Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
“Nerede istersen orada mutlu olabiliriz”
Sezon: 2 Bölüm: 62

Neyse ki birileri senden hesap soracak da içimiz soğuyacak gibi. Deniz babasına annesinin öldüğü geceyi anlattı. Bildiğiniz gibi Deniz, o gece annesini ziyarete gelip kalp krizi geçirmesine sebep olan kişiyi Rahmi olarak biliyor. Burhan Rahmi’yi merak edince Deniz fotoğrafını gösterdi ve Burhan tanıdı gibi oldu. Orasını tam anlayamadık ama kumar tutkusu olduğunu bildiğine göre tanıdıklar. Çünkü balık tutarken tanıştıklarında Rahmi de “Nerdeydi senin dükkan?” diye sordu. Rahmi- Burhan hikayesi önemli bir çatışma yaşatacak gibi çünkü Burhan ilk geceden Rahmi’yi kumar masasına çekmeyi başardı. Demiştim size, bir intikam varsa alınacak, Burhan’a güvenebiliriz.

Gelelim Hazal cephesine. Bildiğiniz gibi sevgililiğin birinci şartı ilişkinizi face’e yazmaktir. Özgür is in a relationship with Hazal. Artik official olarak sevgilisiniz, gelini öpebilirsin. Onaylandı ve fotoğraflar da çekildi. Ancaaaaak fotoğrafı tam bir ezik gibi Cansu’ya gönderdi. Sen adam olmazsın ya, ben senden umudu kestim bu bölüm itibariyle.

Bir dön de bak Cansu’ya; aynı Bihter Ziyagil gibi kendine tahta oyan bir sevgili buldu. Çünkü elitlique bunu gerektirir. İstanbul’un zengin kızları rockçılarla değil, uzaklara uzun uzun dalan, az konuşan ve tahta oyan adamlarla sevgili olurlar. Cansu demişken geçen bölüm özetinde değinmeyi unuttum. Hazal’ın arkadaşına sızdırdıttığı Deniz dedikodusu basında şu girişlerle yer buldu: ‘burnu düşşe yerden almayan’ , ‘İstanbul’un en cool kızlarından’ ... Ahh Hazal, senin yerinde olsaydım bu girişle yapılan habere sevinmez aksine kendimi jiletlerdim.  Zira bu tamlamalardan sonra haberde ne yazılırsa yazılsın Cansu’nun cool’luk seviyesini +100 puan artırır. Skandallar, dizi evreninde havalılığın en birinci gerekliliklerindendir ( bkz. Neriman İplikçi). Sayende Cansu onu hayatı boyunca basın nazarında sıkıcılıktan kurtaracak skandala da imza atmış oldu. Artık bol bol cemiyet sayfalarında haberlerini okursun. Sana Blair Waldorf ol derken, Cansu’yu Serena van der Woodsen yapacağını hiç hesaplayamamıştım. Bravo, büyük başarı gerçekten.

Gelelim atanamayan Harun’a; yani Cihan’a. Senin ofis Tarabya’da değil miydi neden Point Otel’in helikopter pistine iniyorsun? Anlıyorum Harun’la hava taşıtı yarıştırmak istiyorsun ama az ötede oynasan iyi olur gibi. Harun jetiyle seni havada karada ezer. Cihan Alman bir işadamıyla ortaklık kuruyor. Alman ortak doğal olarak Türkçe öğrenmeye niyetlenmiş gibi; ne olur ne olmaz kazıklanmayalım diyor tabii adam. Türkçe birkaç kelime söyleyen yabancı karşısında coşkuya kapılmak ne kadar da bizlik bir şey; gereksiz bir heyecan. Herhalde şöyle söylüyorlar dışarıda; “Türklerle işbirliği yapacaksanız birkaç kelime Türkçe birşeyler söyleyin, acaip gaza geliyorlar.”  Almanca tercüman hastalanınca ve koca İstanbul’da tercüman bulunamayınca iş Özkan’a düştü. Çekti takımları ve şirkete gidip tercümanlık yaptı. Yalnız, Cihan’dan aldığı parayla gidip Haşmet Can’a hediyeler alması çok güzel değil miydi? Sanki senaryoyu farklı kişiler yazıyormuşçasına; bazı karakterlerdeki değişimler çok anlamsızken (Hazal, Cihan gibi) Özkan’daki değişim çok güzel işlendi. Özkan ilk sezondan bugüne itlik serserilik peşinde bir adamdan, kendi hayatını ve etrafındakilerin hayatını düzeltmeye çalışan bir adam olarak evrildi. Çok da güzel oldu. Tabii bunda Tolga Tekin’in yeteneğinin de payı çok büyük.

 

Cihan- Ayşe cephesinde ise ancak ‘değişik’ diye nitelendireceğim bir vaka yaşandı. Ayşe’nin fakülteden yakın bir arkadaşı ona kalmaya geldi. Otel bulamadım bahanesiyle eve sığınan yüzsüz bu arkadaşın bölüme ve konuya katkısını, manasını ben çözemedim. Birden pat diye Ayşe ile bir ilişki başlatmaya geldi, ona kolyeler hediyeler getirdi. Tabii o kadar yoldan geldi, bir duş almadan olmaz. 2016’nın İstanbulu’nda, Avrupa’nın göbeğinde, bekar bir  kızın evinde fakülteden eski arkadaşlar rahatlıkla bornozla dolaşabilir. Dolaşabilir de, bu biraz Cihan’ı bozar. Bozdu da, çekti kapıyı çıktı. Peki barışmaları nasıl oldu? Ayşe aradı açmadı falan, sonra Ayşe şirketi bastı; benim erkeğim beni bu kadar kolay terketmez diye atarlandı ve barıştılar. Ayy yazarken afakanlar bastı, kusura bakmayın. Bu atraksiyonun manası neydi, ne oldu bitti ben anlamadım. Anlayan varsa bize de anlatsın.

Böyle ortaya karışık bir bölümdü 62. bölüm, haftaya sular ısınacak gibi. Görüşmek üzere ☺

1 2
Sinem Kuş Çöplüoğlu
19/04/2016 14:43
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR