Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
İstanbullu Gelin’in yeni sezon (k)ülfeti

Sektörde ilk bölümün günahı olmaz diye bir tabir kullanılır, hataların eksikliklerin görmezden gelinmesi talep edilerek. Bana göre ise ilk bölümün günahı olur, hem de fazlasıyla. Hikayeyi kurduğunuz, olay akışının ipuçlarını verdiğiniz, seyirciye vaatte bulunduğunuz yerdir ilk bölüm.

Hikayeyi ileriye doğru geliştirmek yerine geçmişe doğru genleştirmek yerli dizilerde sıkça başvurulan bir yöntem. Bu sezon İstanbullu Gelin tercihini bu yönde kullanan dizilerden.

Sezon sonuna doğru başlama şansını değerlendirip, 13 bölüm yayınlandıktan sonra hikayenin felsefesini ve temalarını yeniden inşa etme şansını doğru ve yerinde değerlendiren diziler oldu geçmişte, Karagül ve İstanbullu Gelin gibi. Özellikle İstanbullu Gelin klişe yoluna sapıp, kan kaybetmeden klişe hikaye uyuşmazlığını fark edip, hızlıca yolunu değiştiren senaryosuyla dikkat çekti. Neticede klişeleri özgün bir şekilde hikayesinde kullanan dizi olarak seyircinin gönlünde taht kurdu.

Hikayenin tükendiğini fark etmedikleri ya da reytinglere güvenip devam kararı aldıkları için üçüncü sezona bir hayli zorlanarak başladılar. Boranların intikam neticesi tüm varlıklarını kaybedip, parasız bir şekilde aile değerlerini muhafaza etmeleri üzerine devam edeceklerdi. Nitekim sezon finalini umut verici bir şekilde, sahilde, mutlulukla yemek yiyen bir aile tablosuyla yaptılar.

Ülfet Hala, Garip'i bulmak için neden şimdiye kadar beklemiş acaba?

180 dakikayı geçen dizi süreleri için hikaye üretmek kolay değil! Boranları bitirerek amacına ulaşan, bu arada annesini, sevdiği kadını, doğmamış çocuğunu kaybeden, hayatına bir kaybeden olarak devam eden Adem’in yerine, yeni bir düşman yaratmak, yeni bir intikam hikayesi kurma girişimi, sezonun ilk dört bölümü itibariyle ellerinde patlamış görünüyor.

Adem hikayeye dahil olduğunda, Boranların en büyük rakibi olarak boy gösterdiğinde, üvey baba zulmüyle büyüyen Adem bu kadar parayı nasıl kazandı, nerden buldu diye sormuştum. Senaryo o sorunun cevabı olarak K(Ülfet) halayı çıkardı karşımıza. Fevzi Boran’ın kız kardeşi, Esma’nın düşmanı, Garip’in kara sevdalısı Ülfet, Adem’in finansörüydü iddiaya göre.  Adem’i bulmuş, iş kurması için kaynak sağlamış, Boranların üzerine salmıştı.

Yerli senaryoların en zayıf noktası, geleceğe doğru değil; geçmişe doğru gelişim sağlaması.

İstanbullu Gelin; her şeyini kaybetmiş bir ailenin sıfırdan başlaması olarak devam etmeyi tercih etseydi çok daha zengin bir hikaye ile çıkacaktı seyircisinin karşısına. Gözden kaçan milyon dolarlık arsa, geçmişte kalmamaya niyetli hırslı hala tercihi kendi ayaklarına ateş etti senaryonun. Arsa ve zengin hala iyi bir manevra gibi gözükse de, gençliğinde Garip aşkı yüzünden Esma’yı düşmanlaştıran Ülfet, zengin ve şöhretli hayatında, hukuki bir meseleyi bahane ederek neden daha önce ünlü avukat Garip’le bağlantıya geçmedi diye sorarım. Adem’i Boranların üzerine salarken avukatının Garip olduğundan, Garip Esma karşılaşmasının külleri alevlendireceğinden habersiz olabilir mi? Olamaz. O Ülfet ki şaşalı hayatının içinde en büyük fakirliğin yalnızlık olduğunun farkında ve bilincinde olmalı. En büyük zenginliğin aile ve dostlar olduğunun bilincinde olması gibi. Esma’dan intikam almak için Garip’e ulaşması fazlasıyla yeterli olurdu.

Adem’in intikam planının içini doldurmak için başvurulan, Esma-Garip aşkına engel olarak inşa edilen Ülfet hala, maalesef ayakları yere basmayan, boşlukta patinaj yapmaya çalışan bir hamle olarak kalmaya mahkum.

Senaryoya geçmişten yapılan her hamle hikayenin anlatılan kısmını yok edici bir etkiye sahip.

Geçen sezon Süreyya-Faruk-Begüm üçgeninde yaşanan çatışmanın benzeri, Esma-Garip-Ülfet üçgenine taşınıyor. Faruk’un sonradan haberdar olduğu gayri meşru oğlu Emir ortalıkta yok. Annesini kaybeden, 10 yaşında hayatta olduğundan haberdar olduğu babası, üvey annesi ve kardeşiyle yaşayacak onca hikaye varken, Emir’e sahne, hikaye yazmakta zorlanıyor senaryo ekibi. Çünkü onlara göre büyük büyük olaylar yaşandı, Emir’in hikayesi tükendi! Geçtiğimiz sezon gayri meşru bir çocuğu olduğunu öğrenen Faruk ne tesadüf ki bu sezon gayri meşru bir çocuk olduğunu öğrendi. Daha öncesinde olduğu gibi bizim hikaye bu durumu kaldırmadı, seyircimiz kabullenmedi deyip değişecek büyük ihtimal ama Faruk’un  Garip’in oğlu olduğu iddia edildi Ülfet tarafından diye yazmıştım ki, yeni fragmanı gördüm TV’de. Bir iddia uğruna annenden nasıl şüphe edersin diyen Esma, Faruk’a haddini bildiriyordu. Daha önceki klişelerde hikaye seyirci reyting uyuşmazlığı yüzünden çark etmişti ve ters köşe olarak isimlendirilmişti seyirci tarafından. Bu son hamle ise bilinçli bir tercih, seyircinin tepkisini ben de merak ediyorum bu sebepten.

Osman'ın payına yine 'yenge aşkı' düştü, üstelik bu kez yakınlaştıığının yengesi olduğunu da biliyor.

Yerli dizilerin en entelektüel, en duygusal karakteri Osman’ın payına ise yine bir ‘yenge aşkı’ düştü. Süreyya’yı Faruk’tan önce görüp gönlünü düşürmüştü, ortak yanları vardı ve en yakın sırdaşı olmuştu. Burcu ve Faruk’un verdiği tepkileri göz ardı edersek ince işlenmiş bir yenge aşkıydı Osman’ın durumu. Yeni sezonda hikayenin kartlarını karıştırıp yeniden dağıtırken, Adem’i terk ederek boşta kalan Dilara ile Burcu sonrası yalnız kalan Osman’ı eşleştirip yeni bir yenge aşkı inşa etmenin nasıl bir mantığı ve gerekçesi olabilir? Üstelik bu sefer Dilara’nın yengesi olduğunu biliyor Osman.

İstanbullu Gelin’i farklı kılan, ilişkiler üzerinden duygusal ve psikolojik çözümlemelere yer vermesi idi. Adem-terapist sahneleri en çok ilgi gören sahnelerdi. Adem’in iyileşme süreci iyimser ve umut verici idi. Gelecekte geçen Yaz-terapist sahneleri için maalesef aynı şeyi söylemek mümkün değil. Devam eden hikayede Yaz kundakta bebek, terapi sahnelerinde ise annesinden nefret eden bir genç kız. Annesine Süreyya diye hitap edecek kadar ondan nefret eden bir genç kız.

İstanbullu Gelin gereksiz ve yersiz hamlelerle çıktı reyting arenasına. Ekran başında hazır bir seyirci kitlesi varken, duygu odaklı, psikolojik çözümlemeler eşliğinde, ilişkiler üzerinden akan bir senaryo talep eden bir seyirci kitlesi varken üstelik.

 

SEMA KARABIYIK

 

YORUMLAR




DİĞER HABERLER