Salı günlerinde ağırlığı olan “dram-entrika-aile problemleri” dizilerine bir alternatif olarak gelen Aşk Yeniden daha tanıtımları ile Ekranella yazarları arasında oldukça heyecan yaratmıştı. İlk bölüm izlemesi de bu yüzden oldukça coşkulu oldu. Oturduk izledik, yorumladık. Bir de geniş özetliyorum var Ezgi Güneyli yazdı, bizce onu da okumanız şahane olur!
ELİF FINDIK
Öncelikle yıllar sonra ilk kez bir romantik komediyi lise çağına hitaben değil de, her yaşa hitap edecek şekilde işlemeleri çok güzel oldu. Çünkü gerçekten uzun zamandır liseli ergen triplerinin bol olduğu romantik komediler haricinde romantik komedi dizisi veya filmi çekilmiyordu. Buğra Gülsoy ve Özge Özpirinççi'nin uyumu daha fragmanlardan hatta afişlerden belliydi. Ama dizideki o naif, tatlı atışmaları derler ya "uyumun dibi" diye aynen öyle hissettirdi bana. Zeynep'in ve Fatih'in karşılaşmadan önceki hikayelerini sakız gibi uzatıp, 5-10 bölüm sonra ana konuya geçilmesindense ilk bölümde ikisinin de kendi ağzından kısa kısa kendi hayatlarını dinlememiz benim en çok hoşuma giden ayrıntıydı. Zeynep'in babası daha önce Bana Artık Hicran De dizisinde Hicran'ın tatlı sert babası olarak izlediğimiz Tamer Levent bence tam yerini bulmuş. Fatih'in ailesinde tabii ki en çok babası ve kardeşini sevdim. İkisinin de sorgusuz sualsiz Zeynep'i kabullenmesi kalbimi ısıtan sahnelerden biriydi. Bir diğeri de son sahnede Fatih'in Zeynep'e "Çünkü seni..." diye başlayıp devamını getiremediği sahneydi. Uzun lafın kısası, ilk bölüm için şahanenin de şahanesiydi. Beklediğimden çok çok daha iyi çıktı diyebilirim. Yalnız Fatih'in annesi ilerleyen bölümlerde kimsenin kendisini takmadığını fark edip biraz daha az dırdır ederse pek memnun olurum :)
HANDE BULUT
“Aşktan gözüm kör olmuştu bu yüzden ikinci tekmenin geldiğini göremedim.” Böyle dedi Zeynep, kendi hikayesini anlatırken.
İki genç özgürlük ve gerçek aşk mottosuyla ABD’ye giderler ve havalarını alarak geri dönerler. Zeynep sadece havasını alıp dönmez, bir de bebekle döner tabii. (Burası biraz kamu spotu gibi değil miydi sanki? Yani “burnunuzun dikine giderseniz sonunuz felaket olur gençler!!!” gibi gibi) Fatih’i dönüşünde bir nişanlı, Zeynep’i de gerçekten habersiz ailesi bekler. Ve bu iki gencin yolları uçakta kesişir, olaylar gelişir.
İlk bölümü romantik komedi beklentisiyle izlemeye başladığımı, romantik komedi tadı alarak da bitirdiğimi söylemem gerek öncelikle. Evet bolca sıradan tesadüf, bolca klişe ve bolca maksat muhabbet olsun sahnesi vardı tabii ki. Romantik komedide tabii ki maksat muhabbet olsun sahnesi olacak dediğinizi duyar gibi oldum. Şöyle ki: Bir tartışma sahnesi olacaksa bunu sağlam bir temele dayandırırsanız o maksat muhabbet olsun sahnesi tatlanır. Zeynep’in bebeğinin ateşlenmesinin çözümünü bu kadar aylık bir anne olarak bilmemesi saçmaydı mesela. Onun için daha sağlam bir genç-yaşlı çatışmsıa bulunabilirdi vs… Özge Özpirinçci ile Buğra Gülsoy -zaten ikisini de sevmemden midir bilinmez- güzel bir çift oldular, aralarındaki enerjiyi ekrandan bana geçirmeyi başardılar. Karşılaştıklarında onlarla beraber ben de umutsuz bir anımda bir çıkış yolu bulmuş gibi oldum diyebilirim. Zeynep’in dikbaşlılığını ve doğallığını, Fatih’in nezaketini ve alçak gönüllülüğünü sevdim.
