Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Pargalı İbrahim: Bir devşirmenin dönüşümü

Campbell’in şeması üzerinden devam edildiğinde bu şemada “tanrıçayla karşılaşma” motifi olduğu görülmektedir. Buna göre kahraman bütün engelleri aştığında tanrıça ile mistik bir evlilik yaşayacaktır. Pargalı’nın yolculuğunda görünürde bu tanrıça Sultan Süleyman’ın kardeşi Hatice Sultan’dır. Alt okumalar yapıldığında tanrıçanın kim olduğuna dair başka ipuçları da görülebilir. Tanrıçanın Hatice Sultan olduğu tezi üzerinden gidildiğinde, Pargalı İbrahim’in karşılığı olan, ancak imkânsız bir aşka düştüğü görülmektedir. Yani kahramanın hikâyesinde aşkını elde edebilmesi için de mücadele etmesi ve bunu hünkârına söylemesi gerekmektedir. Oysa Sultan Süleyman bu arada Hatice Sultan’ı başka birisiyle nişanlamıştır. Buna dayanamayan İbrahim, Sultan Süleyman’a sözünü hatırlatarak ailesini bulması için Parga’ya gönderilmesini ister. İzni alan Pargalı gitmek için hazırlıklara başlar. Hatice Sultan ile kavuşma umudunu kaybeden İbrahim, ilk başta gidip geri dönmeyi düşündüğü Parga yolculuğunu, bir daha geri dönmeyeceği bir yolculuk olarak tasarlar ve Sultan Süleyman’a, Hatice Sultan’a olan aşkını anlattığı bir mektup yazıp bırakır.

Yolculuk hazırlıkları sırasında Matrakçı Nasuh ile karşılaşan İbrahim, ona, “Parga’ya gidiyorum Matrakçı, ait olduğum yere gidiyorum, ailemi bulmaya gidiyorum. Gitmek, kaybolmak, kendimi aramak ihtiyacım bu…” der. Bu konuşmadan anlaşılacağı üzere aslında Pargalı’nın kendini yanında özgürce ifade edebildiği tek kişi Matrakçı Nasuh’dur. İbrahim’in kendini olduğu gibi gösterdiği, ağladığı hallerini hep Matrakçı ile olan diyaloglarında görmekteyiz. Matrakçı, sarayın dışından ama aynı zamanda içeride olanların bile bazen olamayacağı kadar içinden biridir1. İktidar hırsı olmayan Matrakçı Nasuh, Pargalı için bir tür duraklama, nefes alma yeri gibidir. Bu nedenle Matrakçı, Pargalı için bir nevi kılavuz kişi, yol arkadaşıdır. Aslında Matrakçı da İbrahim’in sırrında ama sınırında olan kişidir. Sınırındadır çünkü İbrahim her ne kadar onun yanında rahat davransa da Matrakçı, hiçbir zaman onun konumunun ne olduğunu unutmamaktadır. Parga yolculuğunun hemen öncesinde yine İbrahim’in iç konuşması duyulmaktadır:

“Dönmek nasıl bir şey insan nereye döner, döndüğü yer neresidir, geriye dönmek var mıdır, mümkün müdür? Dönmek kabiliyet değil zarurettir İbrahim.”

Pargalı, bu iç konuşmada yine “dönmek” eylemini sorgulamaktadır. Bu kez de Parga’ya dönecektir ve bu dönme hali bir kısır döngü gibi etrafını sarmaktadır. Bu dönüş de bir kabiliyet değil bir zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Geriye döndüm dediği yer aslında bıraktığı yer olmayacaktır.

Campbell’ın kahramanın yola çıkışı bölümünde aldığı “balinanın karnı” motifine göre, kahraman dış dünyaya ulaşmak yerine iç dünyaya yönelir. Bizim kahramanımız olan Pargalı’nın yolculuğunda ise bu motif her iç konuşmada görülmektedir. Yani Pargalı’nın hikâyesinin genelinde ara ara bu motife rastlanmaktadır. Her iç konuşma kahramanın iç dünyasına bir yolculuktur ve ölüp dirilmeyi simgeler. Bu konuşmaların dışında İbrahim’in Parga’ya yolculuğu da “balinanın karnı” motifine göre yorumlanabilir. Bu yolculuk da aslında Pargalı’nın iç dünyasına, çocukluğuna, bir nevi anne rahmine dönüşü simgelemektedir.

Parga’ya doğru yola çıkan İbrahim’in gemi güvertesindeyken iç konuşması duyulmaktadır:

“Hatırlamak gizli bir ibadet benim için, günahlarımdan arınmak, masumiyete dönmek, tavaf olmak. İşte şimdi hayatımın değiştiği denizdeyim ve hayatıma bakıyorum. Ben İbrahim Monalis’ten olma Sofia’dan doğma Pargalı dönme. 17 yıldır görmedim annemin yüzünü, aynalardan kaçtım. Suretimde kardeşimin, annemin, babamın eksik parçalarını aradım, aradıkça kayboldum, dönemedim. Ufuk, yön yoktu tutamadım ellerini. Kulağımda annemin çaldığı keman. Ondan öğrendiğim nağmeler çocukluğumun ana yurdundan kaçırdığım elimde kalan tek miras. Ben İbrahim. Dönmek nasıl bir şeydir, insan nereye döner, döndüğü yer neresidir, geriye dönmek var mıdır mümkün müdür? Yoksa kader sadece ileriyi mi gösterir, geldiğin döndüğün yer orada mıdır bekler mi baksan görür müsün kalbin dönerken pusulan mıdır? Geçtiğin yerleri unutmadan aynı yollardan geçerek yine de evin yolunu bulabilir misin? Geçtiğin deniz vardığın liman bulduğun yuva hatırlar mı seni koynuna alıp esirgeyip saklar mı? Dönmek kabiliyet değil zarurettir İbrahim.”

