Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Oscar Adayları Bize Ne Anlatıyor?

image

Oscar tarihi garip kararlarla doludur. Bayılarak okuduğunuz ama favori karakterinizi hikâyenin ortasında öldüren kitap gibidir. Gider The Shawshank Redemption’la Pulp Fiction dururken Forrest Gump’la sevişir, The English Patient’ın hastası olur, Inside Llewyn Davis’i aday bile yapmaz, Rocky uğruna Taxi Driver’ı harcar. Geçmişi ortadadır, âşık olduğunuz kadının gidip olabilecek en piç insanla takılmasından farksızdır, kaçınılmaz son.

Tüm gücünüzle fırlatırsınız kitabı bir köşeye, bir daha asla bir şeyi bu kadar takıntı haline getirmemeye, bir şeye bu kadar bağlanmamaya karar vererek. Ama durur o kitap aynı köşede. Geceleri parıldar sessiz sessiz, size seslenmesi tutku doludur, en davetkâr çağrısıyla bekler sizi orada sabırla. O çağrıya karşılık verirsiniz, çünkü bilirsiniz ki bir noktada No Country For Old Men’ler ödül alacak, Haneke o sahneye çıkacak, Quvenzhané Wallis aday olacak. Çıkışını bildiğiniz ama asla çıkmak istemediğiniz bir kısır döngüdür Oscar.

Akademi’nin golünü attığı yerler ödüllerden çok adaylıklardır. Bu yıl da öyle oldu nitekim. Bir bakalım neler hazırlamışlar bu yıl bizlere:

Trendler

En çok adaylık kapan filmler beklenildiği üzere Birdman ve The Grand Budapest Hotel (TGBH). İkisine de dokuz tane gitti. TGBH zaten sezonun en canlı filmlerinden, müthiş görselliğiyle teknik kategorilerde ön plana çıkmış. Birdman de tahminleri yanıltmayıp dört oyunculuk dalının üçünde adaylık almayı başardı. The Imitation Game ve günün sürprizi American Sniper sekizer adaylıkla takip ediyor bu iki filmi. “En İyi Film”in favorisi Boyhood ise altı adaylıkta.

Meryl Streep’siz Oscar mı olur? 19. Adaylığını da aldı. Son yedi yılda beşinci aynı zamanda. Devil Wears Prada adlı film bile bu kadın sayesinde Oscar adayı olarak anılıyor. Streep bizim eve teşrif etse, elimdeki dandik telefonun patates pikseli kamerasıyla koltukta otururken beş dakika çekip Akademi’ye göndersem yine aday olur. Saygılar abla.

Meryl Streep’ten bahsetmişken Hans Zimmer’ı anmamak olmaz. En İyi Müzik kategorisinde dokuzuncu adaylığı ustanın, Aslan Kral’la kazandığı bir Oscar da var. Tabii toplamda 49, En İyi Müzik dalında 44 adaylıkla rekoru elinde bulunduran John Williams’a ulaşan yol biraz fazla uzun.

Çok değil, bundan yedi-sekiz yıl önce Hollywood’un C listesi aktörlerinden olan Bradley Cooper’ın önlenemez yükselişi devam ediyor. Yükseliş demişken yanlış anlaşılmasın, tamamen suni bir yükseliş, altından Akademi ve ABD Sinema Basını üfürüyor habire. Hollywood’un en abartılan yönetmeni David O Russell’ın iki vasat filminde oynadığı abartılı rollerle üst üste iki yıl Oscar adayı olduktan sonra bu yıl da American Sniper’la tekrar aday. Üstüne üstlük filmin yönetmeni Clint Eastwood aday değilken, başrol oyuncusunun aday olması Akademi’nin en önemli övgülerinden. Michael Keaton’ı geçmesi zor olsa da.

Hollywood’un gişe açısından yaşayan en önemli yönetmenlerinden ikisi Christopher Nolan ve David Fincher Oscar’larda bir kez daha göz ardı edildi. Nolan ana akım izleyiciyi kimsenin hatta muhtemelen kendisinin bile anlamadığı filmler çekip tavlama konusunda başarılı bir yönetmen, dolayısıyla çağımızın en çok abartılan figürlerinden biri. Bu tavrı Akademi’de asla karşılık bulmuyor. Ben Inception’ın bile Oscar adaylığını hiç çözememiştim, hele en iyi filmi The Prestige’le bile bu onura ulaşamamışken. David Fincher’ın ise arada iki Oscar adaylığı olsa da şu ana kadarki en iyi işi olan Zodiac’tan sonraki düşüşü devam ediyor, yeteneği yerinde; Ben Affleck’i iki buçuk saat boyunca izletebilmek Ben Affleck’in bile yapamadığı bir iş. Ancak Gone Girl, Rosamund Pike dışında vasat casting’iyle Oscar’lardan dışlandı. Filmi Ben Affleck çekse ve başrolünde David Fincher olsa bile daha çok şansı olurdu.

Oyunculuk kategorilerinde hiçbir Afrikalı-Amerikalı bulunmuyor (Editörün notu:1998’den bu yana bir ilk). Hâlbuki Akademi, politik doğrucu olma konusunda aşırı dikkatli olmuştur her zaman. Selma’nın yönetmeni Ava DuVernay‘in aday olması bekleniyordu ancak Selma’nın En İyi Film kategorisindeki adaylığı Akademi’ye yetmiş anlaşılan. Filmin adaylığının politik bir tercih olduğunu şuradan anlıyoruz: En İyi Film dışındaki tek adaylığını En İyi Şarkı dalında kaptı.

Sürprizler

MARION COTILLARD!!! Yanlış olmasın, performansıyla tabii ki hak ettiği yerde, sadece Akademi’nin filmin farkında olup olmadığına emin değildi kimse. Böylece en azından Julianne Moore’un karşısında durabilecek bir adayımız da oldu, pek şansı bulunmasa da.

Çok az kişinin radarında bulunan American Sniper günün tartışmasız en büyük kazananı. Kurgu dalında adaylığı açıklanınca En İyi Film adaylığının da geldiğini tahmin etti herkes az çok. Kurgunun önemini atlamamak lazım, Birdman’in bu dalda aday gösterilmemiş olması En İyi Film ödülünün çok uzağında olduğunu da gösteriyor.

Tam tersi ise Whiplash için geçerli. J.K. Simmons’ın adaylığı ve hatta ödülü garantiydi ancak filmin gün geçtikçe vites arttırıp kendini ciddi bir Oscar adayı olarak göstermesi senenin en önemli gelişmelerinden. Birdman’in olmadığı yerde, kurgu dalında Whiplash’in olması; filmi Boyhood ve TGBH’den sonra En İyi Film için üçüncü aday durumuna getirdi.

En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde favoriler Jake Gyllenhaal ve David Oyelowo yerine Bradley Cooper ve Steve Carell aday oldu. En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında ise Jessica Chastain’in yerine Laura Dern var. Gyllenhaal’u görmek isterdim ama bir diğer abartılan oyuncu Chastain’in olmaması çok da sıkıntı değil benim adıma.

Akademi En İyi Film’de IRV oy sistemine geçtiğinden bu yana En İyi Yönetmen’e aday olup filmi aday olmayan ilk yönetmen Foxcatcher’ın yönetmeni Bennett Miller. Film aynı zamanda En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Özgün Senaryo adaylıklarına da sahip. 10’a kadar aday gösterme şansı olan En İyi Film kategorisinde Foxcatcher aday olmasın diye bayağı uğraşmış Akademi anlaşılan.

Damian Chazelle’in Whiplash’teki yönetmenliğiyle aday olmaması sürpriz sayılabilir ancak bu aynı zamanda filmin esas gücünün, oyuncularının ön planda olduğunun Akademi’nin farkında olması anlamına da geliyor. Bu yıl Boyhood çok güçlü bir aday ancak Whiplash ağır ve derinden takip ediyor filmi. 

Göz Ardı Edilenler

Jennifer Aniston’ın ödül sezonundaki yükselişi de bugün son buldu. Oyuncunun kariyerinin en rafine performansı, üstüne üstlük Akademi’nin bayıldığı tarzda kilo alarak rolü için kendini fiziksel olarak dönüştürmüş olmasının karşılık görmemesi muhtemelen Jennifer Aniston’ın Oscar için son şansını da çöpe atmış oldu. Aniston’ın oyunculuğu hakikaten çarpıcı olsa da filmin vasatlığı burada kritik nokta.

Sezonun açık ara en çok izlenen, gişede en büyük başarıyı gösteren, sosyal medyayı sallayan animasyonu The Lego Movie, Altın Küre’yi kaybetmesinin ardından Oscar’a da aday gösterilmedi. Ben severek izlemiştim, ama aday olmadı diye de ortalığı ayağa kaldıracak bir şey yok bence. Animasyon kategorisi çok açık, umarım bağımsız yapımlardan biri kazanır.

Gone Girl’ün En İyi Film için, David Fincher’ın En İyi Yönetmen için, filmin En İyi Kurgu için aday olmamasıyla ilgili sıkıntım bulunmasa da kitabın da yazarı olan Gillian Flynn’in En İyi Uyarlama Senaryo’da aday olamaması enteresan.

Jake GyllenhaalNightcrawler’ı tek başına taşıyor. Senenin en net oyuncu filmlerinden biri, üstelik Akademi’nin yiyip yutacağı tarzda bir obsesyon öyküsü; karakterin yolculuğunun karanlıklığı ve rolü için bayağı zayıflamış olması da cabası. Film ilk vizyona girdiğinde Oscar alabileceği bile konuşuluyordu Gyllenhaal’un, bugün aday bile olamadığını öğrendi. Akademi bu kez güldürmedi.

İlle bir şeye kızacaksam Sezonun en güzel sürprizlerinden, merhum sinema eleştirmeni Roger Ebert’ın hayatını anlatan Life Itself’in En İyi Belgesel kategorisinde aday olamamasına kızarım. Belgeselin yönetmeni Steve James’in Akademi tarafından nasıl nefret edildiği malum zaten, son adaylığını 1994’te almıştı, bu yıl şeytanın bacağını kırar diyorduk. (Kıramadı.)

Force Majeure? Leviathan senenin en iyi filmlerinden, Ida sinematografi adaylığını da almış olmasıyla kategorinin favorisi, Tangerines ve Timbuktu’nun orada olacağı da bekleniyordu. Wild Tales’ı izlemediğim için bir şey diyemem ama Force Majeure hem Ida’dan hem de Timbuktu’dan daha iyi bir film.

YORUMLAR




DİĞER HABERLER