Benim Salı akşamımın dizisi belli oldu. Daha iyisi çıkana kadar ya da olur da seyredilmeyecek kıvama gelene kadar “budur” diyorum.
KIR ÇİÇEĞİ
Başrollerini Buğra Gülsoy ve Özge Özpirinçci'nin paylaştığı Aşk Yeniden dizisi ateş etti resmen ilk bölümüyle. :) Senaryosunun ilk iki bölümünde Sevgili Eda Tezcan ablamın parmağının da olduğu belliydi. Gerek deniz eşliğinde hikayeler anlatmak olsun, gerekse iyilik yapıp denize atmak olsun ve en önemlisi Karadeniz havası olsun varlığını hissettirdi yanisi. :) Farkını farkettiriyosun Eda Sultan :))
Bilenler bilir Kore dizilerinin hastasıyım. Aşk Yeniden dizisinde de oralardan esintiler mevcuttu. Aşktan yana şansları yaver gitmeyen Fatih ve Zeynep, çareyi el ele vermekte bulur. İlk etapta aileler tarafından yedikleri laflar kaale alınmaz taakiii birbirlerine karşı hisler besleyene kadar :) Zor anlarında birbirlerini tanımaya başlarlar ve ufaktan ufaktan duygu dünyaları değişir vs. :) Dizinin konusu güzel, gideri var. Lakin nasıl gidecekler orası meçhul. İlk tartışmanın ilk bölümde gelmesi sonradan sıkıntı oluşturur mu bilemiyorum zira biz bu aşamaya yanisi Kore dizilerinden bahsediyorum 7-10. bölümler arasında geliyorduk. Farklı bişiler anlatıcaklarsa demek ki diyerekten tüm ama tüümmm iyi dileklerimi diziye gönderiyorum :)) Buğra'yı ekranda görmeyi seviyorum, Özge'yi izlemeyi de özlemişim, eh oğlan yahuşuhlu kız da güzel derken senaryoda emeği geçenlerin ilhamları bol olsun, dizide emeği geçenlere de Allah kolaylıklar versin diyerek yorumuma son veriyorum :) Bitirmeden dizinin komedisi iyi kotarılmıştı, iyi güldük yanisi ve de Selim bebeği Allah nazarlardan saklasın inşallah diyorum :)) Repliği, duyguları bol bi dizi olsun inşallah olaylar peşinde koşarken yürekte değişenler es geçilmesin inşallah :)
NİGAR ÖZAFACAN
Salı günlerini bu sezon bir türlü rezerve edememiş biri için mükemmel bir alternatif Aşk Yeniden. Bir kere Özge Özpirinççi ve Buğra Gürsoy’un uyumu mükemmel! Özge’nin Aramızda Kalsın dizisindeki kısa konukluğu ve Buğra’nın Hicran dizisinin yayından kaldırılmasıyla her ikisinin de bir süredir devam eden şanssızlıkları, eminim ki bu dizi ile ortadan kalkacak ve uzun soluklu bir işe imza atacaklar. Gelelim dizinin artılarına… Bir kere diyaloglar o kadar canlı ki, öyle kasıntı laflar, beylik cümleler yok bu dizide. Hayatın içinden, her birimizin günlük hayatta sıkça kullandığı kelimeler var. Ağdalı, seyirciyi kasan, geren bir konusu da yok! Evet, bir dram var neticede ama bu o kadar yalın bir dille eğlenceli hale getirilmiş ki! Dizinin bir diğer artısı da Selim karakteri… Karakter dediğime bakmayın, bebiş Selim’den bahsediyorum. O kadar tatlı bir bebek seçmişler ki, sırf onun mimikleri için bile izleyebilirim. Eksiler ise telafi edildiği taktirde tolare edilebilecek şeyler. Mesela babaanne karakterini canlandıran Tülin Oral mükemmel bir oyuncu ama bana her zaman televizyon için fazla teatral gelmiştir. Tabii en önemlisi, aşk olayına bu kadar hızlı girerlerse, biz ilerleyen bölümlerde ne seyredeceğiz? Evet, tempo önemli ama bazı şeyleri de yavaştan almak gerekiyor, yoksa inandırıcılığını kaybeder diye düşünüyorum. Son tahlilde, salı günlerim rezerve olmuş durumda! Ben zevkle buradan yürür giderim.