Pargalı, bu konuşmasında hatırlamanın kendisi için bir tür ibadet olduğunu söyler. Hem bu yolculuk hem de hatırladığı şeyler çocukluğuna dairdir. Dolayısıyla döndüğü, hatırladığı yer çocukluğu yani masumiyettir. Esasen Pargalı’nın hikâyesi sancılı bir büyüme hikâyesidir. Bu hatırlamayı da yaparken çocukluğuna dair bazı noktaları tekrarlayarak yapmaktadır. Tıpkı bir hikâye ya da destan anlatıcısı gibi hikâyesinin bu kalıp noktalarını her anlatışta yinelemektedir. Çünkü geçmişini unutursa elinde kalan tek masumiyeti, çocukluğu da kaybolacaktır. Bu iç konuşma İbrahim’in benliğindeki kaosun, arayışın izlerini bundan öncekilere göre daha derinden göstermektedir. Hünkârının yanındayken bulunduğu yerin yabancılığını sorgulayan İbrahim şimdi de gittiği yeri bıraktığı gibi bulup bulamayacağını sorgulamaktadır. İbrahim, maceraya başladığı yere yani yuvasına mı dönüyordur, yoksa şimdi yola çıktığı yer mi asıl yuvasıdır? Bu sefer de döndüğü yerin onu olduğu gibi kabul edip etmeyeceğinin sorgulamasına düşmüştür. Çünkü o artık Parga’dan on yaşında devşirilen küçük çocuk değildir, Vezir-i azam İbrahim Paşa olmuştur. Kısacası döndüğü yerin daha doğrusu döndüğünü zannettiği yerin de yabancısıdır artık.

İbrahim, Parga’ya, devşirildiği, ailesinden koparıldığı topraklara gelmiştir. Zihninde çocukluğuna dair görüntüler canlanmaktadır. Babası ve ikiz kardeşine kavuşur. Annesini kaybettiğini öğrenir. Parga’ya vardığı andan itibaren İbrahim’in aksanında bir değişme görülür. Pargalı İbrahim, bu topraklarda Theo olduğunu yeniden hatırlar. Bu kez de Pargalı İbrahim olarak bu toprakların ötekisidir, çünkü giyimiyle kuşamıyla, tavrıyla farklıdır. Babasına ve kardeşine hikâyesini anlatır. İkisi de kendisiyle gurur duyar ama kardeşi daha önce gelmeyişinin hesabını sorar. Pargalı’nın ikizi olan Niko, devşirilmeseydi aslında İbrahim’in nasıl birisi olacağını ve nasıl bir yaşam süreceğini göstermektedir. Demek ki ikizlerden Theo’nun kaderinde maceraya çağrılmak vardı. Birbirlerine bakarken ikiz olarak çok benzerler ama aynı zamanda tamamen farklıdırlar.

Campbell’in “tanrıçayla evlilik” motifinin Pargalı’nın yolculuğundaki karşılığı, Sultan Süleyman’ın Pargalı’nın mektubunu bulup, onu payitahta geri çağırmasıdır. Bu da aslında Pargalı için ikinci kez “maceraya çağrı” olarak değerlendirilebilir. Pargalı’ya dönüş fermanını getiren askerler de yine maceraya çağıran “haberci”lerdir. Ailesini de yanına alarak payitahta dönen Pargalı ölüme gittiğini düşünmektedir. Ona göre artık beklenen son gelmiştir. Bu kez döndüğü, gittiği yer sondur. Oysa beklediği gibi olmaz ve evlilik onaylanır. Pargalı dönme İbrahim artık sadece vezir-i azam değil aynı zamanda hanedan üyesi Damat İbrahim Paşa olmuştur. Hatice Sultan ile evliliği de İbrahim için bir “ödül”dür. Hünkârı, evlendikleri için onlara bir saray tahsis etmiştir. İbrahim, bu sarayı dolaşırken iç konuşması duyulmaktadır:

“Ben İbrahim, balıkçı Monalis’in oğlu Pargalı dönme. Şimdi kendi sarayındasın bak ve inan kendine, hünkârına, kaderine inan ve iman et.”

Bu iç konuşma diğerlerinden çok farklıdır. Diğer konuşmalarla ortak olarak babasının adını yinelemektedir ancak burada bir sorgulama ya da belirsizlikten ziyade bir şükretme ve inanma söz konusudur. Bir yanıyla da kendisine ve geldiği noktaya hayranlık duymaktadır.

Bu zamana kadar sorguladığı kaderine inanması ve iman etmesini gerektiğini ifade etmektedir. Bu saray İbrahim için gücünün simgesi olması yanında aynı zamanda kendi özlemlerini, iç dünyasını, doğduğu dilin, dinin, toprakların sembollerini ve imgelerini yansıttığı bir alan olacaktır. Kahraman, sonsuz yolculuğunda ödüller alarak ilerlerken düşmanları da eşik muhafızları olarak mücadele için sürekli karşısına çıkacaktır. Çünkü İbrahim, bir dönme, devşirme ve kapıkulu olarak iktidara yürümektedir.


1 Matrakçı Nasuh ile ilgili detaylı bilgi için Emel Uzun’un yazısına bakınız. 

1 2 3 4
Zeynep Nagehan Kahveci
06/07/2016 15:18
YORUMLAR




DİĞER HABERLER