Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
'Fatma' asla feminist bir hikaye değil

Netflix Türkiye yerli dizi içeriklerine yer verdiğinden beri yeni çıkan her içeriği atlamadan seyretmeye çalışıyoruz. Kimini ti ye alıp eğlendiğimiz oluyor kimini de günlerce sosyolojik çıkarımlarına kadar konuşuyoruz.

Fatma da konuşulmayı hakeden bir içerik. İnsan doğasının en kuvvetli güdüsü olan korkunun bir insana neler yaptırabileceğinin vesikalık bir kanıtı olmuş adeta. Korku insana kendini savunma cesareti verir. Korku insana kendinde olmadığını zannettiği analitik düşünme gücünü verir. Korkunca daha berrak ve etraflıca düşünmeye başlarız. Çocukken uğradığı tacizi bilincinin arka odalarına saklayan Fatma’nın korkuyla yaptığı bütün eylemler o odaların kapılarını açarak sakladığı her şeyle yüzleşmesini sağlıyor. 

Fatma barındırdığı tüm sosyolojik ögeler kokteyline rağmen asıl meselesiyle bağlamını koparmadan ilk üç bölüm gayet iyi ilerliyor. Son üç bölümde ise intikam ve hınç hikayesine evriliyor. Senaryonun kendi akışında evrilmesinde bence pek de sakınca yok. Bu kadar çok dramın tek karakterin hayatına doluşması bir yerden sonra Allah ve Fatma arasındaki bitmeyen gerginlik haline dönüyor. Otizmli oğlu ile kendi kocası ve ailesi dahil toplumdan dışlanmasından tutun da kentsel dönüşüm ve rant uğruna kaynı tarafından taciz edilmesine, çalıştığı avm’de müdür tarafından yapılan mobbinge kadar dertler derya olup Fatma’nın üstüne yağıyor. Dördüncü bölümle beraber finale bağlanırken tüm bu ıstırabın sadece bir karakterin üzerine boca edilmesiyle senaryo yalpalamaya başlıyor. Tüm bunlara rağmen finali iyi bağlanıyor hakkını teslim edeyim.

Sosyal medyada her şey gibi tabii ki Fatma da moleküllerine ayrılarak konuşuluyor. İnsanların seyrettikleri içeriklere önem atfederek konuşmasını çok değerli buluyorum. Çokça rastlanan şey ise Fatma’nın feminist bir hikaye olduğu söylemi. Fatma, üzerine dert yağan bir kadının draması evet ve fakat feminist bir hikaye asla değil. Fatma daha önce de dediğim gibi, korkunun bir insana yaptırabileceklerinin seyirliği. Başrolündeki kadın bir takım suçlara karıştığı için (kurbanlarının erkek olması yüzünden) ‘’woaaw feminist bir hikaye, ilk defa yapılıyor’’ şeklinde abartılması yersiz. Fatma bir suç hikayesi ve bir polisiye dizi, hikayenin kahramanı bu defa kadın sadece.

Fatma fikir ve işleyiş olarak bir bütün halinde iyi bir iş. Burcu Biricik de elinden gelenin en iyisini yapmış. Ama yani ‘’sen görünmezsin Fatmaaa’’ dediğimiz kadın Burcu Biricik mi olmalı? Sarı saçlı, mavi gözlü sülün gibi bir kadının çarşamba pazarından giyinip eşarp bağlayınca görünmez olması mümkün mü? Gerçekten mi yahu? Ahahahahhahahah. Dizinin bug’ının bizzat başrol oyuncu castingi olması aklıma geldikçe güldürecek beni.

Başrol castinginin gülünç olması bir yana yan rollerin castingi on numara beş yıldız. Özellikle Mehmet Yılmaz Ak’a tekrar bayıldığımı söylemeliyim. Kendisi bizim yerli Gary Oldman’ımız oldu. Nerde netameli arıza bir karakter varsa verin kendisine, unutulmaz yapsın o karakteri. Müthiş bir aktör.

Fatma’nın senaristi Özgür Önurme’nin yeni hikayelerinin artık takipçisi olacağım. Kalemine sağlık.

SÜMÜKLÜ PAPATYA



YORUMLAR




DİĞER HABERLER