Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Nurella vs. I wanna

Jürinin ve yarışmacıların sık sık vurguladığı üzere ‘Bu bir taaaarz yarışması’ olan İşte Benim Stilim yedinci sezonuyla yeniden Tv8’de. Bu sezonun yarışmacılarıyla ilgili bir şey söylemek için çok erken çünkü kızlar henüz daha ikinci haftadalar, motorluk ve çirkeflik limitlerini tam belli edemediler. Şu anki performansları, kendi çaplarında bir lady terbiyesi düzeyinde. Tüm gitmesi gerekenler gitsin, çöpler temizlensin, garson boşları alsın, esas iddialı kızlar kalsın bohçanın ağzını o zaman açacaklardır.

Ama daha ikinci haftasında olmasına rağmen İşte Benim Stilim’de eski bir madiliğin yansımaları sıkça göze çarpar oldu. Yarışmadaki jüri koltuğuna yedi sezondur mıhlanmış tek isim olan I wanna Hard’la (doğuştan emekli Uğurkan Erez’i saymıyorum), meme kanserini yenip tekrar ekranlara dönen Nurella arasındaki tatlı soğukluk artık pek saklanamıyor.

İkili arasında asla ekrana yansımayan ama gazetelere yansıyan ilk gerginlik, programdan ayrılan Nurella’nın geri dönüşünün haftalık kaşesine yaptığı astronomik zamla birlikte olmasıyla başladı. Nurella’nın zammını duyan I wanna Hard, hemen soluğu yapımcı Caner Erdem’in kapısında almış, kendi kaşesine de zam istemişti. O günden beri de aslında yıldızları pek barışmıyor.

İkili mümkün olan tüm ekran şirinlikleri, el kol temasları, ‘ay canım aslında ben seni ne kadar da çok seviyorum’lara rağmen satır aralarında bu soğukluğu iyice hissettiriyor. Her şakanın ardından mutlaka bir “Ay sus be”, “Öf ne diyorsun?” yakalanıyor. I wanna’nın rol çalma çabaları, bu çabaları anında çakozlayan Nurella’nın lafını saklamaması, kızların tüm tatlılığı ve sevecenliğine rağmen I wanna’yı bir türlü yeteri kadar sevememeleri... Geçen hafta Nurella'nın, yine bir Nurella moment yaşarken şakayla karışık I Wanna’ya “Sen benim can dostumdun ama beni yarı yolda sattın,” demesiyle beraber ikili artık gıybet kazanına odunu bol bol atmaya başladı.

Bir ekran animal’ı: Nurella

Bu gerginliğin kodlarını doğru okumak için yarışmanın bu iki isminin yeni ruh hallerini, geldikleri noktayı ve tipik karakter özelliklerini gözden geçirmek gerek.

Tabii ki önceliğimiz Nurella’ya ait. Yarışmanın lokomotifi. O olmazsa geri kalan hepsi birer hiç. Bunu diğerlerini yermek için söylemiyorum. Rakamsal verilere göre de gerçek bu. Yarışmadan her ayrıldığında dibe vuran reytingler, o geri döndüğünde rayına oturuyor. O ayrıldıktan sonra yerine Neslihan Yargıcı’yı geçirmek gibi tarihin en kötü kıyaslamasını ve hatasını yaptılar. Tarihe İşte Benim Stilim’in Barbaros Şansal’dan sonraki utanç dönemi olarak geçen Neslihan Yargıcı karanlığı elbette çok kısa sürdü. Nurella koltuğuna, biblolarına, kuşlarına, yelpazelerine ve masanın altına sakladığı tansiyon aletine geri döndü. Hem de dediğim gibi, kaşesine yapılmış inanılmaz bir zammı cukkalayarak.

Ama hak ediyor. O gerçek bir ekran animal’ı. Yarışmadan caps olmayı başarmış ve uzun süre caps sektörünü elinde tutmuş ilk insan o. Her ne kadar kendisi aksini iddia etse de o da stil yarışmasından edindiği bu çıldırtıcı sokak şöhretinden çok memnun aslında. Bunu bilmiyordum; İşte Benim Stilim onun ilk ekran performansı sanıyordum ama öyle değilmiş. Bu zamana kadar dans yarışmasından, yetenek zımbırtısına kadar pek çok yarışmada jüri olsa da, pek akılda kalacak bir başarı performansı sergileyememiş. Muhtemelen ta derinlerine sakladığı ama aslında ayan beyan ortada olan içindeki o utangaç küçük kız, ünlülerin arkadaşı kontenjanından uzun yıllar yürümüş kimliği, kendinden daha meşhur jürilerin yanında ve bir dans yarışması değerlendiricisi olarak onun sivrilmesini engellemiştir. Eski performanslarında karakterinin sahne canavarı yerine küçük titizlikleri, kompleksleri, hastalıkları belirmiş; Nur Yerlitaş kimliğini bile pek sergileyemeden Nur olarak var olabilmiş sadece.

Ta ki İşte Benim Stilim’e kadar.

