Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Aşkları da vururlar
Sezon: 1 Bölüm: 33

Bir şey var. Ben gün içinde bambaşka bir konu üzerinden bir şey düşünüyorum. Sonra akşam izlerken onu dizinin içinde buluyorum. Bu benim bilinçaltımın şartlanmışlığından mı, tesadüf mü, evren kardeşin üzerime oynadığı kozlarından biri mi, bilemiyorum. Konu şu; suçlama psikolojisi. Haluk, terk edilmesine Savaş’ı, Ali’yi, Rana’yı hatta bütün herkesi kılıf uydururken, bir tek kendisini görmüyor. Bu öyle bir düşünüş yönü ki, aslında suçlu olduğunu bildiğin için, karşı tarafın seni suçlayacağını öngörüp, hızlı davranıyorsun. Onlar, ‘Sensin!’ deyip, parmaklarını sallamadan üzerine sen salıyorsun tüm yıkıklığını üzerlerine. Sade ve sadece kendinle baş başa kaldığın o anlarda, o da belki, itiraf edebiliyorsun yanlışını. Haluk kendine ulaşıp, diyebildiyse Ali’nin “Kızmıyorum, acıyorum.” cümlelerine “Haklısın”ı, parmağı kendine çevirdiğinin kanıtı. Ki Haluk Mertoğlu’ndan bahsediyoruz, bedelci Haluk’tan. Aşk tutulma hali der dururlar. Haluk Güneş’e aşık mı, emin değilim demiştim, tekrarlıyorum. Öyle büyük bir saplantı, öyle büyük bir tutulma hali ki Haluk’da Güneş, o olmadığında korktuğu adama dönüşüyor. Onsuz kaldığında amacını, ışığını kaybedip, bayır aşağı giderken frenlerinin tutmadığını fark ediyor. Hoş, onunla olduğunda, frenleri tutsa da, nereden tutacağını bilmediğinden gidiyor haybeye ya, neyse. Bu bağlamda Haluk Güneş’e aşık dersek yalan değil, başımız ağrımaz. Ama aşık değil dersek de, bir yalanın içine atmayız kendimizi. Haluk söz konusu oldğunda, çelişkilerim büyüyor da büyüyor, içime sığmıyor. Bütün bunların bedelini, kaç haftadır ödetmiyor Haluk, fırtına öncesi hafif meltemler var ama o büyük kasırga koptu kopacak. Herkes de nasibini alcak, sığınaklara yakın kalın ey ahali!

Savaş, yavrum, kuzum, afedersin ama az biraz tahta eksikliği var sende? Gelmişsin o otelin önüne kadar, bekle işte sabaha kadar! Nereye gidiyorsun, ocakta yemeğin mi var, kundakta bebeğin mi? Zaten kızgınım sana, salaksaçma davranıyorsun, bir de beklemiyorsun, ayıplar sana! Nazlı’nın da her vurduğu maşallah gol oldu. Bölümün goygoy kısmının çoğunu onlar sırtlanmışlardı, iyi de sırtlanmışlar. Ben çok eğlendim, özellikle kafe sahnesinde. Nazlı’nın tahtl- öhömm pardon koltukla dışarıya çıkarılması filan, sağlamdı. Duygu olarak hala Nazlı’nın tarafındayım. Madem ayrıldın, arkasında dur yani kararının Savaş efendi! Yiğit, SavNaz için güzel yürüdü. Nazlı biraz harcıyor çocuumu da, hadi neyse. Çıkışlar derseniz, ne bileyim, bir bulacaklar diyorum, bir bulamayacaklar. Emin olamadım bir türlü. Bende onların denge problemlerinden etkileniyorum galiba. Dengesizleşiyorum.

1 2 3
Buse Savaş
02/02/2016 11:44
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR