Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
“Unutulmuş birer birer, eski dostlar"

Yerli dizi izlemek kimilerine göre boş iş, kimilerine göre akşam eğlencesi, kimine göre zevk ve keyif meselesi. Ben en son kategoriye dahil olanlardanım. İyi-kötü, efsane-kestane, kaliteli-kalitesiz bir sürü yerli dizi izledim üzerinize afiyet. Dizinin bölümü bitince bunu kim yazmış, kim çekmiş acaba? diye merak edip jeneriklerine kadar okuyan cinsindenim. Gerçi akşam ütü yaparak, ya da evde ses olsun diye açıp seyredenler de azımsanmayacak kadar çok. Ekonomik gelir dağılımı pek de adaletli olmayan bir ülke de her gece dışarı çıkıp gezip eğlenemeyen vatandaşın tek eğlencesi olan televizyona hizmet eden dizi sektörü internet kullanımının artmasıyla forum, sözlük ve yaygın sosyal ağları da besler hale geldi. Evde fasulye kırarken dizi izleyenlerin yanı sıra forumlara sözlüklere girip bölüm hakkında yorum yapan, facebook ve twitter'da karakterlere sayfalar açan hashtag oluşturup güncel takip edenler de hatırı sayılır sayıda. Bu ulaşılabilirlik ve hız, çabuk tüketime yol açsa da verilen emeğin sahiplerinin de takdir gördüğü, izleyicinin seyrettiği dizinin oyuncusuna, yönetmenine, senaristine ulaşabilirliği de beraberinde getirdi.

Genç jenerasyon bu imkanları hazır olarak buluyor ama Türk dizilerinin yükselişe geçtiği ilk dönemlere vakıf olanların seyrettiği dizinin yaratıcıları ile bırak diyalog kurmayı bunu aklından geçirme lüksleri bile yoktu. Neler neler seyrettik de o eserlerin yazarlarına falanca hanım/falanca bey diyerek teşekkür edebilme veya siz bizi salak mı sanıyorsunuz? diyebilme şansımız olamadı. Valla imkanlarınızın kıymetini bilin arkadaşlar.

Girizgahı fazla uzattım farkındayım (umarım sıkmamışımdır). Bir zamanlar şimdiki deyimle ekran fenomeni olmuş dizilerin senaristleri neredeler, neler yapıyorlar acaba? Neler neler izlemişiz? Ve o dizileri kimler yazmış? Bir hatırlayalım istedim.

Türkiye'nin ilk televizyon spikerinin Nuran Devres olduğunu biliyor muydunuz?

Nuran Devres

Nam-ı diğer entrika kraliçesi... Kendisi senarist olmasının yanı sıra Türkiye’de televizyon ile seyirci arasında ilk etkileşimin sahibidir. Evet evet meşhur "Burası 3. bant 5. kanaldan deneme yayınları yapan Ankara Televizyonu. Bugün 31 Ocak 1968. Bu akşam deneme yayınlarına başlıyoruz," sözleri ile başlayan ilk televizyon yayınının spikeridir. Hem TRT'nin hem de Türkiye’nin ilk televizyon spikeri Nuran Devres'dir sizin anlayacağınız. Senaristliği ile Nuran Devres, aklımda hep bir röportajda kendi hakkında verdiği tanımla kalacak sanırım. Yazdığı entrikaları kurma motivasyonunu soran muhabire “Örgü örerken kuruyorum,” demişti. Kendisine dair hafızamdaki en belirgin özellik bu. (Gerçi önceki sene katıldığım bir workshop'da dersine de girdim, tanıyınca algılarım tamamen değişti tabii.) Yazdığı senaryoları elbette seyrettim. 90'lı yılların sonlarında çocuk veya genç olmuş herkes de seyretmiştir zaten. O dizileri seyreden jenerasyona çok uçuk bir olaylar silsilesi anlatsanız vereceği tepki aşağı yukarı; ''Yok devenin hörgücü!! Nuran Devres senaryosu mu lan bu?'' şeklinde olur. Akla hayale gelmeyecek kötülükler yapan kötü karakterler, öpülmemiş bir tek kulağının arkası kalan bahtsızlıktaki iyi karakterler hep onun senaryolarında vardı. Amerikalıların Soap Opera dedikleri pembe dizi matematiğini Türkiye’de ilk uygulayanlardan biridir Nuran Devres. Kara Melek, Evdeki Yabancı, Marziye, Melekler Adası, Aşk Ve Gurur, Köstebek, Sahra, Sahte Prenses ve daha bunlar gibi bir çok dizinin senaristliğini yaptı. Yazdıklarım herkesin bir nefeste sayabileceği senaryoları üstelik. En son 2011'de Zehirli Sarmaşık'ı yazmış. Şu an herkesin dert yandığı yeni reyting panelinde Nuran Devres kendisine yer bulabilir mi bilinmez ama entrika sever bir izleyici olarak anmadan geçmek bana yakışmazdı.

Ayşen Gruda'nın bir mafya ana'sını canlandırdığı Ana ilk absürd dizilerden biridir.

Kandemir Konduk

Kendisinin alamet-i fârikası mahalle dizileridir. Perihan Abla ile başlayan bu furya bir süre Kandemir Konduk ve ekibinin tekelinde olduysa da, artık televizyon dizilerinde bir konsept haline geldi. Kandemir Konduk dizilerinin ekseriyetle bölüm hikayesi olurdu. Dizinin sevilen kahramanlarından birinin başına olmadık bir iş gelir, önce tek başına halletmeye çalışır beceremeyince başroller el attıktan sonra sorun çözülür ve nihayetinde mutlu sözlere sahip neşeli bir şarkıyla biterdi. Anlatınca ne kadar sıkıcı değil mi? Değil işte. Şu an bu tür mahalle dizilerini küçümsemekten öleyazan izleyici o dönem soluksuz izlerdi bu dizileri... Perihan Abla, Ana,Mahallenin Muhtarları, İnce İnce Yasemince gibi efsane olmuş işler onun kaleminden çıkmıştır. Şimdinin başarılı senaristleri; Ece Yörenç, Melek Gençoğlu, Yılmaz Erdoğan ve Hilal Çelenk onun rahle-i tedrisatından geçmişler.



Gaye Boralıoğlu - Neşe Şen

2000'li yılların dram ve imkansız aşk kraliçeleri de bu ikiliydi. Genellikle senaryolarında kavuşamamaktan verem olacak aşıkların hikayeleri olurdu. Aşıklar hikaye içinde bir şekilde kavuşsalar bile sosyal statü farklılıkları veya para/parasızlık sevenlerin bir türlü yakasını bırakmazdı. Bu basit Yeşilçam matematiğini Milenyum'a uyarlamak ise bu kadınların başarısıydı işte. Sırasıyla, Zerda, Bir İstanbul Masalı, Hırsız Polis, Bıçak Sırtı, Kapalı Çarşı gibi fenomen olmuş diziler onların kaleminden çıktı. Sonraları ayrılan bu ikiliden Gaye Boralıoğlu 2011 yılında Bir Çocuk Sevdim'i yazdı. Neşe Şen ise 2012'de Koyu Kırmızı'yı yazdı. O zamandan beri ekranda sesleri solukları çıkmıyor. (Editörün notu: Gaye Boralıoğlu’nun kitapları yayımlanıyor, son öykü kitabı Mübarek Kadınlar bir kaç hafta önce çıktı.)

Bu dizinin izleyicileri dizi yayından kaldırıldığı zaman örgütlenerek yapımcıya ve kanala kutu kutu, paket paket mendil göndermişlerdi.

Ali Ulvi Hünkâr

Kalemi yüreğe en çok dokunan hikayelerin senaristidir. O'nun yazdığı dizileri hatırlarken mutlaka bir ''Ah be!'' denir. İnsan ilişkilerini ve insanın kendi ile bitmeyen çelişkisini en iyi yazan ''bana göre'' hep o olmuştur. Eğer Türk izleyicisi kaybedenlerin hikayelerini izlemeyi sevdiyse bunda Ali Ulvi Hünkâr'ın çok emeği vardır. Yedi Tepe İstanbul, Sultan Makamı, Gözyaşı Çetesi, Kırık Kanatlarve Yersiz Yurtsuz onun kaleminin harikalarıdır. (Editörün notu: Ali Ulvi Hünkar, Ocak ayında yeni ve iddialı bir Tomris Giritlioğlu projesiyle ekranlara dönüyor haberini de buradan duyurmuş olalım o halde.)

Ekran efsanesi sıfatını sonuna kadar hak eder.

Umur Bugay

Senaryo dehası deyiminin Türkçe deyimler kılavuzundaki iki karşılığından biri muhtemelen Umur Bugay olurdu. (Diğeri de rahmetli Sadık Şendil.) Aslında Umur Hoca’nın sinema filmleri daha çoktur. Lakin yazdığı uzun soluklu diziler ile bu yazıda olmayı ondan fazla hak eden kimse olamaz.Bizimkiler, Yazlıkçılar ve Rahmetli Kemal Sunal'ın oynadığı ilk dizi olan Saygılar Bizden onun kaleminden çıkmıştır. He bu arada Hababam Sınıfı serisini başlatan Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı da onun eseridir. Ki Türk sinemasının yüz akı olmuş bir çok enfes senaryo da Umur Bugay'ın kaleminden çıkmıştır.

Başrolünü bir maymun'un oynadığı Çarli İş Başında hem absürd hem de komedi olarak ekran travmalarımızdan biridir.

Tayfun Güneyer

Kimi zaman absürd, kimi zaman polisiye dizilerin senaristidir kendisi. Mana vereni çoktur ama televizyonun en çok konuşulan işlerinin altında imzası vardır. Yılan Hikayesi, Adanalı ve Zalim gibi polisiye dizileri ilk akla gelenlerdir. Ama Tayfun Güneyer'i ''bana göre'' farklı kılan ise (ünlü Showman Rüstem Batum'un tabiri ile) beynimizi tokatlayan ve en çok konuşulan işler hep onun kaleminden çıkmıştır. Eyvah Kızım Büyüdü, Çarli İş Başında, Beşik Kertmesi, Aşkım Aşkım ve Türk Malı gibi en çok konuşulan işler bunlardan bir kaçı..

YORUMLAR




DİĞER HABERLER