin baş rolündeki aile giderek daha da parçalanıyor.

Kaptan Cousteau'yu Lambert Wilson canlandırıyor.

Philippe ve babası arasındaki uçurum artık onarılamaz boyutlara gelip de Philippe gemiden ayrıldıktan sonra işler değişiyor. Kaptan Cousteau’yla aynı anda fark ediyoruz işlerin kötüleştiğini aslında. Philippe ayrılana kadar sürekli işleri düzeltebileceğini düşünen, çünkü dönemsel çözümlerle de olsa filmlerini çekmeyi başaran Kaptan ilk kez gemide işlerin istediği gibi yürümediği gerçeğiyle yüzleşiyor. JYC’ye hayat veren Lambert, ödül adaylıklarını haklı çıkaran bir performansla yaşlandıkça daha bilge hale gelen bir insana hayat veriyor. Her gün farklı bir programa katılmanın getirdiği ünün, karısı Simone tüm hayatını Calypso’da geçirirken sürekli başka kadınlarla birliktelik yaşamanın kısacası star olmanın aslında istediği şey olmadığını fark ediyor. Para sıkıntısı yüzünden eski püskü Calypso’yla çıktığı Antarktika yolculuğu da bu düşüncelerin ışığında ilerliyor ve sonunda oğlunun fikirleriyle bilge biri haline geliyor. Bildiği her şeyi çocuğuna öğretmiş biri olarak bu kez ondan öğreniyor ve hayatını daha ulvi bir amaç uğruna harcamaya başlıyor.

Simone eşinin amaçlarını umursamayı bırakıp ona karşı çıkabildikçe kendisi oluyor. Philippe de bu şekilde kendi işini kuruyor, hayatının aşkını buluyor ve sonunda üçü tüm mürettebatlarıyla birlikte Calypso’yu hiç gidilmemiş olan Antarktika’ya sürüyorlar. Aile düzeldikçe görüntüler bozuluyor bu kez, o yanıltıcı yansımalar yerine dünyanın insanlar yüzünden geldiği hali görmeye başlıyoruz. Balina avcılarının arkalarında bıraktıklarıyla, çöp ve petrol yüzünden okyanusların geldiği hali görüyoruz. Film boyunca görüntülerin güzelliğiyle Cousteau Ailesi arasındaki ilişkiler birbirine ters giderek dengeliyor birbirini. Çok iyi pay edilmiş diyemeyeceğim ama filmin sonunda kendimizi bir tarafa verilen ağırlıktan dolayı rahatsız olmuş şekilde bulmayı başarıyoruz.

Üst düzey performanslarıyla Kristal Küre adayı olan Lambert Wilson ve Audrey Tautou’nun yanında Philippe’e hayat veren Pierre Niney de ışıldıyor. Fransa’nın en başarılı genç aktörlerinden biri olan Niney, Yves Saint Laurent’dan üç, Frantz’dan bir yıl sonra onlar kadar başarılı bir performans sergiliyor. Üç oyuncunun yavaş yavaş çatırdayan, dağılan ve yeniden toparlanan bir aileye bizi inandıran performansıyla mükemmel müzik kullanımı bir araya gelince The Odyssey/Derinliklere Yolculuk bizlere kaliteli bir filmin yanında, müthiş de bir su altı deneyimi sunuyor.

 

Not: Filmin gösterim tarihleri şöyle:

9 Nisan 21:30 Kanyon

9 Nisan 21:30 Rexx 1

10 Nisan 21:30 Atlas

11 Nisan 21:30 City’s 7


MEHMET DİNLER

YORUMLAR




DİĞER HABERLER