Bu yarışmayla birlikte ait olduğu yeri ve sonsuz şöhreti de buldu. Nur Yerlitaş yok artık, Nurella var. Ve Nurella kulvarının tek hakimi.

Tam bir Madam Arnuş değil mi Nurella?

Tipi, mimikleri, ellerini kollarını kullanışıyla; genç ve güzel kızlara akıl veren, yol gösteren bir ‘mama’ o. “Vecihi Bey’ciğim, Arzuhal bu akşam müsait değil. Ben size Hanzade’yi göndereyim. Tam bir dilber, daha bugün geldi,” karakteri o.

Amatör, eğlence sektörüne yeni girmiş, yükselmek isteyen, televizyonda görülüp tanınırlık oranını arttırmak isteyen kızları değerlendirmek, onlara yol göstermek, oturuşlarını kalkışlarını değerlendirmek Nurella’nın en iyi yaptığı iş. Sektördeki herkesi tanıyor, herkesin arkadaşı, bavul ticareti yaparak başladığı kariyerini Nur Yerlitaş’a evirmiş bir başarı hikayesi o.

Bu yüzden Stilim koltuğunda en çok onun lafı önemli.

Kızları asla gereksiz yere yermiyor. Hep bir övgü, poh poh, tatlılıklarını ve güzelliklerini vurgulamak... Ta ki kızlar hadlerini aşınca, Nurella’nın sinirlerini bozunca ya da bir densizlik edinceye kadar; o zaman onları yerin dibine sokuyor. Had bildirme işini de en iyi o yapıyor.

Çoğu zaman gerçekten profesyonelliğinden ve yarışmayı tek başına götürmesinden büyüleniyorum.

O yüzden kızların da favorisi her zaman Nurella. Diğer tüm jüri üyeleri ne derse desin, onun sözleri kanun demek. Bu ‘benim sözüm kanundur’ lafının aynısını Nurella, geçen sezon Meral için kullandı biliyor musunuz? Televizyonda gördüğüm en harika ayar sahnelerinden biriydi. “Kızım, bu sektörde lafı geçen üç beş kişi var. Benim sözüm kanundur. Hadi git yerine şimdi”... Bravo Madam Arnuş.

Güzel I wanna, tatlı I wanna

Onun kadrajında bulunmak, tatlı şakalarının hedefi olmak, onun sizi beğenmesi, kısaca ‘Nurella’nın kızı olmak’ yarışmacılar için 100 bin lira değerindeki büyük ödülden çok daha değerli bir şey. Nurella’nın kızı olmak büyük oynamak isteyen kızlara göre. Herkes gibi elbette bu durumu meslektaşı I wanna’da son derece fark ediyor. Yedi sezondur stabilliğini ve duruşunu koruyan I wanna’nın böyle bir şeyi sizce gözden kaçırması mümkün mü?

Güzel I wanna, tatlı I wanna...

Her Slav ırkına mensup güzel kadın gibi sonsuz bir hırsa da sahip I wanna. Ekranda göründüğü her dakikayı tek tek hesapladığına o kadar eminim ki. “Ben tam 37 dakika göründüm, 174 cümle söyledim, 36 close up’ım var. Nur’un 122, diğerinin 67... “diye her gece gözlerine salatalık dilimi koyup uykuya dalmadan önce o günün anlarını sayıyordur.

I wanna öyle ya da böyle bir Batılı kadın. Nurella’nın temsil ettiği ve karşılık bulduğu Türk kültürü onun için sonradan öğrenilmiş (ve elbette çok iyi çalışılmış) bir gerçek.

Nurella’ya yapılan zam oranında bir zam istemesi de onun için çok normal. Böyle bir adaletsizlik bir Slav kadını olan I wanna için bir hakaret demek.

Çünkü I wanna da program için çok önemli olduğunu düşünüyor. Dersini her zaman çok iyi çalışıyor. Yorumları son derece doğru, gerçekten tarafsız değerlendiriyor. İstikrarlı bir kadın, kontratının hakkını veriyor. Jüride herkes değişti, gitti geldi. Nurella gitti, lubunyalar değişti, pek çok yarışmacı ve şov eskitti ama I wanna hep sabit kaldı. Her patron onunla çalışmak ister.

Ve hala gayet bangable. 100 abaza Türk erkeğine sordum “I wanna Hard gider mi?” diye. Cevap evet. ‘Gideri yok’ diyen hiç olmadı şu ana kadar. Kırık ve aksanlı Türkçe konuşan her sarışın kadın hala bir arzu objesi erkeklerimiz için. Ayrıca dilini çok ilerletti. Tüm şakaları anlıyor, tüm muhabbetin içinde, şarkılara da eşlik ediyor, tango da yapıyor. Maharetlerini sergilemekten asla kaçınmıyor. Çok disiplinli çalışıyor I wanna.

Ama maalesef bir sorunu var, reytingi yok.

Özellikle bu konuda bir animal olan Nurella’nın karşısında hiç yok. O da bu yarışmayla parlayanlardan. O da dans yarışmasına katıldı tutmadı. Nişantaşı’nda açtığı garip butiğini komşuları şikayet etti, sonra da kapandı zaten. Ama stil yarışmasıyla istediği tüm şöhreti yakaladı. Çünkü o da doğru karakter.

Her şeyden önemlisi I wanna o yarışmadaki kızların önünde bir karakter olarak, ‘başarmış’ bir kadın. Zengin bir Türk erkeğiyle evlenip Ivana Uzunrusçasoyad’dan Ivana Sert’e dönmüş, boşansa da Sert soyadını kullanma hakkını elde etmeye devam etmiş ve bir sosyete ünlümsüsünden bir televizyon karakterine dönüşmüş biri o.

I wanna biat etmiyor

Yedinci sezonun ilk bölümüne baktığımızda yeri normalde sol baştaki koltuk olan I wanna’nın, Kemal’i köşeye postalayıp orta koltuğu kaptığını görüyoruz. Böylece her zaman üçlü kamera açısında ortadaki kadın olmayı başarıyor. Gala gecelerinde haftanın konuğu gelince her zaman Nurella’nın yanına oturtulur. Böylece artık gala gecelerinde Nurella’yla aynı açı içinde I wanna da olacak. Böylece 37 dakika daha fazla görünecek, 78 küçük şakaya daha katılacak.

Genelde ikisinin arasındaki atışmalardan şımarıklıkları, sempatikliği ve doğallığıyla hep Nurella galip çıkardı ama bu sezonla artık I wanna da kendisini pek saklamıyor. Yerinden çok daha emin ve pozisyonunu korumak için doğadaki vahşi bir hayvan gibi mücadele ediyor. Yeri geldiği zaman sinsi sinsi hançeri saplamaktan hiç sakınmıyor. Mesela yedinci sezonun şu ana kadarki en tuhaf karakteri, La Paix hastanesi yerine Tv8 stüdyolarına yanlışlıkla gelmiş olan Melek geçenlerde Nurella’yı dark side’a geçirdi. O sırada müzik girdi ama ekrandan Nurella’nın dudaklarını okudum. Kadın bayağı delirmiş “Alın bunu buradan! Kızım git!” diye bağırıyor. Öykü Hanım müdahale etti, Kemal kıza “Haddini bil!” diye bağırdı. Peki ya I wanna ne yaptı dersiniz? O iron lady ifadesini hiç bozmadan “Canım sen dans etmeyi çok mu seviyorsun?” diye kızı Nurella’nın kadrajında tutmaya devam etti.

Bu ikili mücadeleden normal bir zamanda olsa Nurella tartışmasız galip çıkar. Çünkü o Nurella; onun elinden I wanna gibi kimler gelmiş kimler geçmiştir. Ama tüm bu tatlılığına rağmen I wanna’ya henüz diz çöktüremedi. İyiyi de denedi, kötüyü de ama I wanna biat etmiyor. Zor edindiği bu şöhretini korumakta ve kendisini Nurella’ya yem etmemekte kararlı.

Nurella intikam istiyor

Üstelik bu sefer eli daha güçlü. Çünkü Nurella bu sefer ekrana yaralı döndü. Onun gibi hastalık hastası, yorgun, kendini aşırı dinleyen, özünde utangaç biri meme kanserini atlattı ve tekrar televizyonda. Ben asla yapmaz sanıyordum, beni şaşırttı mesela. Demek ki Nurella’nın istediği başka bir şey var. Hep nekahat isterken, artık nekahat için çok büyük bir bahanesi varken tekrar yorulmayı göze alması onun gibi bir kadında başka bir şeye işaret ediyor.

Nurella bence intikam istiyor. Eski defterleri açacak artık. Onu kıran, kafasına takılan  her şeyi halledecek. Neslihan Yargıcı’nın “Hep gözlük takıyor, stilimi çalıyor,” zavallı göndermesini ekranda yerin dibine soktu mesela. Haklılığını ve tatlılığını tüm dünyaya haykırmak istiyor Nurella. Ölümden döndüğünü düşündüğü için artık bu yarışmaya çok daha başka bir gözle bakıyor. O yüzden artık daha pervasız, daha deli dolu. Ve kendini hiç tutmak istemiyor.

Nurella eli arttıracak. I wanna da geri basmayacak. Yarışmanın bu sezon en çok konuşulacak şeyi bu iki ikonun içten içe mücadelesi olacak gibi.

Joan Crawford (solda) ve Bette Davis, ‘What Ever Happened to Baby Jane?’ filminde.

Bu yazıyı bir de entelektüel referansla bitireyim de sabahtan akşama kadar kurabiye yiyip İşte Benim Stilim izliyorum sanılmasın. Biraz daha avangard bir ülkede yaşasaydık eğer, Nurella ve I wanna Hard’dan yeniden yapım bir What Ever Happened to Baby Jane? uyarlaması harika olmaz mıydı? Nurella Bette Davis delisini, I wanna da sakat Joan Crawford’ı oynayacak.

Keşke....

 

YİĞİT KARAAHMET

YORUMLAR




DİĞER HABERLER