NİDA FINDIK
Öncelikle burada bir Kuzey Güney hayranı var ve “Güney kardeşim olsa!” diyecek kadar Buğra Gülsoy hayranı biridir kendisi. Neden kendimden Nihat Doğan gibi üçüncü kişiymişçesine bahsettiğimi ise bilmiyorum. Diziye dönersek… Unutmadan söyliyim, adam yine güzel ve adam dramdan daha iyi eğlenceli ama yine drama king bir karakteri oynamış ☺ Bu daha eğlenceli drama king halleri ise leziz olmuş.
Öncelikle romantik-komedi türünün çok hastası olmasam da sevdiğimi tam manası ile severim. Özge Özpirinçci’nin yani Zeynep’in hayatını uğruna değiştirdiği sevgilisinden yediği tekmeler, Fatih karakterinin kaderinin ona attığı tekmeler filan derken ortalık karate kursuna döndü, bu ikisi de ara dayağı yemiş oldular malumunuz. “Paranın da kurtaramayacağı şeyler var” alt metni ile devam eden hikaye “insan önce kendine güvenecek, her şeyi yapar!” öğüdü ile devam etti. Yoksa saray gibi bir evi, gidecek bir yeri bile olmayan bir kadın terk eder miydi? Şöyle bir düşünün eder miydi, asla etmezdi!. Zeynep’in ailesi iyi gözlemlenmiş ve iyi yazılmıştı, bununla beraber Fatih’in ailesinde beklediğimiz ve gördüğümüz zengin olmuş ama içindeki fakirlikten vazgeçememiş tiplemeler vardı. Tabii buna ek olarak evde aşırı iyi bir-iki karakter de vardı ki bunlar evin genç kızı ve evin babası. Bir ara “zeytin dalı uzatıyorum!” esprisi yapıldı ve karakter cidden zeytin dalı uzatıyordu dedim 1 erkek 1 kadın 2 çocuk’a mı ışınlandık ne oldu? Didem Soydan olanca güzelliği ile ortada iki dakika salındı ama yine güzeldi be karşim! Amerika çekimleri Burak Kut’un klip seçimleri kadar abartılmasa da fena sahneler olmamıştı. Müzikler, jenerik ve yerinde şive kullanımı derken parçalar tamamlandı ve “Salı akşamı ben bu işi izlerim!” dedirtti. FoOX’un çok uzun zamandır Salı akşamlarına çare bulamaması zannımca bu işle son bulacak. Haaa iş sadece sosyal medyanın çok sevdiği bir iş olup oradan da yürüyebilir. Zira karşısında bulunan rakipler genele daha fazla hitap eden işler, bu demek oluyor ki yarış kızışır. Yolu açık olsun!
Son not: Bence Özge Özpirinççi şu salaşlığın içinde bile güzel kız. Yani durum bu, çarşambalara söylersiniz ☺)
Ve rating değerlendirmesi :
Yeni başlayan iki dizinin kazananı Aşk Yeniden oldu! Total’de ikinci olan dizi, AB’de birinciliği hakkıyla kazandı diyebiliriz. Yazının başında da demiştik, insanlar artık bu dram ve entrika hallerinden sıkıldı, üzülseler bile arada nefes alabilecekleri şeyler arıyorlar diye. Ne diyelim, yolları açık olsun!
TNS TOTAL
TNS AB