Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Ver Fırına: Kıyır kıyır bir program

The Great British Bake Off'un sunucu ve hakemleri.

Ver Fırına’ya yönelik bir endişem de pastacılığın fazlasıyla batılı bir geçmişi olmasıydı. Pastacılık ve fırıncılığın ülkemize kuzey sınırlarından ve Balkan topraklarından girdiği bilinen bir durum. İstanbul, Rum, Ermeni ve Yahudiler sayesinde pastacılıkla Anadolu’ya göre daha önce tanışmış, Anadolu ise ağırlıklı olarak kökleri Kırım’dan Batum’a kadar uzanan Hemşinliler sayesinde bu tatlarla tanışmıştır. Yugoslav ve Makedonlar da İstanbul başta olmak üzere yerleştikleri yerlere bu tatları getirmiştir. Bununla birlikte, programın gayet özenli bir şekilde Türkiye’ye uyarlandığını gördüm. Örneğin 3 Kasım’da yayınlanan programda, yarışmacılar anne poğaçası yaptılar. 4 Kasım’da ise şerbetli Türk tatlısı yaptılar. Programda sadece pasta yapmıyorlar, bizim mutfağımızın tatlarını da yeniden yorumlayarak sergiliyorlar.

Orijinal programın çekimleri günde 16 saati bulabiliyor ve üç bölümden oluşuyor: Türkiye versiyonundan farklı olarak Signature Challenge adı verilen aile ve arkadaşları arasında bilinen ve sevilen bir tarifle yarıştıkları bir bölüm daha var. Diğer bölümler bizimkiyle aynı, Teknik Kategori ve Kendini Göster . Ancak İngiltere versiyonunda Kendini Göster bölümünde daha sunum odaklı gibiler. Bizde ise, sanki Kendini Göster ve Signature Challenge bölümleri birleştirilmiş gibi.

İngiltere’deki program ilk başta şehir şehir gezerken, ikinci sezonda bir büyük çadır kurarak tek lokasyonda (Somerset) yarışmayı sürdürme kararı aldılar. Bizde ise yalnızca stüdyoda çekiliyor.

Programın orijinal formatında da biri daha havalı, üst sınıfı temsil eden ama yumuşak tavırlı, diğeri orta sınıftan, hazırcevap ve nüktedan olmak üzere iki juri üyesi var. Bu anlamda jüri seçimlerinin gayet yerinde olduğunu söylemek lazım. Bilhassa Arda Türkmen yıllardır seyircinin aşina olduğu bir yüz. Emel Başdoğan ise, mesafeli olmasına karşın hiç de rahatsız edici değil, çünkü bilgisi konusunda bizi ikna etmiş durumda. Her iki programda da tansiyonu yükselten bir müzik kullanımı söz konusu. Orijinal programın iki sunucusu var ve bunlar çeşitli şakalar yaparak nasıl göründüklerini o kadar da önemsemiyor. Öte yandan Burcu Esmersoy konusunda benim karışık hislerim var. Belki de onu böyle bir programda yadırgıyorumdur. Keşke etleri sadece mangala attığını ve yanına bir iki yeşillik koyarak öylece servis ettiğini söylemeseydi örneğin. Belli ki tatsız birkaç mutfak deneyimi yaşamış, etrafı onu bu konuda teşvik etmemiş. Biraz daha ilgili ve becerikli bir tavrı olmasını isterdim.

1 2 3
Defne Akman
06/11/2014 02:15
YORUMLAR




DİĞER HABERLER