O kadar çok düğün denildi ki, ben çoktan bir şey çıkar da olmaz bu düğün kafasına girdim istemeye istemeye, umarım yanılırım. Hani "Bir sahnede silah varsa mutlaka patlar" derler ya, heh bizde o silahlar bir değil üç işte. Deniz'i Neriman'ı Sude'si pimi çekilmiş bomba gibi dört dönüyorlar etrafımızda. Umarım hepsi aynı anda patlamaz zira ne Defne'nin kalbi ne de benim kalbim bunu kaldıramaz, Ömer'i düşünmek bile istemiyorum.

İşte tam da bu noktada diyorum ki, keskin virajlara alışık ruhumuza Defne'sinden Ömer'e bir itiraf patlatmak çok da güzel çok da yerinde olmaz mıydı acaba? Ama daha fazla geç olmadan. Düğüne beş kala değil mesela. Herşeyi geçtim, etrafta bu kadar insan bu sırrı bilirken ve çevreler de bu kadar birleşirken, insan hiç mi kendini kötü hissetmez Defociğim? Hadi Defne'nin aklı beş karış havada, ayakları yere basmıyor, mutluluktan uçuyor. Aklı başında bir insan da çıkıp şu kıza demez mi ki "Sen Ömer'le bir hayatı birleştiriceksin, artık herşeyi söylesen mi?" diye. Çünkü belki bazılarınıza ters gelebilir söylediklerim ama evlilikten önce Ömer'in herşeyi öğrenmesi şart ve bence Defne artık yumuşacık vicdan yastığında huzurla yatmayı hakediyor. Ömer de gerçekleri bilmeyi. Ben işin peşini bırakıp, bir tercih yapmasını en kötü olasılıklara kadar düşünmesine veriyorum. Çünkü Defne Ömer'in karşısında afaki konuşurken, eğer Ömer Binbir Gece izlediyse, neler düşünmüştür neler. Zaten ısrarla da sordu "En kötü ne olabilir yani?" diye. Ve madem yine de Defne'yi seçti kalbi, aklı, tüm benliği, Defne'nin de en büyük hediyesi olsun dürüstlük bence. Çünkü benim gözümde Defne, ancak o zaman dolu dolu sevecek ve saçmalamayacak. Bazı hareketleri hala telaşlı, panikli ve Ömer'in gözüne battıkça bunlar korkuyorum. Ve bence, affınıza sığınarak söylüyorum ki, Ömer bu oyunu ve oyunu kapatmak için söylediği tüm yalanları, en başından beri tüm gerçekleri ve mücadelesiyle eksiksiz Defne'den öğrenmezse, affetmesin Defneyi.

