Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Anne: Dertler ve eziyetler festivali

Kadınlar belli bir yaşa geldiği zaman anne olmayı düşünmeleri beklenir. Eğer bu yönde bir girişim yoksa toplum açıklama bekler. Neden çocuk yapmıyor diye konuşmaya başlarlar. Yoksa olmuyor mu? İstemiyor mu? Çocuksuz olmanın tabu olduğu bir toplumda, kadınların büyük çoğunluğu aileleri, arkadaşları ve onlardan daha çok da aslında yabancılar tarafından sorgulanır, üreme kararlarını, durumlarını mütemadiyen açıklamak zorunda bırakılır. Halbuki bu özel bir konudur ve kimseyi ilgilendirmez sevgili Ekranellacılar.

İşte kötü anne Şule. Çocuğunun ona uzanan ellerini görmezden geliyor.

Gelin görün ki, annelik medyanın en sevdiği konulardan biri. Annelerin fedakarlığı, sevgisi hakkında destanlar var. Başına bir melek haresi oturup hepimize ikrah getirene kadar buradan beslenen reklamlar, diziler, filmler saymakla bitmez. Kendi canından, kanından bir canlıya hayat verme, onun ihtiyaçlarını her şeyden önce görme ve kol kanat germe diye başlayıp yemedim yedirdim, giymedim giydirdim diye gidiyor bu. Dün akşam Star TV’de başlayan başrollerini Cansu Dere, çocuk oyuncu Beren Gökyıldız ve Vahide Perçin’in paylaştığı Anne dizisi de kutsal annelik hakkında.

Anne’de yalnızca çocuğu uğruna dünyayı yerle bir etme gibi durumlar yok, aynı zamanda biyolojik anneliğin mi yoksa ebeveynliğin mi önemli olduğu ve çocuk istismarı konuları da var.

Melek (Beren Gökyıldız) babasını küçük yaşta kaybetmiştir. Annesi Şule (Gonca Vuslateri) konsomatris olarak çalışmakta, üvey babası Cengiz (Berkay Ateş) ise Şule’yi pazarlamakta ve parasını yönetmektedir. Gonca Vuslateri burada yüz karası, korkunç bir anneyi canlandırıyor. Darmadağın, leş gibi, sefaletten dökülen bir ev. Yemek yapmayan, çocuğunun suratına bile bakmayan, akmış makyajıyla dolaşan bir kadın. Kocasının çocuğa kötü davranmasına sesini çıkarmıyor, öylesine kötü ve bencil bir kadın anlayacağınız.

Zeynep: “Bana anne diyebilecek misin?” Melek: Anne!

Diğer yanda Zeynep (Cansu Dere); kuş gözlemine gidip doğa fotoğrafları çeken iyi eğitimli derli toplu bir genç kadındır. Üniversite araştırma grubuna katılmak için onay beklerken geçici olarak bir ilkokulda öğretmen olarak çalışmaktadır. Ailesiyle bağlantısı kopuktur. Melek, sevimliliği ve korunmaya muhtaç haliyle ilgisini çekmeyi başarır. Melek’in ailesi tarafından istismar edildiğini anlayan Zeynep, onu alıp kaçırmaya karar verir.

Eziyetler silsilesi

Buraya kadar içiniz şişmediyse biraz da size ilk bölümün temelini oluşturan bir takım eziyetlerden bahsedeyim;

* Gonca Vuslateri kocası istemiyor diye çocuğun oyuncak ayısını, bebeğini çöpe attı.

* Kemerle çocuk dövme. Üvey baba special.

* Çöp torbasına çocuk koyma.

* Çocuğun tavşanını öldürme. (Nasıl öldürdüklerini ekranda göstermiyorlar tabii o kadar da şey değiller. Kafesi boş görünce anlıyoruz.)

* Eziyetlerden bunalan Melek, camii avlusunda oturup kendisini bir başkasının almasını birkaç kere bekledi.

Göç Zamanı’nın Cennet’i, Adını Feriha Koydum’un Zehra’sı Vahide Perçin’i ne zaman makyajlı, şehirli bir rolde göreceğiz acaba? Muhteşem Yüzyıl dışında neredeyse tüm yapımlarda aynı kostümü giydirip ağlatıp, dertlendirip, dizlerini dövdürüp duruyorlar.

Bölümün sonunda bugüne kadar neredeyse hep acı çeken kadın rollerinde izlemeye zaten alışık olduğumuz Vahide Perçin de hapisten çıkınca her şey tamam oluyor.

Bakalım ne zaman Melek’in gerçek annesi Şule ve Cengiz çocuğun peşine düşecek ve Zeynep kendi annesiyle karşı karşıya geldiğinde neler yapacak? Anne işte böylesine neşeli, içinizi açacak bir dizi.

İyi seyirler.

Anne Salı akşamları 20:00’da Star TV’de.

YORUMLAR




DİĞER HABERLER