Bir önceki bölümümüzde Defne ortalığı bir yanlış anlaşılma yüzünden karıştırıp bayılma numarasıyla bırakıvermişti kendini yere. Bir yanda Zıpzıp Osman Bey bir yanda Çınar derken attığı yalan ayağına dolanmış ve kaçış yolunu numaradan bayılmakta bulmuştu. Tabii ki bu taktiği de –henüz kendisi bilmese de müstakbel görümcesi- Yeşim’den almıştı, kaş göz işaretleriyle.
Çınar bir yandan Yalın’a çıkışırken bir yandan da Defne’yi Yeşim’in odasına taşırken Zıpzıp Osman Bey’de Yalın’ın üzerine gidiyordu. Süreyya Bey de kendince bir çözüm getirdi olaya. O da bir numara ile fenalaşıyormuş gibi yaptı ve Osman Bey’den böylece kurtulmuş oldular. Tabii Meftune’nin kalbine iniyordu bu ama kötü bir şey olmadığını anlayınca sakinleşti o da.
Bu sırada Çınar ve Yeşim de Defne’nin başında tartışıp duruyorlardı. Yeşim bir şekilde onu odadan çıkarttığında ise cazibesini kullanarak Çınar’ı sakinleştirmeye çalışıyordu. Hatta başarılı da görünüyordu bir ara. Ama sadece bir ara. Laz uşağı yer mi zokayı? Yemiyorum bu yaptıklarını, diyerek salona geçti. Yalın’ın oynadığı hayaller konulu bir kavgası vardı çünkü.
Süreyya Bey’den izinle Yalın’ı dışarıya aldı ve önceden beri tuttuğu sinirini tek seferde çıkartmaya çalıştı Yalın’dan ama Yalın bu sefer sadece bir yanlış anlaşılmanın kurbanıydı, masumdu. Yani bana kalırsa değildi. Damla ile yemeklere git, sonra da Defne diye ağla. Yok öyle yağma tabii ki. Çınar her ne kadar benim düşüncemden farklı, bambaşka bir düşünce ile “yok öyle yağma” saldırısına geçti ama olsundu.
Yalın da öncekiler gibi pusmadı bu sefer. En ufak yanlış anlaşılmada Çınar’ın istemediği ot gibi burnunun dibinde bitmesinden rahatsızdı ve bir şekilde geri püskürtmeliydi onu.
Onlar aşağıda birbirlerini yerken kızlar yukarıda koalisyonu kurmuştu. Yeşim, Yalın’ın suçsuz olduğunu anlatırken “Sen abimden mi hoşlanıyorsun ne bu sinir?” lafını da araya sıkıştırıverdi. Defne’de Damla’yı öne sürdü ama yediği haltı karşılamadığını Yeşim’in söyledikleri ile fark etti. Kaçış yolu ararken tek çaresinin cam olduğunu fark etti tabii. Tam kaçacakken aşağıda kapının önünce birbirlerini dövüştükten sonra konuşmak akıllarına gelen Çınar ve Yalın’ı buldu.
Yalın hesap sormaktan dem vururken Çınar’ın abilik damarları kabardı yine “Bir hesap varsa ben sorarım, sen kimsin!” diyerek susturdu onu. Ayağa kalkan Yalın Defne’yi balkonda gördü. Çınar’ı “Defne ayılmıştır, bir bak istersen” diyerek yukarıya yolladı ve Defne’yi iki ucu ateşli bir değnekle bıraktı ortada.
Araf’ta kalan Defne yağmurdan kaçarken sele kapıldı ve kendini “yine” Yalın’ın kucağında buldu bir panik!
O haliyle Yalın’ın kucağından kurtulmak için çantasındaki biber gazını sıkıverdi gözlerine. Yalın önünü göremez bir şekilde Defne’nin peşinden gitmeye çalışıyordu Yeşim ve Çınar’ın yönlendirmesi ile. Biraz da yaklaşmıştı hatta ama Defne arabasını çalıştırdığı gibi kaçmaya çalıştı. Panikten ne yapacağını şaşırmış bir halde arabasıyla bahçeden çıkmaya çalışırken Yalın’ın ayağını eziverdi. Pek moda bu sene dizilerde arabayla ayak ezmek… Defne’de akıma kapılmış anlaşılan.
Barutçuların evinde ise kahvaltı tantanası vardı. Pembe sultan küçük çaplı terörünü estiriyordu, herkesi sofrada görmek için. Ezgi nöbetten dönmüş, eniştesini görmek için uyumamıştı. Pullu gelin Leyla ise Doruk ve Toprak’ı uyandırmak için odaya girince gördüğü manzaradan dolayı biraz duygulanmıştı. Doruk’un babasını çok özlediğini söylemesi ile bir şeyler acıdı içinde. O içeriye gidince Leyla da Toprak’la “Biz boşandık, burada kalamazsın.” Konuşması yapıyordu. Tabii sinirden kudurup, geri döndü yerine.
Aras’lar ve artı olarak Çınar hastanede aldı soluğu. Deniz’in de arabasının orada olduğunu gördüler hatta. Çınar hastaneye girmeden önce Yalın’la konuşmak için bir adım atmaya çalıştı ama Yeşim engelledi onu “abim sakat, kapışırken durumlarınız eşit olmaz.” Gibi bir bahane ile.
Yalın’ın ayağı kontrol edilirken Çınar ve Yeşim de ellerinde olmadan yakınlaştılar biraz. Yeşim abisinin bakışlarını fark edince hemen kendine sınır çekse de Yalın göreceğini görmüştü ve gerekli tavrını koymuştu ortaya.
Toprak ve Doruk iş yerine giderlerken Leyla ile küçük bir “alışveriş” atışması yaşadı, onların evden çıkmasından hemen sonra Defne eve geri döndü ve Leyla’ya yaptığı şeyleri anlattı. Depresyonun suyuna ekmek banarlarken bu durumdan nasıl kurtulabileceğini düşünmeye başladılar. Yalın’ın hastane sonuçları temiz çıkınca eve geçtiler.
Toprak ofisteyken Çınar’ı aradı ve yanında Yeşim’in olduğunu anladığı gibi şirkete çağırdı. Kendisi de sevdanın aynı yerinden yandığı için kardeşinin benzer şeyleri yaşamasını istemiyordu. Onlar abi kardeş Yeşim ve Leyla benzerliklerinden konuşurlarken evde de hatun kuvvetleri Defne’yi kurtarabilmek için yalan düşünüyorlardı.
Ve saatler geçmesine rağmen bir sonuca ulaşamamışlardı. Ezgi nöbetten dönünce olanları “teorik” olarak anlatıp kurtulma yolu bulmasını istemişlerdi ancak ondan da bir kurtuluş çıkmamıştı.
Aras’lar ise havuz başında çalışmalarına devam ediyorlardı. Çınar ilişkilerini Yalın’a anlatmak için eve gelmek istediğini söylemek için Yeşim’i aradı ama Yeşim panikten “Abimin ayağı kırık!” deyince ortalığı kendisi açısından karıştırdı. Durumdan kurtulmak için hemen bir şeyler düşündü ve bir taşla iki kuş vuracak bir çıkar yol buldu kendine.
Yalın’ın Defne’ye olan hoşlantısını itiraf etmesini kolaylaştırmak ve kendi durumunu kurtarmak adına bir plan yaptı Yeşim. Yalın’a durumu farklı anlattı tabii. Defne ile Yalın’ın ofis dışında bir yerde çakılı kalmaları gerekiyordu ve şansa bakın ki Yalın’ın ayağı kırıktı(!) o yüzden evde çalışmaları gerekiyordu. Planı Yalın'a anlattıklarında ilk başta bir karşı çıksa da sonradan kuzu kuzu kabul etti.
Defne ise yaptıklarını olduğu gibi, hiç kıvırmadan ve yalansız bir şekilde Çınar’a anlattı. Defne’nin zincirleme isim ve sıfat tamlamaları ile dolu savunmasını bekleyen Çınar bu nokta atışlı cümleler ile şaşkın şaşkın Defne’ye bakakaldı. Evden çıktığında ise bunun da bir numarada, sağlam bir numara, olduğunu düşünüyordu.
Sabah olunca Ezgi hastanede aldı soluğu. Gökay onu Şile’deki bir tıp konferansına davet etti ama hem nöbetlerini düzenlemeye üşendi hem de Deniz’i arıyordu gözleri Ezgi’nin. Gökay’ın morali bozuldu tabii bununla. Hastaneye giren Ezgi yine “Ezgi Hanım’ın hastasıyım” numarası ile acilde yatan bir Deniz bekliyordu hemşirenin onu çağırmasından dolayı ama Deniz onu bu sefer koridorda yakaladı. Birlikte bir şeyler yapmaları gerektiğinin altını fosforlu kalemlerle çizen Kazanova Ezgi’den veto yedi. Ama yılmadı. Bulduğu er fırsatı değerlendirdi.
Defne ise korka korka girmişti şirkete. Kimseye yakalanmadan odasına kaçmaya çalışıyordu. Damla da aynı şekilde. Ancak ikisi de Yeşim’e yakalandı ve özneleri farklı olmak suretiyle aynı taktiği aldılar.
“Ona iyi davran ki seni affetsin çünkü o benim için önemli.”
Defne soluğu Aras’larda aldı. Yeşim’in söyledikleri ve durumunu şöyle bir düşününce kaçışı yoktu elbette. Defne’nin abisi ile olacağını bilmenin verdiği rahatlıkla buluştu Yeşim ve Çınar. Önce bir çay bahçesinde el ele diz dize oturdular. Hatta Çınar kendine has bir şekilde Yeşim’e ilan-ı aşk da etti. Sonra da en güzel yerden Kız Kulesi manzarası izleyip birbirlerine doydular.
