Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Aşk sandığın kadar değil, yandığın kadardır
Sezon: 2 Bölüm: 42

Kemal’in Nihan’a yenildiğini hissettiği her anda gittiği o duvar güzel bir metafor. Aralarında duran kocaman taş bir duvar, Emir’e işaret ediyor. Vuruyor, ağlıyor, bir kez daha intikam yemini ediyor… Kemal acıyla güçlendi. Oysa ki Emir, ezelden beri güçlüydü. Aralarında derin farklar var. Mesela bir söz var çok sevdiğim ve hayatımda çok sık  kullandığım; “sana ihtiyacım var, gel” diyebilmekmiş güçlü olmak; “git" dediğimde anladım… Emir her seferinde Nihan’ı çağırsa da, Kemal “git” diyerek kendinden uzaklaştırdı. Dayanamadı ve onu kovdu. Ama Emir, Nihan’ın yanlışında da doğrusunda da onu çağırdığı için Kemal’den daha güçlü. Zaten daha az güçlü olsaydı bu kadar oyunu kurup, Nihan’ı yıllardır yanında tutabilir miydi?

Bu hafta beni, neredeyse başroller kadar etkileyen bir çift daha doğdu. Ayhan ve Leyla… Ayhan, dizideki bunca salon erkeğinin yanında resmen ışıldıyor. Doğal, kendine has haliyle, ince esprileriyle çok farklı. Leyla ile inanılmaz derecede yakışıyorlar… Leyla yıllar süren karanlığının sonunda nihayet bir aydınlığa çıkmak üzere, daha fazla elinin tersiyle itmese bari… Ve, Ayhan’ın ofiste Kemal ile konuşması beni tüm bölüm boyunca en çok etkileyen sahne oldu.

 

Ne demiş Mevlana?

Sen yüz çevirecek olsan, ay karanlık olur gamdan.

Sen ay’ın da evini yıkmayı kastediyorsun…

…ve eklemiş; aşk sandığın kadar değil, yandığın kadardır.”

Asu ve Zeynep her zamanki hainliklerinden gram kaybetmeden yollarına devam ediyorlar. Zeynep sonunda hırsının kurbanı oldu. Abisini bir kere daha arkadan bıçaklamaya çalıştı ama farketmeden o bıçağı kendine sapladı. Çok iyi oldu! Oh olsun! Asu’nun da ondan bir farkı yok. Babası ne ki, kızı o olsun. Kendi babasını aynı gün içerisinde aldatan bir kızdan bahsediyoruz sonuçta… Tamam, Galip de iyi bir insan değil. İkisi birbirinden beter. Kozcuoğulları bu gidişle kendi kendilerini bitirecekler…

Ve güzel final sahnesi…

Vildan’ın ilk kez anneliği tuttu. Hamle olarak iyi bir hamleydi ama o defteri Kemal bulamayacağı için yazılan onca güzel anıya yazık oldu… Ben Nihan olsam oturur en baştan bir daha yazardım. Fragmanda gösterilen; Kemal’in, Kozcuoğlu evinin kapısına dayanması ise Deniz için değil, sadece yanıltma bana kalırsa. İnsan kızı olduğunu öğrense bu kadar basit bir tepki mi verir? Yıkar o evi, yıkar! Bir süre daha pamuk Denizcik babasına hasret kalacak anlaşılan…

Olsun; bize beraber savaşacak olmalarının verdiği haz bile yeter. Dediğim gibi; zafere giden yolda çekilen her çile kutsaldır.

Okuyan gözlerinize sağlık :)

1 2
Gülşah Şençiçek​
04/11/2016 18:14
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR