Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Klişesiz dizi olamaz mı?

Evet, yerli dizi yersiz uzun, üç saate varan bölümleri yazmak zor. Evet, reyting savaşları kıran kırana ve kanallar izleyiciyi çekmek istiyor. Evet, mutlaka bazı şeyler birbirine benzeyecek... Falan feşmekan, listeyi uzatırım. Ama elinizde derinleşmeye çok çok müsait bir hikaye ve iyi oyuncular varken, gidip de en klişe bataklığa düşmenin mantığı nedir, asla anlayamayacağım. Eski yazılarımı hatırlayanlar, klişesever senarist ve yapımları dilim damağım kuruyana kadar eleştirmeyi sevdiğimi bilir. Şimdi sıra iki buçuk aydır severek izlediğim Aşk Mantık İntikam'ın son ve gereksiz hikaye twistine geldi. 
 
Evlenip boşanmış, çok derin kırgınlıklarına ve öfkelerine rağmen birbirlerine olan aşkları aynı kalmış bir çiftin yeniden alevlenmeye başlaması hikayesinin hayatımda eksik olduğunu Aşk Mantık İntikam izleyene kadar fark etmemiştim. Hay gözünüzü seveyim Koreliler, iyi ki yazmışsınız bu hikayeyi. AşkMİ'nin, orjinali olan Cunning Single Lady'den çok daha ilgi çekici, tutkulu ve eğlenceli olduğu bir gerçek. Bir kere Esra ve Ozan arasındaki alevler FOX Tv'yi sarmış, buradan bile görünüyor. E destekleyici karakterlerin de altı dolu, hikayeye nefes aldıran güzel eklemeler olmuş. Ayrılık da sevdaya dahil temalı bu çiftimizin geçmişindeki acılı sır, dramatik boşanma, çekilen acılar, birikmiş kırgınlıklar falan bir derya deniz ki ohoo 26 bölümlük dizi çıkar. Amma velakin, senarist/yapım/kanal ya da hepsi birden, bu güzelim çiftin herkesi çeken ilişkisini sindire sindire işlemek yerine, ennn rezil  klişelerden olan kulak misafiri olma ve yanlış anlayarak intikam alma batağına girmeyi tercih etti. Bakınız bu, akılla izanla açıklanabilecek bir tercih değil. Dizinin reytingleri gayet iyi gidiyordu, yaz sezonunda başlayan diziler içinde ikinci en iyi ve stabil reytingler AşkMİ'ninkiler. Ha yok, yeni sezona kalmadan bitecekse de bu şekilde mi olmalı? Bu hikayenin ana karakterleri kimler? Seyirci "AŞK"a odaklanmış, senarist "İNTİKAM"a takılmış, "MANTIK" ise bağından kopmuş savruluyor, ara ki bulasın!
 
Bir bakalım ne oldu 10. bölümde? Esra'ya olan kıskançlığını ve aşkını daha fazla içinde tutamayan Ozan'ın yağmur altındaki aşk itirafıyla şahane bir öpüşme izlemiştik. Zaten yağmur altında öpüşme olmayan romcoma, romcom demem ben. Bu güzel öpücüğün ardından şaşkın ve bir o kadar da ayakları yere basmayan çiftimizin gizli flörtleşmeli, yeniden birbirlerine ayak uydurmalı birkaç sahnesini izledik. İzledik dediysem, sahneler koşarken biz yetişmeye çalıştık. Şunu biri bana izah etsin, bir dizinin esas çiftini kavuşturup aynı bölümde ayırmanın mantığı nedir? Pardon, mantık demişim :) 2-3 bölüme yayılabilecek romantik komedi sahnelerini izleyememiş olmamızın sebebi nedir? Ya da daha önce hiç aşık olmadığını defalarca söyleyen Esra'nın bir anda dile gelip aşkını şakıması normal mi sizce? Herkes 80lerden kalma, demode, milletin çember halinde dönüp birbirine yazıldığı, birbirlerinin arkasından etik dışı laflar eden yılanlarla dolu diziler izlemek istemiyor. Yapımcıları, kanalları, senaristleri güzelce bir silkeleyip "uyanın artık, 2021 bitmek üzere!" diye bağırmak istiyorum kulaklarına kulaklarına. Birlikte iki tam gün geçiremeyen Esra ve Ozan, ucuuuz, bayaaat, pespaye bir şekilde ayrıldı bu bölüm sonunda. Çünkü Esra'nın lafını ağzına tıkıp (orada şirkete ilk girdiğindeki amacını anlatacaktı ama tabii ki telefon çaldı. O telefonlar zaten hep en olmayacak anları bilirler. Google bizi dinleyip dinleyip reklam önereceğine, önemli bir konu konuşulurken gelen aramaları engelleyecek algoritma yapsın.) mal gibi bekleyen Çağla'yı daha fazla bekletmemek için koştu Ozan. Daha iki bölüm önce Ozan tarafından nazikçe ama net bir şekilde friendzone'a yerleştirilen Çağla'ya biri mRna aşısı yapmış gibi yeni kod geldi, ben Ozan için savaşacağım diye kendini yollara atmaya başladı. Daha dün gece biriyle sokak ortasında tutkuyla öpüştüğünü gördüğün adamı zorla yemeğe çağırıp ben sana aşığım ühüü demezsin, bu kadar da zavallı olmazsın be. Sen beni unuttun diye trip atan hallerini ise hiç söylemiyorum. Bıktım usandım bu 3. kişilerin "ben onu seviyorum, o da beni sevecek ulan!" tavırlarından. Kardeşlerim, senatörler, Romalılar, şunu bir anlayın artık: Hiç kimse abuk 3. karakterleri izlemek istemiyor. Esas oğlana/kıza takıntılı aşık ve bu yolda türlü türlü entrikalar çeviren tıynetsiz karakterler görmek istesek Yalan Rüzgarı'nı açar izleriz, üstüne bir de Rosalinda patlatırız, oh mis. Millet ne diziler yazıyor, nasıl gerçekçi ilişki analizleri yapıyor, biz hala Fıstık benim olacak vuracağım kırbacı seviyesinde saçmalıklar yazıyoruz. Öyle bir ayrılık kurguluyorlar ki bir çifte mesela, ağzın açık aaa evet haklılar ayrılmakta diyorsun. EsZan için böyle bir yorum yapabilir miyiz şu an? Ha bir de Esra'nın sırtındaki yükler var ki, içim o konuyu açmaya el vermiyor. Yüzü gülmeyecek bu kızın heralde, Zeyno'nun haricinde onu anlayan bir tek kişi yok koca dizide.
 
Doğru yetkili mercii orası mı bilmiyorum ama ben Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne, dizilerde kapı aralığından, pencere pervazından, duvar oyuğundan bir konuşmaya kulak misafiri olma kurgusunun yasaklanması için başvuru yapacağım. Bu ayıptır ya. Kimi biliyorsunuz hayatının en önemli bilgisini tesadüfen, kapı arkasından öğrenen? Bir de yetmezmiş gibi, kapı arkasından yarım bir şey duyuyor Ozan, gerisini de dinlemiyor. Hadi dinlemedi, neden Esra'yla yüzleşmiyor? Bu mu aşkından ölen, 30lu yaşlarında, başından bir evlilik geçmiş adam? Eee tamam Esra şirkete Ozan'ı kendine aşık etmek için girmişti, eee? Yaaani bebeğim? Sonuç olarak sen Esra'nın da sana aşık olduğuna ikna olmadın mı, kendin söyledin sen de bana benim sana baktığım gibi bakıyorsun diye? Dahası kaç yıldır tanıdığın kadının hareketlerini analiz edemeyecek kadar kör müsün? Bu nasıl olabilir ya? Hadi çok öfkelendi, tekrar ihanete uğramış hissetti, o an bunu düşünemedi. Zaten Ozan fazla duygusal biri, duygularıyla hareket ettiği için de fevri, peki. Ama sevgili dikkafa nerdümüzün, sabaha kadar düşünüp, sonra gidip kendisinden hoşlandığını bildiği arkadaşına evlilik teklifi etmesi fevrilik değil, düpedüz gerizekalılık + şerefsizlik. Böyle yaparak sevdiğimiz, benimsediğimiz karakterlerin altını boşaltıyorsunuz. Bunları yaptıktan sonra, Ozan Esra'nın yoluna halı olsa serilse kaç yazar? Artık o büyü gidiyor, ilişki zehirleniyor. Karakterlere ağza alınmayacak lafları söyletip sonra da ama biz birbirimizi seviyoruz dedirtemezsiniz, bari bu hatalı mesajı vermeyin. Bölüm başında "Esra da bildiğin servet avcısı, ayh ben hiç bilmem böyle şeyleri tabii" diyerek bir anda sevimsiz bir yılana dönüşen Çağla, aslında kendi halinde normal, adil, Esra'ya destek olan bir kadındı. Öyle kalsa olmaz mıydı, nedir bu 3. kişileri tepemize çıkarma sevdası? Bu bir değil, beş değil, 15 dizinin 18'inde izlediğimiz bayat numara. Üstelik AşkMİ'de bu modelden iki tane var; bir de Çınar var, o da Esra'ya takmış kafayı. Ya sabır! Tüm bunların üzerine, 11. bölüm fragmanında gördüğümüz üzere kendisiyle yüzleşmeye gelen Esra'yı, ondan intikam aldığı için ona yaklaştığına inandıracak sert sözler söylüyor Ozan. Şimdi ikisi de en nefretlik yanlış anlaşılma örgüsünün içinde kalabilir uzunca bir müddet. Bu noktada çiçeği burnunda flörtöz bff'lerimiz Zeyno ve Musa işe dahil olur büyük ihtimalle. Oldu olacak kandırıp bir restorana yemeğe götürsünler de orada konuşmalarını beklesinler. Öğk.
 
Şimdi buradan nasıl dönülecek? Olumlu gidişat, sert bir U dönüşüyle iki bölümde buradan çıkmak olurdu, EsZan'ın açık açık konuşup, ikizlerden uzaklaşıp kendi sorunlarını çözmeye çalışması ile kurtarılabilir durum hala. Olumsuz gidişat ise, kumda patinaj çekmekle eşdeğer, dizinin ömrünü bir anda kısaltacak olan taşlı yol tabii. Bu yanlış anlaşılma 10 bölüm sürer, sonunda Ozan gerçeği öğrenir Esra'ya yalvarır, gizlice barışırlar, ama yaklaşık 8 bölüm kadar da Çağla ve Çınar'dan kurtulamazlar, sonunda finale bir bölüm kala birleşirler, finalde mahallede bir düğün ve siz sağ, biz selamet, kapanış. Ama bu gidişatı izleyecek izleyiciyi zor bulursunuz, reytingler 1 bandına indiğinde de Merve demişti dersiniz. 
 
MERVE DENİZ
YORUMLAR




DİĞER HABERLER