Bu oyunu herkes biliyor zaten şu devirde bilmeyen bir Ömer, bir Şükrü'sü bir de Deniz kaldı, umarım Deniz de öğrenmemiştir yoksa "Are you kidding me?" diye duvarları yumruklayacağım. Fakat herkes çok eksik biliyor. Sinan mesela, abisini kurtarmak için bu işe girdiğini biliyor Defne'nin ama oyunun hala devam ettiğinden bihaberdi. Necmi mesela bilmiyor neden böyle bir şey yaptığını ve 400.000 yerine 200.000 istediğini, oyunun devam ettiğini de yeni öğrenmişti. Ve Neriman, mesela Ömer'in gerçek Defne'ye aşık olduğunu bilmiyor herşeyden önce, Neriman da Defne'ye para tatlı geldi de bu oyunu kabul etti zannediyor. Sude deseniz o ne biliyor ki aslında. Ve Koray, onun tam olarak ne bildiğini, kendisi bile bilmiyor. İso, Nihan ve Serdar sözde herşeyi biliyorlar ama onlara da bazı şeyleri Defne'nin eksik anlatıp anlatmadığını biz bilemiyoruz, sonuçta Neriman'ın tehditlerini bilmiyorlar mesela. Yani bu oyunu Ömer'e Defne'den başkası anlatacaksa, ada konseyi oluşturmaları gerekmekte ki eksiksiz olsun herşey. O yüzden Defociğim, çare itiraf. Mesela, Ömer'in göğsüne yattığın bir anda, loş ışıkta, gözlerini kapatıp, "ÖMER, ARTIK HERŞEYİ AÇIK AÇIK KONUŞABİLİRİZ. BEN ARTIK EMİNİM, KORKMUYORUM. LAFIMI KESMEDEN BENİ DİNLER MİSİN LÜTFEN.." diye başlayabilirsin, benden onay var yürü yürü. Gözyaşları sel olmazsa ben de bir şey bilmiyorum. Ve rica ediyorum, Ömer'in seni Manu'da öpmesi üzerine, işten kovulduğun detayını da atlama sakın. Senin için değil belki ama benim için önemliydi. İhtiyacın olduğu kadar parayı Neriman'dan aldığını da söyle dememe gerek yok sanırım değil mi Defociğimm? Ancak böyle "Biz olduk bile" diyebilirsin Ömer'e. Eninde sonunda, anlayacaktır, belki o an affetmez seni ama mutlaka bir gün kapını çalıp "Ben geldim" diyecektir. Sonra evleniyor musunuz on tane çocuk yapıp dünyayı mı kurtarıyorsunuz yoksa Monte Rosa'ya mı gidiyorsunuz, beni bağlamaz. Ama n'olur, freni boşalmış araba gibi ilerlerken duvara çarpmayalım istiyorum, hepimizin dileği de bu değil mi zaten? Mutlu son olmasın, mutlu sonsuz olsun istiyoruz. Yani her kafadan bir ses çıkıyor da olan dizimize olmasın istiyoruz. Kiralık Aşk ailesi olarak birlik ve beraberliğe hiç bu kadar ihtiyacımız olmamıştı sanırım, malum reytingler hepimizi çok üzdü bu hafta. O yüzden ekip olsun, sosyal medya olsun, izleyici olsun herkese zeytin dalı uzatıyorum. Düşen cemre bize de uğrasın. En kısa zamanda düzelsin bu durum, bunun için de gerçekten çare dolu dolu DefÖm sahnesi. Tüm oyunculara saygım ve sevgim sonsuz, bu diziyi de kesinlikle sadece Defne ve Ömer için izlemiyorum. Ama artık bu aşkın üzerinde o kadar durmuyoruz ki, sahneler o kadar az ki tutkuyu, heyecanı, aşkı.. kısacası almam gereken tüm duyguları hissedemiyorum. Ve her geçen hafta azalarak neredeyse yok noktasına geliyor sahneleri, insan özlemeden edemiyor. O yüzden yazımın başında da hayıflandığım şeye sonunda da değinmek zorundayım çünkü benim esas çiftim onlar ve eğlenmek için yapılan bir işse bu, ben de hakkıyla eğlenmeliyim, inanmalıyım. Bizler aşık Ömer'i ve aşık Defne'yi 37 haftadır izliyoruz, biz onların içlerini dışlarını biliyoruz bu aşkta. Serzenişlerimiz neydi? Ömer ve Defne görmeli o aşık bakışları, onlar bilmeli birbirlerinin içini, birbirlerine yüzlerini göstermek konusunda bu kadar cimri olmamalılar ve konuşmak için de özellikle. Kiralık Aşk'a sahip çıkmaya devam edelim, herkesin birbirine önereceği kadar kaliteli bır yapımı göz göre göre harcamak, hoş olmaz. Fragmanı gerçekten sevdim, bana ilk 20 Bölüm'ün havasını verdi umarım bölüm de bunu verebilir ve yine "Fragman kadar mıydı?" demek zorunda kalmak istemiyorum.

*İki adet dipnotum var elbette. Birincisi, Ömer'in dedesinin mevzusu bence karşısına boşuna çıkartılmadı. Sinan'ın Ömer'e bakışı da bunun üzerine çok anlamlıydı. Ne kadar da evleneceğinin müjdesi ilk verilmesi gereken bir arkadaş dedirten sahneydi gerçekten de. Derin bir ahh çektim diyebilirim.

*İkincisi de, Saba Tümer'li sahnelere bayıldım, zaten kendisini çok ama çok severim. İddaa ediyorum benim kahkaham Neriman'ınkinden daha çok kapışır Saba Tümer'le :) Tat kattı dizimize, güzel bir anı oldu hepimiz için.

*Cuma Akşamı saat 8'de Star Tv'de görüşmek üzere, sağlıkla ve sevgiyle kalın^^