Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Survivor All Star: Hasan sen, hayırdır ya?

 

Survivor’da önce Pascal’ın, sonra da bu hafta Nadya’nın elenmesiyle neşem biraz bozuldu, çünkü en sevdiğim iki yarışmacı onlardı. Özellikle Pascal’ın o bol ş’li Türkçe’sini çoktan özledim bile. Sonra fevri bir insan evet, ama ben bunu bazı insanlarda bir samimiyet göstergesi olarak algılıyorum ve Pascal da onlardan biri benim için.

Daha önce Survivor’lığın maksadını yakaladığını düşündüğüm Hasan için ise gittikçe fikirlerim değişti. Bütün gün Sahra’yla hindistan cevizi yiyip dedikodu yapmak Survivor’lık olmasa gerek, yine de Acun Bey’in de fikrini almak gerekir tabii, sonuçta kelimenin anlamını yeniden yazmak suretiyle bizleri yormuş bir insan kendisi. Bir de Hasan’ın gittikçe aşırı kontrollü davranmaya çalışırken aslında gizlemeye çalıştığı büyük bir öfkesi olduğu hissi ağır basıyor onu izlerken. Zaten zor olan ada hayatına bir de bütün gün Sahra’nın aralıksız yaydığı negatif enerjiyi ekleyen bir insanın öfkeli olmaması çok mümkün olmasa gerek.

Turabi’nin haftalardır birinci olmamasının sebebi, nasılsa dokunulmaz diye ona oy vermeyen kitlesi olabilir, ya da artık bir kitlesi olmayabilir bilemiyorum, ama ikincisi pek olmaz gibi geliyor. Bir de Hasan birinci olunca ‘iyiler kazandı’ moduna giren insanlara seslenmek isterim ki, abartmasak mı? Ne yaptı da onun iyiliğini, Turabi’nin kötülüğünü gördük? Turabi tutkunu bir insan değilim ama, sinsilik şu hayatta en korktuğum ve dünyadan silinip gitmesini istediğim bir mevzudur. Turabi diyelim ki kaba bir adam, bunu göstere göstere yapıyor. Mani yazmış, içine Hasan’la dalga geçen ne varsa doldurmuş, ve bunu da gayet karşımıza geçmiş okuyor, vereceğimiz her tepkiye hazır aslında. Yani bu hareketi yaptı diye biz ona kızıp oy vermeyeceksek, ona da razı. “Performansa değil arkadaşlığa bakarım,” diyor, biz bunu Survivor’a aykırı bir hareket olarak bulabiliriz, ama o niyetini gizlemiyor. Hasan’ın sürekli bir gizli gündemi var. “Ben çok efendi bir insanım ve senin seviyene inmem” insanlarında olan karşıdakini çılgınca aşağılama aslında onun bu yaptığı. Bir kavga sırasında sen gözlerin dolmuş, suratın kıpkırmızı savunurken karşıdakinin abartı bir soğukkanlılık içinde olduğunda nasıl daha da çok sinirlendiğini düşün, Hasan’ın yaptığı tam da o. İyi niyet değil, terbiye değil, adil dövüş hiç değil. Herkesin de karakteri kendine aslında ama, o zaman da Turabi’ye ‘kötü insan’ demeyeceksin mesela.Bütün yarışmanın bir senaryosu olduğunu da hesaba katabiliriz elbette, ama o zaman da diyalogları bu kadar içselleştirebildiklerine göre, izlediğimiz yine onların karakteridir diye düşünüyorum.

Sahra’yla ilgili konuşmak istemem açıkçası, karşısındakini tahrik edip kendisini her daim haklı görmekte bir dünya markası olabiliyor zaman zaman. Bir de oyun kazandığında çok güçlü olup oyun kaybedince dizinin sakat olması filan, o kadar kör gözüm parmağına ki, neresinden tutayım yani?

Şu hafta itibariyle en makul gördüğüm insanlar Doğukan ve Begüm. Şöyle anlatmak isterim, Doğukan da çok efendi bir adam ve onu Hasan’la ayıran şey, bu efendilikte bir sinsilik barındırmadan olduğu gibi olması, sürekli dişlerini sıkıp içine öfke atmaması. Begüm’ün de Sahra’dan sıtkının sıyrılması çok yakın, Turabi ve arkadaşlarıyla oranlı bir samimiyet içine girmesinin haklı sebebi de bu zaten.

Hakan’ın saçları hakkında konuşmadan bitirmek isterim yazımı. Yeni konseylerde görüşmek üzere.

YORUMLAR




DİĞER HABERLER