Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Gel barışalım artık
Sezon: 1 Bölüm: 41

Defne'yi kimse ezmiyor, Defne kendisini eziyor artık, kendisini rezil ediyor, herkesin içinde, Fikret'in karşısında. Eh en azından çok şükür Ömer henüz bu kadar alçalmadı. Ömer yanlış içinde çok doğru bir cümle kullandı, "Ben en azından netim, bir şey saklamıyorum," diyerek. Evet Defo'ciğim, bir şeyler saklarken, adama kavuşmak için parayı Fikret'ten almışken, bir de üstüne üstlük Fikret Ömer'e aşık iken, Ömer'in yanında Fikret'e laflar sokmak da hangi kafa? O kanı bozuk Fikret, sana dönse dese ki, "Hayırdır Defne, iki yüz bin lira alırken benden böyle değildin, şimdi niye böyle olduk?" ne yapacaksın? Bu neyin boşvermişliği? Defne, ağır bir depresyonda, işte bu yüzden, bu sır açığa kavuşmadan da rahatlamayacak. "Defne, kendini ezdirme" kısmını çok yanlış anlamışsın sen Defo'ciğimmm, buna üzülmekteyim şu an. Sesin çıksın dedik de, "Defne kim zaten?" ne demek? Önce bir kendine saygı duyacaksın. İnsan içinde iyicene sapıtıyorlar, buna kanaat getirdim, Ömer neden o yazlık evden çıkmak istemedi şimdi daha iyi anladım. Kendilerini bir eve kapatsınlar, Ömer sakın ola ki markete bile gitmesin. Malum oralar da karışık, çiçek almaya kalkar falan, tövbe, çekemem artık. Ne bu gerginlik? Hani sevişin de rahatlayın da diyemiyoruz artık, seviştiniz ya kardeşim. İletişimsizlik almış başını yürümüş gitmiş. Ömer'i kaybetmek istemeyen Defne, son sürat Ömer'le arasını bozmak için elinden geleni yapıyor. Peki Ömer, "Gerçekten derdin Fikret mi?" diye sormakta haksız mı? Şimdi Ömer açısından bakalım bir de, adamın Gallo falan umrunda değildi, üstelik Gallo onun arkasından konuşmuştu. Defne ısrarla, "Biz arkadaş olduk, o iyi birisi," dedi. Fikret, Ömer'i sattı, taraf değiştirdi. "Git, onunla konuş," diye ısrar eden yine Defne'ydi. Onun için çok önemli birisinin ricası üzerine gitti Ömer, Fikret'le konuşmaya, Defne'sinin ricası üzerine. Sonra Fikret'i dinledi, anladı. Hayır işi yapmak suretiyle bir aradaydılar ve Defne onu aradı, "Mavi saçlı kız, Fikret'ti," dedi. Ömer'in baktığı yerden, "İyiydiniz, hoştunuz, şimdi ne oluyor?" olarak gözüküyor olay. Çünkü Defne, açık açık Ömer'in karşısına geçip, "Sana karşı hisleri var bence, rahatsız oluyorum," da demiyor. He Ömer, anlamıyor mu konduramıyor mu bu kadar mı olur, orası da ayrı bir muamma. Ama Defne, yine Ömer'in gözünde, tutarsız davranıyor aslında, kaçak oynuyor.

Ömer'in zaten zaafı, Defne'sinin saçları ve sarhoş edici kokusu. O yüzden o, Selim'in Defne'nin saçlarını kokladığını görmeyecek de ben mi görecem? Defne için de çilek yemeleri çok etkileyici olmuşsa demek ki. Birbirlerinin kıymetini bir kere daha anlıyorlar işte. İlk karşılaştıkları yerde çok da güzel bakıyorlar birbirlerine. Etkileyici Sinyor İplikçi'yi de etkileyen sadece Defne'si var mesela. Derya bir çekilsene aradan, gülmüyorum şu an sana. Kız gitsin de bir müstakbel kocasının yanında salınsın değil mi ama? Yooook.. Neyse ki, defile vakti gelir çatar. En önde sevdiceğini gururla alkışlayan Defne'ler, Ömer'in Yasemin'i öpmesini, Feryal'le yakınlaşmasını, İz'le sarmaş dolaş hallerini geride bırakıp, geçmişe gömüp de gelmişlerdir bugüne. Lakin ne mi olur? Fikret Gallo, Ömer'in elinden tutuverir. Olması gerekebilen bir şeydir bu, işin raconu budur belki ama Fikret'in amacı gerçekten de işin raconu mudur? Zinhar inanmıyorum.

