Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Yeditepe İstanbul’dan ‘sevgi’ manzaraları

Oktay Kaynarca’nın ortada Kurtlar Vadisi olmadığı için ‘Çakır’ rolüne bürünüp ‘racon kesmeye’ başlamadığı, Özgü Namal’ın genç ve sempatik hallerinin keşfedilip, sohbet programlarında “Hadi şarkı söyle,” denilerek ‘Brutal vocal’ yapmaya zorlanmadığı, ilginçtir, tarihte yazdığı şekliyle Uğur Polat’ın da ‘bitiminden önce sonlandırılmamış’ ender projelerinden birinin mensubu olduğu zamanlar...

Aynı şekilde, Zuhal Olcay’ın erişilmez ‘soğuk kadın’ görüntüsünün en görkemli halini, Itır Esen’in ‘futbol taraftarlığı’nın henüz unutulmaz güzelliğini gölgelemediği, Fırat Tanış’ın “Bu oyunculuk, bu ses, bu gördüğümüz kişiden mi?” itirazı yaptırırcasına ‘yeni yetme’ görüntüsüyle arzı endam eylediği, Ruhi Sarı’nın yer yer Turgut Uyar, çoğu zaman da Ahmed Arif’vari ‘aşık’ pasajları sunduğu, Emre Kınay’ı daha bu kadar derinlemesine tanımadığımız, Meral Okay’a ise her zamanki gibi hayran olduğumuz günler de o dönem içerisindeydi...

24 Mayıs 2001’de başlayıp, 24 Haziran 2002’de biten 47 bölümlük bir dizi vardı, adı da Yeditepe İstanbul idi. Bilmem hatırlar mısınız?..

Dizi, Engin’in (İlhan Şeşen) intiharı sonrası refah seviyesi düşen hayatını yeniden kurmak zorunda olan Olcay’ın (Zuhal Olcay), kızı Duru ile (Özgü Namal), taşındığı yeni mahallesinde ‘yeni hayat’ mücadelesini konu alıyordu. Bu süreçte de elbette ‘zengin kızın, fakir mahalleye gelişi’ ve ‘ne hayatlar varmış’ şaşkınlığıyla beraber, zamanla oraya alışmaları ve diğer hayatların arasına kaynamalarını anlatıyordu.

Alışılagelen konuları, misal, ‘mahalle hayatı’, ‘kentsel dönüşüm’, ‘aşk’ -her türlüsü, çoğu imkânsız olanı-, ‘12 Eylül’ün etkileri’ ele alsa da söylediği sözler hep farklı olan bu dizi geride 47 bölümden fazlasını bıraktı. Sosyal medyanın bu kadar yoğun olduğu günümüzde yayımlanmış olsa daha popüler olması muhtemel olan dizi, ilk yayımlandığında beklenen popülariteye ulaşamamıştı. Zamanla, Tutunamayanlar gibi ne kadar güzel olduğu anlaşıldı ve iade-i itibarda bulunuldu kendisine.

“E, iyi de bütün bunlara değinmenin sırası mı şimdi?” diyenlere kılıfım hazır. Onlara, bugünün Sevgililer Günü olduğunu, dizideki pek çok ‘ilişkiden’ yola çıkarak hatırlatmanın, hem de “Ne güzel bir dizi vardı zamanında,” dedirtmenin, bu vesileyle de insanların yeniden bu muhteşem diziyi bölüm bölüm izlemelerini sağlamanın nesi kötü olsun ki, diyorum.

Başlangıç noktanızı ben “Yeditepe İstanbul’dan ilişki manzaraları” olarak vereyim, oradan siz nereye savrulursanız savrulursunuz... Şimdi o diziyi yeniden hatırlama, o güzel sahneleri yeniden izleme zamanıdır...

1. “Nereye gittin, nereye kayboldun. Gitmesen olmaz mıydı?..”

‘Anne çocuk’ sevgisi ve beraberinde ‘dönem’ göndermesi olan bu sahne, rahmetli Meral Okay’ın da oyunculuk olarak zirvelerinden birisiydi...



2. “Hep bir şey olacakmış gibi bekledim...”

Pembe (Yasemin Çonka, -ne büyük oynamıştı), ne kadar uğraşırsa uğraşsın, Yusuf’un (Emre Kınay),beklediği Olcay’dı (Zuhal Olcay)...



3. “Benimle gelir misin?..”

Olcay’ın (Zuhal Olcay), Yusuf’a (Emre Kınay) teklifi...



4. Duru kimin olacak?

The Heat’teki kadar olmasa da ‘iki taraf’ın karşılaşmasına güzel örnekti bu da. Ömer (Ruhi Sarı), Özberk’e (Fırat Tanış), Duru (Özgü Namal) için meydan okuyor:



5. “O giderse ben de dayanamam...”

Önem’in (Günay Karacaoğlu, -o zaten hep büyük oynamıştı) ikilemi, kararsızlığı:



6. “Yüreğimde hissedilir bir yeri vardı. Şimdi...”

Ali (Uğur Polat) ve Ömer’den (Ruhi Sarı) bir ‘karşılıksız aşk’ konuşması:



7. “Bende beğendiğin taraflar mı var..?"

Ruhi Sarı’nın hayat verdiği Ömer karakteri, dizi boyuncu artık yakından bildiğimiz bir aşk hikâyesinin ‘çabalayan’, ‘bekleyen’ tarafını temsil etti: Ahmed Arif... Tabii o ne kadar Ahmed Arif ise, Özgü Namal’a düşen Duru rolü de bir o kadar Leylâ Erbil idi... Leylâ Erbil artık aramızda yok, o nedenle bu diziyi hiç izledi mi bilmiyorum, fakat izleseydi kendinden bir şeyler bulacağı kesindi. Sıradaki sahneler ‘bu çabalama’nın tasviri olsun:

A. “Ben şimdi bütün böcekleri affederim bugün...



B. “Aşkımın müzesi”



C. “Nereye gidersen git Duru ama annemin gittiği yerlere gitme, çünkü oralardan dönülmüyor...”



D. “Seni seviyorum Ömer!”



8. "Bekleyiş"

Bir büyük oyunculuk da “Artık hiçbir şeyi beklemeyeceğim,” diyen Nilgün karakterini canlandıran Yeşim Ceren Bozoğlu’ndan:



9. Berber'den...

Ferhan’dan (Oktay Kaynarca, evet bir dönem ‘masum’ rollerdeydi): “Aşk acısı nedeniyle kapalıyız...”



10. Atlıkarınca'ya benzer

Berber Remzi, yani Güven Kıraç’tan “aşk” tarifi:



11. “Seni kötü bırakmıştım...”

Ali ve Hoca, ‘o günler’i sorguluyor.



12. "Hasret"

Dizinin finaliyle bitirelim. Sen Benim Şarkılarımsın yorumuyla elbette: 2.52’den itibaren

 

SERHAT BURAK KURU

YORUMLAR




DİĞER HABERLER