Ertesi gün Deniz yine Ezgi’nin kapısındaydı. Yeşim ise akşam evde olmamasının hesabını veriyordu Yalın’a. Bir de Defne ile ilgili birkaç taktik de tabii ki.
Barutçu’lar Arass Teknoloji’nin onlar için yaptıkları projenin toplantısına gidiyorlardı. Kapıda Pembe Sultan’ın pencere demirleri için çağırdığı ustalarla karşılaştılar. Çınar kısaca bu sorunu hallettikten sonra Defne’nin sevgi seline kurban gitti. Toprak da yetişti onlara. Defne biraz da diğer abisine sevgi göstermek istedi ama karizması bozulur diye Toprak tarafından kışkışlandı.
Şirkete bir bir gelen Aras’lar ve Barutçular. Defne’nin sunumunu dinliyorlardı. Proje konusunda anlaşıp imzaları atmak için hazırlanırlarken Toprak, Yeşim ile Çınar hakkında konuşmak istedi. Çınar’ın karşı çıkmaları sonucu önce onu sakinleştirip Toprak’la konuşmaya başladı. Barutçu’ların ilişkilerine karşı olduğunu söyledi Yeşim’e.
Deniz ve Defne son kontrolleri yaptıklarında Defne kendini yine söylene söylene Yalın’ların kapısında buldu. Yalın ise full ekipman onu çıldırtmaya kararlıydı. Osman Bey’in arayıp bu kız meselesini konuşmak istemesi de tuz biber olmuştu tabii.Türlü işkenceler sonucu Defne tam pes etmek üzereyken Yeşim’in söylediklerini hatırladığından olsa gerek kafasında Yalın’a işkence ederken dışarıdan tatlı tatlı gülümsedi.
Çınar ve Yeşim Toprak’ın konuşmasından sonra bir kafeye gittiler. Çınar, abisinin Yeşim’i üzdüğünü düşünüyordu haliyle. Sonra Yeşim’in Toprak ve Leyla’nın ilk kavgasını sorması ile koptu kıyamet. İsim koyma konusu onların da ilk kavgasının sebebi oldu ve Yeşim ağlaya ağlaya eve döndü.
Hastane çıkışında Gökay Şile’deki konferans için tekrar şansını denedi Ezgi’yi çağırıp. Ancak yine sonuç alamadı. Ve burada küçük bir şey öğrendik Ezgi’nin geçmişi hakkında. Eski bir hikayesi vardı Ezgi’nin. Konferansa birinin gelmeyeceğinden bahsetti Gökay. Sanırım Ezgi’nin erkekler konusunda bu kadar sert biri olmasını sağlayan kişiden bahsediyorlardı. Ezgi arabasına bindiğinde ise Deniz’le karşılaştı. Ve en sonunda onun buluşma teklifini kabul etti. Bir kahvaltı sözü kapmıştı Deniz!
Defne ise Aras’ların evinde Yalın’ın istediklerini yapıyordu. Bir aşağı bir yukarı çay, kahve, yiyecek taşıyıp duruyordu. Onlar havuz kenarında konuşurlarken Yeşim’in ağlamasını duydu Yalın. Yaptığı numarayı unutup koşa koşa çıktı yukarıya. Yeşim ağlamasına bir kılıf uydururken Yalın, Defne’nin gazabına kurban gidecekti.
Tatlı tatlı konuşmak da çare olmadı. Defne yine kendini Yalın’ın kucağında bulması ile bitti bu kargaşa. Ancak Defne anın büyüsüne kapılamadı. Çok kızgındı Yalın’a.
Toprak ise balkonda bekliyordu ev ahalisini. Çınar’ın yüzü bir karış görünce yüzünde bilindik ben demiştim ifadesi vardı. Defne Çınar’ın halini görünce içi gitti. Çınar sinirini abisine söylenerek almaya çalışa da olmadı. Defne hemen Yeşim’i aradı ve olanı biteni öğrendi.
Eve girdiğinde ise Ezgi’yi çantasını hazırlarken buldu. Deniz’e kahvaltı sözü verip Şile’ye kaçacaktı Ezgi. Çınar ise elinde kovası ve oltası yine balıkta bulmuştu çaresini sabah.
Ve bölüm sonunda gördük ki hatun kuvvetleri, erkeklere savaş açmıştı. Yeşim, Ezgi ve Defne kendilerine tatil verip Şile’ye kaçmışlardı.
Bölümdeki bu sahnede yine Cem Belevi’nin güzel sesinden Ateş Böceği yorumunu dinledik. Fragmandan gördüğümüz üzere ise kızlar kaçıyor ama beylerin de eli armut toplamıyor. Bakalım diğer bölümde neler olacak?