 

Ömer'le nesiniz bilmiyorum Fikret ama, biz Kiralık Aşk severler, artık seninle düşman bile değiliz, bunu çok iyi biliyorum. Yalnız Ömer'e çok güzel bir spoiler verdin, karma konusunda. Sen ankadan kurtulduğunda, sağlığına kavuşmuşsun. Eğer Ömer'de, Defne'sinin salona astığı ankadan kurtulursa, ruh sağlığına kavuşabilecek. Benim dikkatimi çeken şu oldu, Ömer'in ankayı Fiko'dan aldığı gün, Sinan'ın doğum günü, yani 14 Mart'a tekabül ediyor. Bu Sude, Sinan'ı hasta yatağında ziyaret ederken nasıl oldu da "iyi ki doğdun" öpücüğü vermedi? Şaşkınım. Neyse ben bunları düşünürken, Ömer ve Fikret merdivenlerden iniyorlar yavaştan, hepimizce malum güzel bakışlarını Fikret'ten saklamak maksadıyla gözlük takan Barış Arduç'a, gözlüğünü çıkarttıran soru geliyor. "Biz şimdi niliciz?" Hmmm. Fikret'in devreler de sağlam değilmiş, ben buradan yalnızca bunu anlıyorum, başka çıkarım yapanınız oldu mu? Ömer nasıl arkadaşız der ki, yazık, ben nikah dairesine doğru giderler diye bekliyordum. Hayır kardeş, eş kontenjanı dolu, derdin "İplikçi" olmaksa, nüfusumuza alalım yorma bizi. Yalnız söylemeden geçemeyeceğim, Fikret'e "Ertesi gün annemi kaybettim," Defne'ye "Bir kaç gün sonra annemi kaybettim," diye farklı açıklamalar yapan Ömer İplikçi'nin biraz geçmişini sorgulaması lazım, malum kendisi doğruların adamı.

Bak şimdi Fiko'cuğum, Ömer'im İplikçi'm öyle podyumda selam vermeleri, salınmaları falan sevmez. Hadi çağırdın, ayıp olmasın diye geldi, yürürken neden elini tutarsın be kadın? Sen zorla tutulan ellerden ilerleyecek bir ilişki gördün mü? Hayır biz söyleyelim, zamanında o eli zorla şalıyla kendi eline bağlamış bir adet İz'imiz var bizim ki onlar "İz'le Ömer'di" sen düşün artik. Ömer, onu elinin tersiyle itti, sen kim Fiko, Ömer'imizin elini tutmak kim? Hayır yani bak ben İz'in elini Ömer'in eline şalla baglamasını geçtim, Ömer'in İz'in elinden tutup, Sude'nin partisinden çıkışını bile atlatmış bir insanım ama senin bu yaptığın olmadı. Çünkü seninki yuzsüzlük artık, tulumunun paçası topuğuna takılsaydı da düşseydin keşke, bu ahlarla çok yaşamazsın sen, bisikletini de al lütfen git. Adın da Fikret ama delikanlı bir kız göremiyoruz yani ortada ne iş? İz'in kıymetini nasıl bilemedik diyenler olmuş ama ben Fikret'i doğrudan Deniz Tranba'yla kıyaslıyorum. Deniz kötü gibi kötü. En azından mert bir adam, iyi görünümlü bir kötü değil. Deniz de bir şekilde Defne'nin hayatını değiştirdi, Ömer'e kavuşmasını sağladı neticede, Defne'ye neden sormuyor, biz şimdi neyiz diye? Şu Fikret aradan çıksa da, Defne Deniz'e borçlansa, daha az sinirlenicem, gerçekten. Sinan bile zamanında Ömer ve Defne'yi görüp "Ben Ömer için Defne'den vazgeçtim," demiş insan, bakın buna hala gülerim, bir Sinan kadar olamadın Fiko, kapa kapa.  

*He unutmadan ki unutmam mümkün değil o davetiye neydi öyle? Düğün davetiyesi gibi tövbe tövbe.. Bana gallo’n gallo’n rezene gerekiyor! Defile de bittiğine göre Gallo’nun gitmesi gerekiyor.

1 2 3 4 5
Dilara Pamuk
11/04/2016 12:17
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR