Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Bu kadar çok seviyorsak bir değil bin sebebi var
Sezon: 1 Bölüm: 47

Ömer’in hayatına bir gün, hasta olduğunda ona çorba yapan, Ömer istemediği halde, Ömer’in yanında kalabilmek için direten ve annesi gibi çorbasına limon sıkan bir kız çıkageldi. Annesi gibi bahçesini çiçeklerle süsledi, ona pazı sardı. Annesini hala çok özlerken Ömer, annesi gibi şefkatle yaklaşıyordu Defne’si Ömer’e, en başından beri. Yüzündeki kedere dayanamıyor, dertlerini ondan çekip almak istiyordu. Canla başla didiniyordu, Ömer’in başında bir sıkıntısı olduğunda. Uyumayacağım diye diretip her seferinde de uyuyakalan çocuklar gibi de tatlıydı aynı zamanda. Aç karnına alkol almasına tepki gösterecek kadar anaçtı ve her daim de Ömer’in menfaatini kolluyor, kimsenin onun hakkında konuşmasına izin vermiyordu. O kadar doğal ve gerçekti ki, Ömer’in geçmişinden gelen yaralarını sardığını bilmiyordu bile.Ömer’in ilham perisi gibi gelmiş, hayatına dokunmuş ve hayatını değiştirmişti işte.

Defne, hep ailesini korumakla, onlara bakmakla yükümlendirilmiş ve bu hayatta kendisini hiç düşünmeye fırsat bulamamıştı bile belki de. Her zaman yalnızlığını kabul etmiş ve ne kadar korunmaya, ilgiye, sevgiye aç ve muhtaç olduğunu farketmemiş bile. Ömer, Defne’sinin elinden tutup, “Korkma, ben varım..” diyene kadar. Belki Ömer, Defne’nin abisi ya da babası olmak istemiyordu ama öyle sahipleniyordu ki Defne’yi, Defne’nin alışık olmadığı kadar büyük bir sevgiyle.. Her an Defne’yi gülümsetiyor, hiç olmadığı kadar mutlu ediyor ve yaşamadığı ne varsa yaşatıyordu, ihtiyacı olan her anda olmak istiyordu, farketmeden yaralarını sarıyordu. Defne’nin hayallerinde ne varsa, Defne’ye hepsini tek tek yaşatabilecek kadar kusursuzdu sanki. Defne’nin beyaz atlı prensi gibi gelmiş, hayatına dokunmuş ve hayatını değiştirmişti işte.

Defne ve Ömer belki birbirlerini bizim içimize sinecek kadar iyi tanımıyorlar hala ama çok önemli bir ayrıntı var çok şey yaşadılar.. Çok şey atlattılar birbirlerine deva oldular, bazen bilerek bazen bilmeyerek birbirlerinin geçmişlerindeki acılarını unutturdular, en önemlisi geleceklerine umut oldular. Bazen sert çıkışlarla, bazen yumuşak dokunuşlarla da olsa, hiç ayrılmadılar, kendileri buluşamadıkları anlarda da gözleri buluştu, ikisi de nereye bakacağını hep çok iyi bildiler. Sevgili olmayı bile beceremedikleri günleri, sizler de dün gibi hatırlıyorsunuzdur ama bugün, resmen aile oldular. Defne de Ömer de birbirleri olmadan nefes alamazlar şimdi.Zaten Defne’si Ömer’e derin derin nefes aldırırken, Ömer de Defne’nin nefesini kesmedi mi hep? Bizlerin de nefesi kesildi bazen, bazen de derin derin nefes aldık onlarla.. Bu aşk, gözlerimizin önünde filizlendi, yeşerdi ve büyüdü, sevdaya dönüştü. Alev aldı buralar dedik ve yangınımız hiç bitmedi. Bugüne dek araları hep kiralık aşk oyunu yüzünden bozuldu zaten, yoksa ikisi de bin kez tartışsalar bir kez ayrılmazlardı. Ömer her ne kadar umut dolu olsa da, Defne’nin yüreğindeki korku hiç geçmedi, doya doya anı yaşayamadı, aslında biz de Defne’yle beraber yaşayamadık. O yüzden bi doyamadık bile DefÖm’e belki de.. Sırrın çıkması her ne kadar final/sezon finali olayına bağlansa da, ben bu sırrın ortaya çıkmasını, cezamız neyse çekmeyi ama sonra Defne ve Ömer’in birbirlerine korkusuzca sarıldıkları anlara gelip, tüm yaşanan sıkıntıların üzerine, derin bir nefes almayı dilerim. Hani daha evlenmeliler, gözümüzün önünde musmutlu, dertsiz tasasız bir çift olabilmeliler, her şeyi aşmalılar ve bize “Nerden nereye..” dedirtmeliler. Yani daha yeni başladık sanki, gerçekten acı ama gerçek, ben böyle hissediyorum. Eğer her satırında, geçmişi yad etmenin hüznüne kapılarak gözlerim dolu dolu oluyorsa ve en içten duygularımla bu yazıyı kaleme alabiliyorsam, bu da Defne ve Ömer’in aşkına aşık olduğum içindir. Bu bir dizi evet, ama bizler yeri geldi, bazı sahnelerinde yaşam enerjisiyle dolduk, bazı sahnelerinde gözyaşlarına boğulduk, çoğu zaman güldük ve bazı sahnelerinde de kendi hayatlarımızdan bir şeyler bulduk. Hem masal diyarlarından çıkagelmiş gibiler hem de içimizden birileri kadar gerçekler.. “Sadece filmlerde/dizilerde olur böylesi” değil yaşadıkları, belki o yüzden bu kadar çok seviyoruzdur, gerçekten bize hitap ettiği ve içimizden birilerini anlattığı için.. Mesela ben ütopik şeyleri çok sevemem, hep bi gerçeklik ararım. Uzun zaman sonra bulmuşum, üzerinden 47 hafta geçmiş, ilk günkü gibi hissediyorum. Böyle hisseden de çok insan var biliyorum. Bu kadar çok seviyorsak, bir değil bin sebebi var yani..

 

Şimdi ben tüm bunları neden yazdım? Sadece içimden geldiği için, bazen yaparım böyle şeyler. O yüzden de kapanışı, beni Kiralık Aşk’a bağlayan, ilk bölümün son sahnesiyle yapmak istedim.. Görseller için Emily Jules’a sonsuz teşekkürler..

Okuyan gözlerinize sağlık, yarın yeni bölümde görüşürüz (:

1 2 3
Dilara Pamuk
26/05/2016 11:59
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR